Güzellik anlayışımıza etki eden renkler de öyle meydana gelir. Milyon renge ulaşmanın sırrı, üç ana rengin tram dediğimiz küçücük noktacıklarının bir araya gelmesinde gizlidir.
Zaman birimleri de aynı.. Saliseler saniyeleri, saniyeler dakikaları, dakikalar saatleri, saatler günleri, günler haftaları, haftalar ayları ve sonunda aylar yılları oluşturur.
İnsan ömrüne sığan en geniş zaman dilimi yıldır. O yüzden yıl başını kutlamak, geçen bir yılın ardından yeni yıla merhaba demek âdet olmuştur. Doğan bebekleri önce üç günlük beş günlük diye tarif ederiz. Sonra haftalar, sonra aylar, sonra da yıllar devreye girer. Doğum günü kutlamanın mantığı da zaten şu hayatta bir yılı daha doldurmanın keyfini yaşamak değil midir?.
Her insanın aslında kendine özel bir hayatı vardır. Günlük rutin işlerimiz hep aynı gibi görünse de kimsenin hayatı kimseye tam olarak benzemez.
Geride bıraktığımız 2014’e bu perspektiften bakarsak, toplumumuzun ve insanlığın yaşadığı olaylar açısından genel olarak bazı şeyler söyleme imkânı varsa da, her birimiz bu yılda bir daha yaşanması mümkün olmayan olaylarla karşılaşmışızdır.
Toplumu derinden etkileyen siyasi olayları, sosyal hayatımızı zedeleyen doğal âfetleri ve maalesef insanların ihmaliyle yaşadığımız felâketleri, bir kere daha hatırlatıp canınızı sıkmak istemiyorum.
Yerinden yurdundan ayrılmış, gurbet ellerde çekilmez bir hayat yaşamak zorunda kalmış insanların dramını da hatırlatmaktan çekiniyorum.
Belki neşe ve coşkuyla girdikleri bir yılı tamamlayamadan, aramızdan ayrılmak zorunda kalanları da bir bir saymaya gerek duymuyoum.
Zaten bu tip bilgileri 2014’ün önemli olayları adı altında hemen her gazetede okuyacak, pek çok televizyon kanalında seyredeceksiniz.
Burada önemli olan, birey olarak bizim hayatımızın geçen yıldan nasıl etkilendiği, gelecek yılda umutlarımızın gereçekleşmesi için, yaşadığımız bu tecrübelerden nasıl faydalanabileceğimiz...
Aslında, yıl sonunda amaçsızca eğlenmek yerine geçirdiğimiz bir zaman diliminin muhasebesini yapmak lazım diyenlerin söylemek istedikleri de budur...
Ömrümüzün bir yılını daha geride bırakırken yaşadığımız tecrübeler ve edindiğimiz bilgilerle gelecek yılımızı daha iyi değerlendirmenin yolunu da bulmalıyız.
Zaman bazan insana çok kısa, bazan da çok uzun gelir. Aynı zaman dilimi, içinde yaşadığı olayın psikolojisine göre herkese farklı görünür. Gençler için bir yıl, geçmek bilmeyen bir zaman dilimidir ve hayat boyu daha çok kez tekrarlanacak sıradan bir olaydır. Yaş ortalaması yükseldikçe, yıllar daha çabuk geçmeye başlar. Böylece zamanın kıymeti de daha iyi anlaşılır.
Yaş biraz ilerleyince, insan ister istemez deneyimlerinden yola çıkarak faydalı olacağı düşüncesiyle bazı şeyler söylemek istiyor. Ancak sözü ille de döndürüp dolaştırıp öğüt veme noktasına getirmek istemiyorum. Herkes sonuçta kendisine biçilen bir süreç kadar hayatını yaşayacak, yaptığı iyiliklerin de kötülüklerin de karşılığını alacak.
İlâhi adaletin böyle olacağına inanıyor ve o şekilde teselli buluyoruz. Keşke dünyada da bu adalet gerçekleşseydi ve kimsenin yaptığı kimsenin yanına kâr kalmasaydı, diyeceksiniz biliyorum. O zaman ilâhî adaleti bile kavrayamazdık ki....
****
Acı tatlı olaylarıyla bir yılı daha geride bıraktık. “Keşke şöyle olsaydı böyle olmasaydı” diyerek varabileceğimiz bir nokta yok. Ne o günler geri gelir, ne yaşananlar önlenebilir.
Daima ileri bakmak zorundayız. Geçmişten ders alarak geleceğimizi inşa etmeliyiz. Hani futbolcular özellikle yenildikleri bir karşılaşmadan sonra, “artık önümüzdeki maçlara bakacağız” diyorlar ya, biz de 2014’ü unutup 2015’e bakmalıyız.
Herhalde yapmak istediğimiz pek çok iş, gerçekleştirmeyi düşündüğümüz pek çok hayalimiz vardır. İşte size yepyeni bir üç yüz altmış beş gün...
Değerlendirmek tamamen size ait... Yeter ki sağlıklı olalım.. Çalışacak, çabalayacak, eğlenecek , başaracak gücümüz olsun.
******
Bu duygularla bütün okuyucularımız, gazetemiz ve Basın camiasının yeni yılını kutluyor, hepinize sağlıklı, mutlu, başarılı günler diliyorum.
