“Arjantin nire Türkiye nire” diyemeyiz; çünkü, Arjantin’in iflasının Türkiye’yi ve diğer gelişmekte olan ülkeleri yakından ilgilendiren ilkesel sonuçları çok önemlidir. Bundan böyle ekonomisini yabancı sermaye akımının sağladığı olanaklarla yürüten ekonomiler diken üstünde olacaklar. Özellikle IMF’nin ve uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının “kırılgan ülkeler” listesinde yer alan ekonomilerin çok dikkatli olmaları ve dış borç kamburundan biran önce kurtulmaları gerekiyor. Çünkü, New York’taki bir mahkemenin kararıyla bir ülkenin geleceğine yön verilebiliyor.

Temmuz ayı sonlarında, Güney Amerika’nın üçüncü büyük ekonomisi Arjantin’in Ekonomi Bakanı Axel Kicillof,  uluslararası hedge fonların yöneticileriyle yaptıkları devlet tahvillerinin kupon ödemesine ilişkin görüşmelerde bir uzlaşmaya varamadıklarını açıkladı ve borçların ertelenmesi olarak bilinen moratoryum ilan ederek borçların geri ödenemeyeceğini duyurdu. Arjantin’in karizmatik Ekonomi Bakanı, ülkesinin kanını emen uluslararası finans sermayesine bayrak açıyor ve “Los fundos buitros o patria” yani “Akbaba fonları ya da vatan” diyordu.

Arjantin 2001 yılında içine düştüğü ya da düşürüldüğü ekonomik krizden çıkış yolu olarak dış borçlarını ödeme gücünü kaybettiğini duyurmuş ve 100 milyar doları bulan borçlarının yüzde 70’ini uluslararası finansörlerle anlaşarak yeniden yapılandırma yoluna gitmişti. 2005 ve 2010 yıllarında Arjantin tahvillerinin yüzde 92’sini ellerinde bulunduran ve Ekonomi Bakanı’nın “Akbaba Fonları” dediği uluslararası finans kuruluşlarıyla yapılan anlaşma çerçevesinde ana para ve faizlerin geri ödenmesi planı devreye sokulmuştu.

Arjantin’in 13 yıl aradan sonra yeniden teknik iflasa sürüklenmesini fırsat bilen ve Arjantin’in değerini yitirmiş tahvillerini ellerinde bulunduran “Akbaba fonları” yöneticileri yeniden yapılanma planına ve yapılan anlaşmalara karşı çıktılar ve  Amerikan hukuk desteğini de arkalarına alabilmek için spekülatif bir saldırı başlattılar.

Arjantin’in 1.33 milyar dolar tutarındaki borcunu geri ödeyebilmesi için, başta ABD’li hedge fonu NMC olmak üzere uluslararası fonları ödeme planına ikna etmesi gerekiyordu. Hedge fonlar 2002’de, Arjantin’in teknik iflasından sonra aldıkları tahvillerin tam olarak geri ödemesini istiyorlardı. Uzun süredir devam eden müzakerelerin ardından Arjantin tahvillerini elinde tutan uluslararası finans kuruluşları ABD’de New York Mahkemesi’ne başvurdular ve Arjantin’in tüm anapara ve faizleri biran önce ödemesini istediler. Amerikalı federal yargıç Thomas Griesa, tarafların 30 Temmuz tarihine kadar uzlaşamamaları halinde, Arjantin’in, yeniden yapılandırma anlaşması dışında kalan 1.5 milyar dolarlık tahvillerin sahiplerine öncelikle ödeme yapmasına hükmetti ve 2005 ile 2010 yıllarında yapılan anlaşmaları geçersiz saydığını açıkladı.

Bu karar Arjantin’in toplam 13 milyar doları bulan tahvillerini ellerinde bulunduran diğer finansörlere de emsal karar oluşturduğundan, Arjantin’in borç yükü çevrilemez duruma geldi ve Arjantin hükümeti 2001’den sonra ikinci kez moratoryum ilan etmek zorunda kaldı. Mahkemenin atadığı arabulucu Daniel Pollack, 29 Temmuz akşamı yaptığı açıklamada, “Ne yazık ki taraflar uzlaşamadı ve Arjantin şu andan itibaren temerrüde düşmüş oldu” diyordu.

Arjantin’in borcunun yeniden yapılandırılması tekliflerini reddeden yatırım fonları, yalnızca Arjantin Ekonomi Bakanı Axel Kicillof  tarafından değil, Cumhurbaşkanı Cristina Fernandez de Kirchner tarafından da “Akbaba fonları” olarak tanımlanıyor ve ülkenin zor durumundan faydalanarak insafsız oranda kâr elde etmekle suçlanıyorlar.

Arjantin nire Türkiye nire” diyemeyiz; çünkü, Arjantin’in iflasının Türkiye’yi ve diğer gelişmekte olan ülkeleri yakından ilgilendiren ilkesel sonuçları çok önemlidir. Bundan böyle ekonomisini yabancı sermaye akımının sağladığı olanaklarla yürüten ekonomiler diken üstünde olacaklar. Özellikle IMF’nin ve uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının “kırılgan ülkeler” listesinde yer alan ekonomilerin çok dikkatli olmaları ve dış borç kamburundan biran önce kurtulmaları gerekiyor. Çünkü, New York’taki bir mahkemenin kararıyla bir ülkenin geleceğine yön verilebiliyor.

Arjantin konusunda New York Mahkemesi’nin kararının ne gibi sonuçlar doğuracağını dikkatle izlememiz gerekiyor.  New York Mahkemesi’nin kararı aynen uygulanırsa, bundan böyle ödeme güçlüğüne düşecek ülkelerin, finansörlerle anlaşarak borçlarını yeniden yapılandırmaları güçleşecektir. Bu durum, ABD’nin gelişmekte olan ülkeler üzerindeki etkisinin daha da artmasına, hukukun bir siyasi silah olarak kullanılmasın yol açabilecektir.


Yarın: Arjantin bu duruma nasıl geldi?