KARMAKARIŞIK

Bilemediniz…

Attığım başlık içinde bulunduğumuz ortamın yansıması değil.

Oyuncu sarman bir kedinin, bir yün çilesine düşmüş hali de değil.

Karmakarışık bir fars…

Devlet Tiyatrosunun iyi ki de bu esere yer vermişsiniz iyi ki de Haldun Dormen yönetmiş, dedirten cinsten.

Devlet Tiyatrosu bu yıl Bayrak, Romeo Juliet derken hedefi 12 den vurdu.

Yaşayan bir efsane, bir duayen Haldun Dormen yine o asil ve nükteli tarzını komedi & zamanlama ilişkisini de çok iyi kurarak 2 perdelik uzunca bir oyunu seyirciye zamanı hiç hissettirmeden yaşattı.

Eski deyimle bir vodvilde olan fars için kendisi, şöyle diyor;

‘Bir Shakespeare oyununda yazarın sözleri öylesine etkili, öylesine düşündürücüdür ki oyuncu çok başarılı olmasa bile yazarın sayesinde paçayı birazcık kurtarabilir. Oysa bir farsta yazar sözlerini oyuncunun abartılmaması gereken komedi yeteneğini ve zamanlamasını göz önünde bulundurarak yazmıştır. Zamanlama bu tarz oyunların sihirli anahtarıdır. Oyuncu zamanlamayı beceremez ve de komiklik yaparak işi kurtarmaya çalışırsa olay tamamen bir felakete dönüşür.’

Yani bu tarz zor, doğaçlamanın en aza indiği, teknik ve yeteneğinin coştuğu bir arena. Çok eskilere dayanan fars türü Roma ve Yunan yazarlarına kadar gidiyor. Tarihte- Ortaçağ hariç- insanlar gülmeyi sevmişler, çevre temalı espriler yaparak bunu tiyatroya taşımışlar. Bu da fars olarak Moliere’in öncülüğünde tiyatroda ki yerini bulmuş. Aklıma geldi, Gülün Adı filminde gülmeyi günah olarak işleyen bir rahip işi cinayetlere kadar götürmüştü. Din temasının ezici tarzının pik yaptığı çağlar. Goya’nın Cinayetleri, Kırmızı Leke bu çağların çok güzel yorumlanmış filmlerinden.  Tavsiye ederim.

Ağlamak ve Gülmek… İç içe giden matruşka misali. İkisi de duygu akışı. Ben ikisini de sık yaşarım. 

Nerede kalmıştık ?

Karmakarışık

Yazarı Ray Cooney- bu türde çok başarılı. Çeviren ise harika; Haldun Dormen- Kemal Uzun . Çevirilerin önemini de burada görüyorsunuz. 

Oyun  80'li yıllarda, Thatcher döneminin bir bakanının tek gecelik kaçamak yapması ve başına gelen talihsizlikle  içinden çıkılmaz hale gelmesi ve başlayan zincirleme yalanlar, etkileri, Thatcher’in Bakanı ile İşçi Partisi'nin sekreterinin aykırı statüsünün gizli kaçamağı, özel kalem müdürü ve diğer karakterlerin de oyuna dahil olmasıyla tam bir cümbüşe dönüşmesi seyircileri kahkahaya boğuyor. Basit temaların kaliteli sunumu, David Hamilton fotoğraflarında ki çıplaklığın sanata dönüştüğü nokta gibi kaçırılmayacak etkide.

Sahneye giren çıkan öyle bir dinamizmin doğru parçaları ki, akıcılık muhteşem. Kaliteli espriler tadında duruşlar ve benim çok sevdiğim klasik tarsi seyrederek huzur doldum. 

Bu durumda yazarı, çevireni, yönetmeni, oyuncu kadrosu  ve tüm emeği geçen kadroyu ayakta alkışlıyorum.

Ve tiyatroyu daha çok sevmeli ve sevdirmemiz gerekliliğine inanıyorum. Doğru yazım, doğru ifade, doğru mesaj, doğru bir model oluşturuyor. 

Devlet, belediye ve tüm özel tiyatrolarımız da  bu yönde güzel adımlar atmaya çalışıyor. Bize de, tabii ki destek vermek!