Kazakistan Devlet Sekreteri Gülşara Abdikalıkova, İstanbul'da yaşayan Kazaklarla biraraya geldi.

Kazakistan Devlet Sekreteri Gülşara Abdikalıkova, Kazak Türkleri Eğitim ve Araştırma Derneği'nin (KATEAD) Kazakistan'ın Ankara Büyükelçiliği desteğiyle Zeytinburnu’nda düzenlediği toplantıda, İstanbul'da yaşayan Kazaklarla biraraya geldi. Kazakistan Ankara Büyükelçisi Abzal Saparbekulı ve İstanbul Başkonsolosu Yerkebulan Sapiyev’inde hazır bulunduğu ve duygulu anların yaşandığı toplantıya kalabalık bir vatandaş topluluğu katıldı. 

Türkiye ve Kazakistan milli marşlarının çalınmasından sonra açılış konuşması için kürsüye gelen ev sahibi Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın konuşmasına “Sayın Devlet Sekreterim Zeytinburnu sizin eviniz” diyerek başladı ve Zeytinburnu’ndaki Kazakları ile Türkiye-Kazakistan arasındaki dostluk köprülerinin yıllar öncesinden kurulduğuna vurgu yaptı. 

Türkiye'de yaşayan Kazaklar sayesinde bu köprünün sağlamlaştığını ve muhabbetin arttığını aktaran Aydın, "İlçemizdeki Kazak kardeşlerimiz sayesinde Kazakistan'ı ve Türk dünyasını tanıdım. İyi ki Kazak kardeşlerimiz var. Zeytinburnu sizin şehriniz, Türkiye sizin ülkeniz" dedi. 

Bundan sonra kürsüye gelen Kazakistan Devlet Sekreteri Gülşara Abdikalıkova çok anlamı ve bilgi dolu bir konuşma yaptı. “Sizlerle bir araya gelmekten büyük bir mutluluk duyuyorum. Öncelikle Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın teşekkür ediyorum” diye söze başlayan Devlet Sekreteri sözlerine şöyle devam etti:  

“İstanbul'dan önce Ankara'da Türkiye-Kazakistan Kadın Girişimciler İş Forumu'na katıldım.  Ayrıca Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümet Başkanı ve yetkilileriyle görüşmeler yaptım.  İki ülke ilişkileri konusunda bazı önemli meseleleri ele aldık.

Türkiye'ye gelmişken buradaki soydaşlarımıza, akrabalarımıza uğramadan gitmek olmazdı.  Onların nasıl yaşadıklarını ve ne gibi arzu ve isteklerinin olduğunu öğrenmek maksadıyla buradayım.  Bizim devlet yetkililerimiz yurtdışı ziyaretlerinde her zaman oradaki soydalarımız arar, bulur ve görüşürler.  Özellikle Cumhurbaşkanımız Nursultan Nazarbayev Türkiye'ye geldiğinde buradaki Kazak soydaşlarımızla görüşmüştür.

Burada sizlerle bir araya gelmekteki diğer bir amacım Kazakistan'da yaşanan gelişmelerden sizleri haberdar etmektir.  En önemli gelişmelerden birisi Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in yaptığı son Ulus'a Sesleniş konuşmasıdır.  Cumhurbaşkanımız her sene olduğu gibi bu sene de bir ulusa sesleniş konuşması yapmıştır. Bu hususta sizlere bilgi vermek isterim.  Genel olarak söylemek gerekirse Kazakistan büyük gelişmelere ve reformlara sahne olmaktadır.  Bu reformları, özellikle ekonomideki gelişmeler ülkemizden talep etmektedir.  Yine geçen sene önemli gelişmelerden biri anayasa değişikliğidir. Bu değişikliklerle cumhurbaşkanı, parlamento ve hükümet arasındaki yetkiler gözden geçirildi. Cumhurbaşkanının bazı yetkileri parlamento ve hükümet arasında paylaştırıldı.  Mesela büyük ekonomik programların belirlenmesi ve uygulanması yetkisi hükümete devredildi.  Parlamentonun ise denetleme yetkileri arttırıldı.  Buna benzer önemli siyasi reformlar gerçekleştirildi.  

Cumhurbaşkanımızın bu seneki Ulusa Sesleniş konuşması manevi yenilenme hakkındadır.  Bu konuşma halkımızdan milli bilincini geliştirmesini talep ediyor.  Bu hususta Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in önemli bir makalesi basında da yer aldı. 

Yakınlarda bir önemli program “Doğduğum Vatanım” ismiyle hayata geçirildi.  Bu program çerçevesinde 1400’den fazla tarihi ve turistik yerler elden geçirildi ve bakımı yapıldı.  Bunlar arasında kutsal mekanlar ve mezarlar da bulunmaktadır.  Önemli bir diğer gelişme, sizin için de faydalı olacağına inandığım, alfabe  reformudur.  Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev Kazakistan'ın Latin alfabesine geçmesi konusundaki kararnameyi imzaladı ve yeni latin alfabemiz belirlendi. Ancak zaman içinde bu alfabede değişiklik ve düzeltmeler yapılabilecektir.  Eğer biz Latin alfabesine tamamen geçecek olursak, kitap ve diğer yayın gibi ihtiyaçlarınızın karşılanması bizim için de, sizin için de kolay olacaktır.

Kazakistan'daki bir diğer önemli gelişme, “100 Yeni İsim” programıdır. Kazakistan'ın bağımsızlığından bu yana geçen 25 yılda, Kazak toplumunda nice yeni başarılı insanlar elbette ortaya çıktı.  Bu program bunları tanıtmayı amaçlıyor.  Bu 100 isim belirlendi.  Cumhurbaşkanımızın onayından geçtikten sonra peyderpey kamuoyuyla paylaşılacaktır.  Böylece yeni nesil gençlerimiz ülkemizden çıkan başarılı insanları tanıyacak ve kendilerine örnek alabileceklerdir. 

Bir başka program “Küresel Dünyada Kazakistan Kültürü” adını taşımaktadır.  Biz bu projeyle dünyadaki önemli 100 ders kitabını Kazak Türkçesine tercüme edeceğiz.  Şimdiden 17 kitabının tercümesi bitmiş durumdadır.  Yine bu program çerçevesinde Kazakistan'ın çeşitli bölgelerinde keşif gezileri yapıldı.  Önemli mekanlar tespit edildi.  Buralarda yeni turistik alanlar açılacaktır.  Eğer Sizler Kazakistan'a gelecek olursanız, bu gelişmeleri yerinde kendi gözlerinizle görebileceksiniz. 

Geçen seneye ait ülke değerlendirmelerine göre, Kazakistan'ın yıllık ekonomik büyümesi % 4 olarak gerçekleşmiş bulunmaktadır.  Geçen sene Rusya'ya uygulanan ambargoların bize  de olumsuz  etkileri oldu.  Ancak, kabul edilen önlemler paketleriyle biz bunları hafif atlattık.  Özellikle Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in yerinde aldığı kararlar neticesinde, biz, bu krizden fazla etkilenmeden % 4’lük büyümeyi gerçekleştirebildik.  Geçen seneki dış ticaret hacmimiz 69,5 milyar dolar olarak gerçekleşti.  Bunun yaklaşık 25 milyar doları ithalat ve 43 milyar doları da ihracat olarak kayıtlara geçti. Bu bizim ekonomimizin daha da büyümeye müsait olduğunu göstermektedir.

Kazakistan dış politikasına gelirsek, Cumhurbaşkanımız Nursultan Nazarbayev’in dünya barışı konusunda çeşitli fikir ve tekliflerinin dünyada olumlu yankılandığını görüyoruz.  Daha yakın zamanlarda Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev Amerika Birleşik Devletleri'ne bir ziyarette bulundu.  Orada Amerika Birleşik Devletleri Devlet Başkanı Sayın Trump ile görüştü  ve iki ülke stratejik ilişkileri konusunda önemli bir anlaşmaya imza attı.  Aynı zamanda Kazakistan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 2017-2018 dönemi geçici üyesi olarak, 61 kararda teklifleri yer aldı.  Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, bu ziyaret esnasında, Birleşmiş Milletler'de bir konuşma da yaptı. Somut tekliflerde bulundu.  Nükleer silahların yayılmasını önleme anlaşmaları ihlal eden ülkelere karşı sert tedbirler alınmasını, yeni teknoloji ile üretilen silah ve iletişim araçları sıkı denetime tabi tutulmasını ve  nükleer silahsız bölgeler kurulması gibi tekliflerde bulundu. Bu teklifler Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda büyük destek gördü. 

Bu sene, Astana’nın başkent oluşunun 20. Yılı, çeşitli etkinliklerle geniş çaplı kutlanacaktır.  Pekin ve Viyana Operası gibi dünyanın tanınmış opera grupları ve sanatçıları Astana'da sahne alacaklardır.  Sizler de bu kutlamalara katılarak Kazakistan'ın gelişimini yerinde görebilirsiniz.  

Bugün burada sizlerle bir araya gelmekten çok mutluyum.  Kazakistan dışında 5 milyon Kazak yaşamaktadır.  Geçen seneki Dünya Kazakları Kurultayında seçilen Zavıtbek Turısbekov tecrübesi çok başarılı bir yöneticidir.  Onun sizlerle ilişkileri geliştireceğine inanıyorum.”

Kazakistan Devlet Sekreteri Abdikalıkova’dan sonra bir konuşma yapan KATEAD Başkanı Şaban Serkan Dinçtürk de, Kazakistan'ın Ekim 2017'de aldığı Latin alfabesine geçme kararını mutlulukla karşıladıklarını ve bu vesileyle Türkiye ile Kazakistan arasındaki sıkı bir birlikteliğin oluşacağını dile getirdi. Kazakların Türkiye'de mutlu bir hayat sürdüklerine dikkati çeken Dinçtürk, "Bize her zaman yetkililer her konuda yardımcı oluyor. Kazakistan'daki üniversitelerde buradaki gençlerimiz için daha fazla kota verilmesini istiyoruz. Türkiye ile Kazakistan arasında Türkiye'de yaşayan Kazaklar köprü oluyor. Bu da bağımsızlık günü, nevruz gibi büyük bayram ve etkinliklerde Türkiye'deki Kazak gençlerinin devlet eliyle oraya götürülmesi gerekiyor. Çünkü asıl önemli olan gençlerin oradaki yaşam standardını görmesi. Bunu sonucunda da Türkiye'de doğup büyüdükleri için iki ülke arasında ekonomik, siyasi, kültürel her alanda var köprüleri daha da sağlamlaştırmasında aktif rol oynayacaklar” dedi.

İstanbul Kazakları ile Kazakistan Devlet Sekreteri’nin buluşmasında kürsüye gelen Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Abdulvahap Kara günün anlamını ve Kazaklar açısından tarihi önemini ortaya koyan bir konuşma yaptı. Konuşmasına “Çok saygıdeğer Kazakistan devlet sekreteri Gülbahar Nurettin kızı Abdülhalik Ova! İstanbul şehrine ve güzel Zeytinburnu’muza hoş geldiniz.  Bugün Türkiye Kazakları için tarihi günlerden birini yaşıyoruz” diye başlayarak şöyle devam etti: 

“Ata yurdumuz Kazakistan'ın çok kıymetli devlet adamlarından biri olarak, siz Kazak soydaşlarımızla buluşmak üzere burada bulunuyorsunuz. Zeytinburnu Kazakları böyle tarihi bir olayı bundan 15 sene önce de yaşamıştı.  21 Mayıs 2003’te,  Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, Zeytinburnu ilçesine girerek, yeni inşa edilen Abay İlköğretim Okulu'nun açılış törenine katılmış ve Türkiye Kazaklarını onurlandırmıştı. 

Bu söylediklerim, Zeytinburnu ilçesi çapındaki mutluluklarımız.  Türkiye Kazakları genel olarak 1991'de Kazakistan bağımsızlığını elde ettiğinde çok büyük bir sevince gark olmuştu.  Bu, 65-70 yıllık Türkiye Kazaklarının tarihindeki en önemli olaydır.  Bunun için yüce Mevla’ya ne kadar şükretsek azdır.

1991'den 2018 senesine kadar geçen 27 yılda Kazakistan ile Türkiye arasındaki dünyaya örnek olacak derecede yüksek seviyedeki dostluk ve kardeşlik ilişkiler de Türkiye Kazaklarının mutluluğuna mutluluk katmaktadır.  Tarihi, dili, dini ve kültürü ortak iki ülkenin bugünkü iyi ilişkileri bizleri her zaman mutlu etmektedir.

Demek ki, Türkiye Kazaklarının ataları, 1930'larda ta Altaylardan yola çıktıklarında, hedefe kardeş Türkiye'yi almaları ve buraya gelip yerleşmeleri boşuna değilmiş.  Bizim göç liderlerimiz, Pakistan ve Suudi Arabistan gibi Müslüman ülkelerin ve Amerika Birleşik Devletleri gibi büyük bir devletin davetini kabul etmeyerek, gelecek nesillerin dilini ve dinini koruması için Türkiye'den başka bir ülkeye gitmeyeceğiz diye aldıkları karar, büyük bir ileri görüşlülük imiş. 

Çünkü, tarihte ilk defa, dinimizin kutsal kitabı Kuran-ı Kerim’in Kazak Türkçesindeki mealini hazırlama, 1987'de, Türkiye Kazaklarından din bilgini Halife Altay büyüğümüze İstanbul'da nasip oldu.  Altay büyüğümüz, Kazakistan bağımsızlığına kavuştuktan sonra, 1992'de, Kazakistan'a göç etti. Hayatının geri kalan kısmını Kazakların geleneksel İslam anlayışını rehabilite etmek ve aşırı dini akımlarla mücadele ile geçirdi.  Bu büyüklerimize Allah gani gani rahmet eylesin, mekanları Cennet olsun. 

Türkiye kazaklarının yetişen bir diğer büyük insan Mustafa Öztürk de, bağımsızlıktan sonra ata yurda giderek orada taekwondo sporunun temelinin atılmasına hizmet etmişti.

Kazakistan dışında Kazakların tarihine bir bakacak olursak, Türkiye'ye ilk gelen Kazak’ın, büyük devlet adamı Mustafa Çokay olduğunu görürüz.  Elbette, ondan önce de tarihte İstanbul’a gelen Kazaklar az değildir.  Özellikle, kutsal hac farizasını yerine getirmek için yola çıkan Kazaklar, İstanbul'a uğramadan etmezlerdi.  Adeta İstanbul hac ziyaretinin bir parçasıydı.  Birkaç isim sayacak olursak, Kazak milli şairi Abay'ın babası Kunanbay hacı, büyük şair ve filozof Şahkerim Kudayberdiulı ve bu sene doğumunun 150. yılı çeşitli etkinliklerle anılacak olan Ahit Ülimcioğlu İstanbul'dan geçmişlerdi.  Hatta Şahkerim İstanbul'da birkaç ay kalarak kütüphanelerde çalışmış ve “Türk, Kırgız, Kazak ve Hanlar Şeceresi” ismindeki meşhur kitabını yazmıştı.  Fakat Mustafa Çokay’ın İstanbul'a gelmesi bunlardan farklıdır.  O buraya yerleşmek için gelmişti. Bundan dolayı, Türkiye Kazaklarının tarihini Mustafa Çokay ile başlatmak yanlış sayılmaz.  Çokay, 1921 Martından Ağustos ayına kadar, 5 ay kadar İstanbul'da ikamet etmişti.  Daha sonra Fransa'nın başkenti Paris'e yerleşti.  21 sene kadar burada yaşadıktan sonra, II. Dünya Savaşı yıllarında, 1941'de Berlin'de vefat etti.

Bizim Türkiye Kazaklarının bir kısmı da Çokay’ın izinden giderek, 1960 yılların ortalarından itibaren Fransa, Almanya, İsveç ve Hollanda gibi Avrupa ülkelerine yerleştiler.  Şimdi Avrupa'da birçok soydaşımız yaşamaktadır.  Paris kazakları hem kendilerinin, hem de Kazakistan'ın bağımsızlık tarihinde önemli bir yere sahip Alaş milli hareketin liderlerinden Mustafa Çokay’ın Paris teki mirasını korumak amacıyla 2010 senesinde orada bir Mustafa Çokay Parkı'nın açılmasına vesile oldular.

Biz de Sovyet İmparatorluğu döneminde bu mümtaz şahsiyete haksız yere vurulan hain damgasını ortadan kaldırmak için Almanya ve Fransa gibi ülkelerin arşivlerinde çalışarak Çokay’ın sadece Kazak halkının değil, aynı zamanda tüm Türk dünyasının asil bir evladı olduğunu ispatladık.  Bu şekilde milli tarihimize katkı yapmaya çalıştık.

 Türkiye Kazakları olarak Mustafa Çokay, Alihan Bökeyhan, Ahmet Baytursun, Mir Yakup Divlat gibi Alaş liderlerinin yanısıra Osman Batur, Elishan Batur, Nurgocay Batur, Zayıf Teyci, Delilhan Canaltay, Alibek Hakim, Hüseyin Teyci, Sultan Şerif Teyci, Osman Taştan ve Koca Abdullah Vezir gibi Türkiye Kazaklarının baturları ve göç liderleriyle de gurur duyuyoruz. 

Günümüzde ise Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev de Türkiye'ye Kazaklarının bir gururudur. Ata yurdumuz Kazakistan'ı Avrasya’nın yükselen yıldızına dönüştürdü.  Ayrıca, Kazakistan'ın bağımsızlığını kazanmasından sonra onun ilk yaptığı işlerden birisi de, 1992'de Almatı'da, dünya Kazaklarını bir araya toplayan kurultayın gerçekleştirilmesidir.  Geçen sene, onun devamı olarak, V. Kurultay gerçekleştirilmiş ve Nazarbayev oybirliğiyle ‘Dünya Kazaklarının Başkanı’ seçilmiştir. Yine aynı kurultayda, KATEAD Derneği Başkanı Serkan Dinçtürk'ün yönetim kuruluna seçilmesi, ata yurdumuzun Türkiye Kazaklarına olan desteğinin bir göstergesidir.

Bugün biz, Gülşara Abdikalıkova gibi bir devlet büyüğümüzle de gurur duyuyoruz.  Çünkü, siz yoğun devlet işlerinden zaman ayırarak İstanbul'da Zeytinburnu'nda bizlerle bir araya gelmiş bulunuyorsunuz.  Size sonsuz saygı ve şükranlarımı sunarım.”

Prof. Dr. Abdulvahap Kara, çok anlamlı ve duygusal konuşması sonrasında, Kazakistan Devlet Sekreteri Gülşara Abdikalıkova’ya Mustafa Çokay ve Kazak tarihi ile ilgili kitaplarından takdim etti. 

Gazi Üniversitesi’nde doktora yapan Janara Kayırgazikızı da, Türkiye’deki Kazak öğrenciler adına bir konuşma yaptı. 

Toplantının son bölümünde Türkiye Kazaklarının ünlü sanatçısı Beşir Ahmet Köse vatan hasretini ve Türkiye-Kazakistan dostluğunu dile getiren Kazak şarkılarını söyledi.