Bizlerde dünya dans haftası sebebi ile İstanbul Taksim’de bulunan Rolldans sahibi Şoreş Yürük ile bir araya geldik. Dünya danslarını anlatan Şoreş Yürük dansa dair Elif Günay'a konuştu.

Şoreş Bey merhaba. Öncelikle dünya dans gününüz kutlu olsun. Dans ile ne zaman tanıştınız?
Teşekkür ederim Elif Hanım. Amatör olarak ortaokul yıllarımda okul folklor grubunda oynarken dansa başlamıştım. Profesyonel olarak15 sene önce yollarımız dansla birleşti. 5- 6 yıldır salon danslarında profesyonel eğitmenlik yapıyorum.

Dans sizin için neyi ifade ediyor?
Dans benim için hayatın ta kendisi. Hayattaki tüm iletişimin karşılığını dansta bulabiliyorsunuz. İnsanlarla kurduğunuz ilişki, hüzünler, sevinçler, aşk, nefret, kısacası bütün kurduğunuz ilişkiler dansta söz konusu. Yaşadığınız tüm duygu durumlarını hiç bir kelimeye dökmeden sadece beden diliniz ve ritimle bunu ifade edebiliyorsunuz. Bu da insana muhteşem bir haz veriyor.

Hangi dansları seviyorsunuz?
Ben Arjantin Tango eğitmeniyim. Tango salon danslarına giriyor. Lakin dansı profesyonel yaptığımız için ister istemez temel danslar ve bale eğitimlerini de aldık. Bunun dışında folklorik danslar Zeybek, Sirtaki, Roman, Halk oyunları dediğimiz Halay gibi birçok salon dansında ders veriyorum. 

Türkiye deki Anadolu dansları ile ilgili neler söylersiniz?
Coğrafik olarak yaşadığımız bölge Anadolu olduğu için küçüklüğümden beri bildiğimiz halk dansları ile ilişkimiz devam ediyor. Silifke, Antep, Karadeniz, Ankara, Zeybek, Roman gibi bütün yörelerin oyunlarını oynadım. Türkiye’deki dansın gelişimini folklorik olarak değerlendirirsek, Köy Enstitülerinin kurulmasına kadar gider. 1923'ten sonra Cumhuriyetin kurulması ile inanılmaz gelişme göstermiştir. 1940'tan sonra daha büyük aşama kaydedip Dans Federasyonu ya da üniversitelerin konservatuvar bölümleri bütün danslarımızı belirleyip arşivlemişlerdir. Anadolu güçlü bir medeniyet yeri olduğu için folklor ülkemiz için çok önemli bir yerdedir.

Türkler ne zaman dansla buluştu?
Selçuklularda Oryantal Türkiye’ye girmiştir. Halk danslarına gelince ki bunlar ritüeldir, ritüel folklor danslarının anlamları vardır. O bölge için yaşanan bir acının ya da bir sevincin dansa dönüş şeklidir. Biz Türkler Ortadoğu’dan geldiğimiz için Türklerde ‘Büyü Dansı’ vardır. Eski dönemlerde yapılan bütün danslar belirli bir süreden sonra büyüye döndü. Sürekli ritmik bir hareketi yapan kişinin içinde bir şey doğar ve ruhani bir güç hisseder. Bu da zamanla dansın çerçevesine girmesine etkin olur. Tek Tanrı dinlerinden sonra ki çok tanrılı dinlerde de geçerli olan, Tanrı’ya olan sevgiyi dansla ifade etme geleneği vardır. Dolayısıyla Türkler için de Orta Asya'ya gelmeden önce Tanrı’ya olan sevgiyi dile getirmek için ‘Sinsin Dans’ı yapılırdı. Kötüyü göndermek üzere yapılan bu dansta ateş yakılıp üzerinden atlanılırdı. Örneğin Avusturya’daki bazı kabilelerde hala yerliler ölümlerinde dans eder. Bayramlarında, cenazelerinde, çocuk doğumlarında, düğünlerde, iyi bir avdan sonra, baharın ilk gelişinde dans eder. Yağmur yağdığında deli gibi dans eder...

“İlkel dönemlerde dilden önce dans iletişim aracı olmuştur”
İnsanlık tarihinin köküne indiğimiz zaman, insanlar arasındaki iletişimi ilk geliştiren eylemlerin dans olduğunu görüyoruz. İlkel dönemden bu güne kadar dans sayesinde tiyatro da olmuştur, hayvanlar taklit edilmiştir ve dünya algılanmıştır. Bununla birlikte İlk çağ insanları; korktukları şeye de dansla cevap vermişlerdir. Ölüme dansla cevap vermişlerdir. 

Dinle dans arasındaki ilişki nedir?
Öncelikle “Semah” buna en güzel örnektir. Dans oluşum gelişim dönemi içinde, ritmik hareketlerle insanların girdiği o ruh halini bir varlık yüce Tanrı imgesi ile yüklemiştir. Bununla birlikte dini ayinlerin arasında bulunmuştur. Dans Ortaçağ’a kadar din üzerindeyken ki bilinen en büyük dini danslar Japonya da yapılmıştır. 17. yy’dan sonra dans tamamen dinden uzak, özgün bir yapıda anılmaya başlanmıştır. 1800'lü yıllarda bale bulunmuştur. 1900’ler de Modern dans keşfedilirken, Sanayi devriminden sonra Latin dansları (Özellikle Latin Amerika’da Salsa, Çaça gibi danslar) ortaya çıkmış, gelişmiş ve Avrupa’ya yayılmıştır. Avrupa’dan da bize geçmiştir. 

Salon danslarından Salsa ve Tango’da dünyada 3. sırada biz Türkler varız. Bale de bu söz konusu değil, çünkü bale yapmak için erkeklerimiz yok maalesef. Hatta çoğu bale okullarımız balet olmadığından mustariptir.

Kurduğunuz Rolldans'ta ne tür hizmetler veriyorsunuz?
Rolldans 4 yıldır var. Buranın işletmecisi benim. Aynı zamanda buranın dans eğitmeniyim. Anadolu danslarından (folklor) tutunda Yunan dansı Sirtaki, Oryantal gibi danslara çok talepler alıyoruz. Arjantin Tango, Salsa, Çaça, Hip hop, gibi dünya salon danslarının da eğitimini veriyoruz. Ayrıca farklı dans hocaları getirip istenilen dansı da Rolldans’ta sunabiliyoruz. Akşam 7’den sonra saat başı derslerimiz oluyor. 7’den önce de okular yönelik hizmet veriyoruz. İstanbul Üniversitesi, İstanbul Aydın Üniversitesi başta olmak üzere okul öğrencileri ile çalışıyoruz. Ya da birebir eğitimlerimiz oluyor. 

İnsanlar genelde hangi dansı tercih ediyor?
Genelde Latin danslar olan Tango Bachata, Salsa. Merenge dansları tercih ediliyor. Son dönemde Kizomba diye bir dans hayatımıza girdi. En çok tercih edilen danslar arasına girdi. Özellikle Salsa ve Bachata en yoğun olan danslardır. Bu danslara genelde gençler gelir enerjiklik, sosyallik kazanmak ve hareketleri hoşlarına gittiği için. Bir de Tango var Tango'da yaş daha da ilerilere gider. Huzurlu olmak ruhu dinlendirmek, kendinden çok biriyle bir bütün olabilmek için tercih ederler. Anadolu dansı için gelenler ise, kendi memleket danslarını daha iyi öğrenmek için b diyebilirim. 

Şuan en son bulunan dans Kizomba'dır. Latin Amerikan dansı olan Kizomba, Bachata ile Tango karışımı bir danstır. İki kişi ile yapılır. Bunun haricinde yeni tanıştığımız bir dans daha var o da Forro. 

Öğrenip profesyonel olan öğrencileriniz oluyor mu?
Bu uzun bir süreç. Bir dansçı 5 yılda çıkmıyor. Türkiye'de profesyonel bir dansçının yetişmesi 6 yılı geçiyor. Bunun belli bir aşamaları var. Başvuru süreci ve sertifika alma süreci var. Bu kolay değil. Ama şu anda Rolldans okulumuzda yetişen, oryantal konusunda profesyonelleşmeye çok yakın bir arkadaşımız var. Konusunda uzman olan yaklaşık 15 hocamız var. Onlarda bu konuda ellerinden geleni yapıyorlar.

Bir dans için ne gerekir? Dansın olmasa olmazı var mı?
Dansa göre değişir. Dans sadece ayakta durarak yapılan bir şey değildir. Dans ederken tüm bedenin bir ritmi ve dansı vardır. Onu yansıtmamız gerekir. Bir engelli de olsak dans edebiliriz. Bunu profesyonelleştirmiş engelli olan çok tanıdığım var mesela. Dans etmenin ritmi farklıdır. Yeter ki o ritmi yakalayabilelim. Bazen ritim içten gelir. Çocuklarda olduğu gibi. Çocuklar iç sesleriyle dans ederler. Ayrıca her dansın kendine özgü bir tamamlayıcısı elbette ki var. Romana gelen öğrencilerimizin ‘Shakira’ dediğimiz bel bağlama kuşağından kullanmalarını istiyoruz. O aksesuar dansa daha dikkat katıyor, motive veriyor diyebilirim. Bazı danslar için topuklu ayakkabı ile dans ediyoruz. Bunda da eğitim sürecinin ilerleyen sürelerinde kullanmaya başlıyoruz. 

Herkes dans edebilir mi?
Aslında dansın bir yaş sınırlaması yok. Okul törenlerinde ya da özel günlerinde ana okul öğrencileri bile dans gösterisi yapabiliyor. Tabi onu anlayabileceği düzeyde vermek şartıyla. Üniversite öğrencilerine ders verirken daha otoriter ve alabildiğince yoğun programlar hazırlıyoruz. Orta yaş üstü ise en çok kavrayan ve dans etmek isteyen öğrencilerimiz oluyor. Onlara yapabilecekleri kadar dans öğretiyoruz. Her yaştan dansçımız var 70 yaşında da 5 yaşında da. Ayrıca bu kişiye göre de değişiyor. Biri bir koreografiyi 3 günde öğrenirken, diğeri 1 ayda çıkarabiliyor. 

Fiziki koşulları o dansa uygun olmayan öğrencilerimize, bu dansın kendisine uygun olmadığını ama derse katılabileceklerini söylüyoruz. Onlar da bu derslere gelirler ve bedenlerini zorlamadan dansları yapmaya çalışırlar. Eğlenmek istiyorsan “ritme uy” deriz. 

Ülkemizde erkekler pek dansa gitmez derler doğru mu? Genelde neyi tercih ediyorlar?
Erkeklerin durumu vahim. Çünkü gelen erkek öğrenciler hocam ben kıvırmam, baştan söyleyeyim” diyorlar. Tango için, bize yakışmaz diyorlar. Çoğu da okuldaki etkinlik için geliyor. Ya da bir yakını gelmişte izleyici olarak katılmış kişiler oluyor. Bizde onlara Zeybek dansı var buna katılabilirsin. Hip hop yapabilirsin, Kafkas dansına gelebilisin. Yeter ki dans et diyoruz. Kimi erkek öğrenciler bu dansları sevince Tango yada Salsa gibi derslere de katılabiliyor.

Salsa ve Tango bir yürüyüş dansıdır. Erkekleri de kıvırmaz. Adımlarla koreografi çıkarır.  

 Hangi dans kilo verdirir?
İlk olarak kesinlikle Zumba! 5yıl önce Shakira'nın dans oyuncuları sergilemişti. Oradan da Zumba dansı olarak kaldı. Zumba Fitness'tir. Bildiğimiz aerobik hareketlerin biraz daha geliştirilmiş halidir. İçinde Oryantal, Hip hop, Step olan Latin ağırlıklı danslardır. Bu hareketleri bir koreografi çerçevesinde 1 saat doyunca kesintisiz yaptığımızda, inanılmak kilo verdirir ve sıkılaştırır. Doğru sonuç almak için, hafta da 3 gün mutlaka yapılması gerekir. İnanılmaz terletir. Yalnız bunu yaparken akşam danstan çıktıktan sonra yağlı yemek yerseniz, elbette kilo veremezsiniz. Mecidiyeköy’deki şubemizde plates eğitimi de veriyoruz. Zumba dansından sonra plates yapan öğrenciler tamamen bir spor yapmış oluyorlar. 

Diyet yapıp haftada en az 3 gün Zumba dansına katılman şartı ile çok rahat kilo verirsiniz. Ki Zumba yapan birçok öğrencimiz oldukça iyi kilolar verdiler. 

 Dikkat!
Şekeri olanlar tansiyonu olanlar yapmasın! Aniden yüksek kalori harcatan bir danstır fenalaşıp bayılabilirler. 
* Diğer bütün danslar ister istemez vücudu sıkılaştırır ve sıklaşan vücut zayıf gösterir. Haftada 3 gün Salsa dansı yapıp üzerine diyet yaparsan yine kilo verirsin. 

 Son olarak okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?
Herkes dans etsin. Lütfen dans edin. Dans empatiyi geliştirir. Dans iletişimi geliştirir. Çünkü hepimiz ön yargılarımızı kaldırdığımızda dünyadaki bütün insanlarla bir olduğumuzu anlayacağız. Bir bedenimiz ve bir ruhumuz var. Gerek Salsa gerek Tango ya da gerek diğer dansları yapın hatta hiç bir şey yapmayın olduğunuz yerde zıplayın bu da bile bir danstır. İşte bu düşünce ile dünyanın neresine giderseniz gidin, dansla iletişim kurabilir, kelimeye dökemediğimiz yakınlaşmaları vücut ritmi ile yansıtabiliriz. O yüzden gerek ülkemizde gerek dünyada daha çok birliktelik, daha çok yakınlık kurarız.
Biz burada Tango ağırlıkta hizmet veriyoruz. İnsanlarında yapmasını öğrenmesini isteriz. Çünkü dans ile üçüncü bir dili öğrenmiş oluyoruz. Kelimelere dökmeden bedenimizle karşımızdaki bedeni hissetmeyi, karşıdaki bedeni dinlemeyi ve karşıdaki bedeni yönlendirmeyi ve yönlendirilmeyi öğreniyoruz. Sınırlarımızı kaldırıyoruz. 

Her şey için çok teşekkür ederim Şoreş Bey. Çok keyifli bir sohbet geçirdik.
Bende teşekkür ederim Elif Hanım dansla kalın.  

Doğum tarihi: 08 11 1975 
Burcu: Akrep
En sevdiği huyu: Neşeli olmak
En sevmediği huyu: Dürüst olmak
En sevdiği renk: Kırmızı
Uğurlu sayısı: 8
En sevdiği film: Casablanca
En sevdiği söz: Homeros; önce dans vardı

Röportaj: Elif Günay