Bizler de Şehir Tiyatroları Çocuk Şenliği Genel Koordinatörü Barış Çağatay Çakıroğlu ile bir araya geldik. Şenliğin içeriği hakkında bilgi veren Çakıroğlu, dünden bugüne çocuk etkinliklerini Elif Günay'a anlattı.

Çağatay Bey merhaba. 32. çocuk şenliği için sizlerle bir aradayız. Büyük bir açılış gerçekleştirdiniz. Açılışta neler yaşandı kısaca bahseder misiniz?

Hoş geldiniz Elif Hanım. Salı günü Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahne’sinde açılışımızı yaptık. O gün Genel Sanat Yönetmenimiz Süha Uygur başta olmak üzere Şehir Tiyatroları’nın sevilen çoğu yüzü bizimleydi. Kimi büyüklerimiz sırf bize destek olmak için yanımızdaydı. Kimi arkadaşlarımız ise çocuklarının ellerinden tutup geldiler. Bir karnaval havasındaydı her şey. Özellikle İTÜ Dağcılık Kulübünün dağcılık gösterisi çok ilgi gördü. Küçük büyük herkes çok eğlendi. Biz açılış günümüze büyük önem verdik. Hem eğlencesi yüksek olsun hem de çocukların hafızalarına kazınabilecek güzel bir anı olsun istedik. Gösterişli güzel bir açılış olduğunu düşünüyorum. Açılışın ardından diğer sahnelerde de etkinliklerimiz başladı. Pazar gününe kadar da hız kesmeden devam edecek. Şenliğimizde Ümraniye, Kâğıthane ve Gaziosmanpaşa sahnelerine ağırlık verdik. Tabi, bunlar dışındaki tüm Şehir Tiyatroları sahnelerimizde de etkinliklerimiz sürüyor.


Şenlikte ne tür oyunlar var?

Bizde artık bu gelenek haline geldi. Açılış günümüzde mutlaka yeni prömiyer yapmış bir Şehir Tiyatroları oyunu oynuyor. Bu yılda çok başarılı bir prodüksiyon olduğunu düşündüğüm "Palyaço Prens" oynandı. ŞT oyunları dışında özellikle seyirci ile yeteri kadar buluşma imkanı olmayan kaliteli özel tiyatrolara yer vermeye çalışıyoruz. Ya da büyük prodüksiyonları olan tiyatroları da davet ediyoruz. Bu tip işleri Ümraniye gibi Kâğıthane gibi Gaziosmanpaşa gibi tiyatro ile ilişkisi biraz daha zayıf olan çocukların bulunduğu yerlere getirmeye özen gösteriyoruz. Örneğin bu yıl Zorlu Çocuk Tiyatrosu "Karlar Kraliçesi" ile Kâğıthane sahnemizde sahne alacak.


Etkinlik bildiğim kadarıyla ücretsiz. Gösterim saatleri ne aralıkta?

Evet, etkinliklerimiz ücretsiz. Günde en az iki seans olmak üzere 11.00 -14.00 saatleri ağırlıklı olarak oyunlarımız oynanıyor. Diğer etkinliklerle birlikte sabah 10.00 akşam 16.00 arası çocuklarımızı ağırlıyoruz diyebiliriz. Aynı zamanda yetişkin oyunlarımız da devam ediyor tabi. Özellikle teknik ekibimiz için çok yorucu bir süreç. Onların özverili çalışması olmasa bu işleri yapmamız mümkün olmazdı.


Şenlik hazırlıkları nasıl geçti?

Zor ve yorucuydu. Bizler aşağı yukarı iki aylık bir süredir hazırlanıyoruz. Bizim için en önemli şey, gelecek olan oyunların kalitesiydi. Bu oyunların izlenmesi, metinlerinin okunması gerekiyordu, bu iş için epeyce bir zaman harcadık. Her yıl olduğu gibi çocuk şenliğine katılmak için gönüllü olan, bizleri arayan konuk ekiplerimiz oldu. Bir de çok yoğun programları olduğu için bizim yalvar yakar çağırdığımız ekipler de var tabi. Davetimizi kırmayan tüm ekipler bizim için çok kıymetli. Gelemeyenlerden de önümüzdeki sene için söz alıyoruz.

Bildiğiniz gibi şenliğimizin içinde sadece tiyatro oyunları yok. Atölye, söyleşi ve konserlerimiz var. Benim en önem verdiğim kısım ise atölyeler oldu. Çünkü biz zaten Şehir Tiyatrosu olarak sezon boyu İstanbul’daki 8 sahnemizde çocuklarımıza tiyatro hizmeti veriyoruz. Şenlik bizim için çocukları farklı sanat dalları ile tanıştırmak için bir fırsat. Heykel, oyun yazma, karagöz, dans, beden perküsyon, cam altı boyama, pantomim gibi atölyelerle çocuklara değişik renkler göstermek istiyoruz.


Atölye çalışmalara tiyatroların içerisinde mi oluyor?

Evet, Şehir Tiyatroları sahnelerinde yapıyoruz. Belki bu atölyeler başka yerlerde de yapılabilirdi; okullara, çocukların ayağına da gidilebilirdi. Niyetimiz şu, çocukların tiyatromuzda mümkün olduğunca çok zaman geçirmesi hatta Şehir Tiyatrolarını kendileri ile özdeşleştirmeleri. Biliyorsunuz ki Şehir Tiyatrolarının eski ismi Darülbedayi. Darülbedayi güzellikler evi demektir. Şehir Tiyatrosu çalışanları olarak bizler burayı evimiz gibi görüyoruz. Burası rahat ettiğimiz kendimizi özgürce ifade ettiğimiz bir alan. Çocukların da böyle hissetmesini istiyoruz. Yani çocuklar buraya gelip, gişeden biletlerini alıp, salona girip, sessiz olup, oyunu seyretsin ve oyun bitince de gitsin istemiyoruz. Çocuklarımız burada ayakkabılarını çıkarıp dans atölyesi yapsın, Şehir Tiyatroları’nda mutlu olsun istiyoruz.

Gördünüz fuaye düzenlememizi, yerlere halılar koyduk. Bildiğiniz evlerimizin salonlarındaki halılardan. Çocuklar o halıların üzerine oturabilsin istedik. Oturuyorlar da, dün bir tanesi oyundan sıkılmış fuayeye çıkıp halıya uzanmış, organizasyon sorumlusu arkadaşlarımdan biriyle şarkı söylüyordu. Çocukların Şehir Tiyatroları ile olan ilişkileri sadece tiyatro üzerinden değil, hem güzel anılar biriktirdikleri hem kendilerini ifade edebildikleri hem de sanatın tüm dalları ile tanışabildikleri bir şekilde olmalı diye düşünüyorum. Şenliğin bizim için genel anlamı budur.

Bunun haricinde Şehir Tiyatrosu olarak çocuk eğitim birimimiz var. Teknik olarak kurs olan ama bir okul gibi eğitim veren bir birim. Çocuklarımız burada iki yıl süren ciddi bir drama eğitim alıyorlar. Mesela bu yıl ki şenliğimiz ÇEB mezuniyetine denk geliyor. Şenlik kapsamında mezuniyet oyunlarını oynayacaklar.


Ne zamandır bu konsepte şenliklerinizi gerçekleştiriyorsunuz?

Yaklaşık 5-6 yıldır bu tarzda şenliklerimizi devam ettiriyoruz. Onun öncesinde tiyatro oyunları daha baskın oluyordu. Masal okuma etkinlikleri ve oyunculuk, drama atölyeleri şenliğin içinde uzun yıllardan beri vardı. Son 5 yıldır ise atölyeleri çeşitlendirmeye gittik. Bizim İstanbul’da yaşayan çocuklarımızın çoğu heykelin ne olduğunu bilmiyor. Biz burada heykel çamuruna elleri değsin, heykel sanatı ile ilk kez kendi heykellerini yaparak tanışsınlar istedik. Oyun hamurundan yapılan süslemeler olmadığını daha derin anlamlar içerdiğini gösterelim istedik. Kısacık bir atölye ile ne kadar büyük bir etki yaratılacağı tartışılır tabi ancak en azından tanışıklık oluşuyor.


Bundan sonra olacak etkinlikler nelerdir?

Mesela konserlerimiz var. Bunlar tümüyle çocuklara yönelik konserler, profesyonel olarak çocuklara yönelen müzisyenleri davet ediyoruz. Onur Erol hem hikayeler anlattığı hem şarkılar söylediği çok güzel bir konser verecek cuma günü. İstanbul Bilgi Üniversitesi Çocuk Çalışmaları Birimi'nden arkadaşlarımız gelecekler. Biri cinsiyet ayrımcılığı üstüne biri de insan hakları üstüne iki çalışma yapacaklar. Çocuklarla birlikte oynadıkları bir oyun içinde yapıyorlar bu işi. Hafta sonunda daha çok tiyatrolara ağırlık verilecek.


Final kapanışı nerede olacak?

Kadıköy Haldun Taner’de olacak. Kadıköy'ü özellikle seçtik. Açılışımız Harbiye’de açık alanda oldu. Kapanış da açık alanda olsun istedik. Sahnenin hemen yanındaki meydanda olacağız. Umarım kapanış da açılış kadar güzel geçer.


Aynı zamanda şenliğin süresi 23 Nisan’a da geliyor o gün özel bir etkinlik var mı?

Aslında şenliği bu tarihlerde yapmamızın amacı çocuk bayramına da denk getirmektir. Fakat 23 Nisan’da çocuklarımızın okul etkinlikleri olduğu için o gün çok yoğun bir program mümkün olmuyor. Diğer günlerde açığı kapatıyoruz.


Siz ne zamandır Şehir Tiyatrolarındasınız?

Ben 10 yıldır Şehir Tiyatrolarındayım. Bunun uzun bir bölümünü çocuk tiyatrosu biriminde geçirdim. Son iki yıldır da çocuk şenliklerinin genel koordinatörlüğünü yapıyorum. Oyunculuk bir çocukluk hayali değildi. İstanbul Üniversitesi’nde İşletme okurken okulu bıraktım ve konservatuara gittim. Aklım başımdaydı yani. Çocuk şenliği ile ilgili de 8 senedir aktif olarak çalışıyorum. Başta bu bir görevlendirmeydi. Her şey bitip de şenlik başlayınca çocuklarla geçirdiğim vaktin ne kadar kaliteli ne kadar güzel olduğunu fark edince görev değil keyif olmaya başladı.


Bu size ne kattı?

Ben 4 aylık bir babayım. Bir kızım var. Tabii ki insan çocuğunu sever ve onunla vakit geçirmek ister ama ben şu anda kızımla ilişkimde o kadar çok olasılık görüyorum ki, işte bu muhteşem bir şey. Şenlikte binlerce çocukla tanışıyorum. Bazısıyla bir iki dakika bazısı ile saatlerce bazen yıllarca bir arada oluyoruz. Binlerce çocuğun binlerce olasılık olduğunu, o çocuğun içinde de milyonlarca olasılık bulunduğunu gördüm.

Bu süreçte çocukları dinlediğimiz zaman yaptığımız işlerin kalitesinin arttığını fark ettim. Çocuklardan geri dönüşler aldığımızda daha iyi işler yaptığımızı görüyoruz. Aileler de çocuklarıyla konuşabilirlerse, çok daha iyi ebeveynler olabilirler. Bence bir çocuk mutluysa akıllı da olur, iyi bir okul da kazanır, iyi işlere de imza atar.Size neye inandığımı söyleyeyim. Bence çocuk şenliği bir zaman makinasıdır. Hayatta çok kötü seçimler yapmış bir birey düşünün. Mesela 25 yaşında bir birey. Çok kötü seçimler yapmış, kendine veya çevresine büyük zaralar vermiş, acılar yaşatmış.

Bir zaman makineniz olsa 15 yıl öncesine dönüp bu insanın çocukluğuna gitmek istemez misiniz? O çocukla 5 dakika zaman geçirecek olsanız bu şansı reddeder misiniz?

İşte biz bugün 10 yıl 15 yıl sonra yetişkin olup herkesi etkileyecek seçimler yapacak o çocuklarla birlikteyiz. Bugün o 5 dakikalık zamana sahibiz. Alın size zaman makinesi!

Bu çocuklar bir 15 yıl sonra hepimizin hayatlarına etki edecek bireyler olacaklar. Eğer sanatla tanışırlarsa hem kendilerini hem de toplumu daha iyiye taşırlar.


Sanat, bir çocuğun yetişmesi için çok mu etkili?

Aksi düşünülemez! Siz hayal edebildiğiniz kadar var olursunuz. Herkes gazeteci olabilir, herkes tiyatrocu olabilir, herkes bir baba- anne olabilir. Düşündüğünüz zaman bunlar yapılmayacak şeyler değildir ama bunların içinde iyi olmak için hayal etmeniz gerekiyor. Eğer siz çocuğunuza masal okurken hain kurtta sesinizi kalınlaştırmayı hayal edebiliyorsanız iyi bir baba olmaya başladınız demektir! Bunun örnekleri sınırsız. Hayal eden insan ne yaparsa yapsın o işi daha iyi yapmanın yolunu da hayal eder. İşte bu mevzu da sanatla başlıyor. Tiyatrodan hoşlanmıyor olabilirsiniz, heykeli sevmiyor da olabilirsiniz ama muhakkak her insanın hoşlandığı kendisine hitap eden bir sanat dalı vardır. Müziktir, sinemadır, şiirdir, hiç değilse akşam televizyonda izlediği dizidir. İşte bunlar bizim hayatımızı, kim olduğumuzu etkiliyorlar. O yüzden çocukların sanatla ilişkisi onların kim olacağında belirleyicidir.

Bir oyuncu arkadaşımız Yonca İnal'ın bir sözü var, “Sanatın iyileştirici gücü!” der her fırsatta. Burada hem bir hastalığın iyileşmesi anlamı hem de kötünün karşıtı olan iyilik kavramı var. İşte sanat iyilik kavramını bizlere yaklaştırır. Bizi iyi insan olmaya teşvik eder.


Toplumun Şehir Tiyatrolarına olan ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Aslında ciddi bir ilgi var. Bizim doluluk oranlarımız ya % 100 ya da % 100'ün üstünde (koltuklar doluyor kenarlara sandalye alıyoruz ki gelenler dışarıda kalmasın) bu da çok büyük bir sorumluluk. Elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz halkımızın da bunu gördüğünü düşünüyorum.


Son olarak çocuklarımıza seslenelim istiyorum neler söylersiniz?

Günümüzde özgürlüklerimiz çok fazla kısıtlanıyor. Öncelikle özgür olmalarını söylerim. Bu söylemesi kolay yapması zor bir şeydir. Kendilerine alanlar açmaları gerek. Özgürce düşünebildikleri alanlar. Burada ailelere de işşüyor tabi, çocuklarımıza özgür olmalarını sağlayacak imkanlar vermemiz gerek. Her şeyden önce onları dinlememiz gerek. Bir de tabi çocuklarımıza şenliğimize gelmelerini söylemek isterim. Ayın 24’üne kadar şenliğimiz devam edecek. Tüm etkinlikler ücretsiz. Şenlik Programımızı herhangi bir Şehir Tiyatroları sahnesinden ya da internet sitemizden edinebilirler. Bizler çocukların Şehir Tiyatrolarıyla tanışmasını ve dost olmasını istiyoruz. Gelsinler ve bizim çok eğlendiğimiz bu günleri bizlerle paylaşsınlar. Onları yıl boyunca her zaman buraya davet ediyoruz.
Son olarak her birinin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutluyor, gözlerinden öpüyorum.


Çok keyifli bir sohbetti çok te
şekkür ederim

Ben de teşekkür ederim Elif Hanım.


Röportaj: Elif Günay