Dün İstanbul Merkezefendi'de bir araya geldiğimiz Diriliş Derneği Genel Başkanı Berivan Algın, gündemin en önemli konusu olan 1128 akademisyen ile ilgili açıklamalarda bulundu.

  

"Bu 1128 akademisyen Doğu ve Güneydoğudaki teröre karşı bir araya geldiklerini iddia ederek devletin politikalarının yanlış olduğunu ve terör olaylarını devletin yaptığını, oradaki tahribatların devlet tarafından yaptırıldığını iddia edip bunların bir katliam olduğunu söylediler. Bizlerde Diriliş Gençlik Derneği olarak bu katliamı devletin yaptığını neye göre iddia ettiklerini anlayamadık" diyerek sözlerin başlayan Algın, "Diyarbakır Silvan doğumlu biri olarak Silvan'daki bu terörün sivil halk ve HDP'li vatandaşlarımızda dahil olmak üzere PKK tarafından yapıldığını bizler biliyoruz. Oradan kaçan insanlarla da birebir görüşebilirsiniz ki, devlet böyle bir politika hiç bir zaman izlemedi. Ben bir araya gelen bu akademisyenlerin ortalığı karıştırmak ya da teröre yandaşlık yapmak için bir araya geldiklerini düşünüyorum" diyerek "Eğer istiyorlarsa Doğu ve Güneydoğuya hep birlikte gidebiliriz ve bu olayların tamamen teröre bağlı olduğunu kanıtlayabiliriz" dedi.

  

"Oyuna geliyorlar"

Diyarbakır'dan İstanbul'a göç etmiş HDP'li olduğunu belirten yaşlı bir teyze ile görüştüğünü söyleyen Algın, "Yakın zamanda görüştüğüm bu teyze PKK'lıların evlerine girip bahçelerine mayın yerleştirdiklerini, evlerini işgal ettiklerini ve evlerindeki eşyalarına kadar müdahale ettiklerini söyledi. Onlara sizin tarafınızda olmamıza rağmen bize neden bu rahatsızlığı veriyorsunuz demesine rağmen, ‘isterseniz kaymakam ve valiye gidip şikayet edin sizler buraları terk edeceksiniz’ tehditleri aldık' sözlerini duyduklarını belirterek, "PKK'lılar buradaki masum halkı kandırıyor. Toprağımız elimizden alınacak, evsiz, yersiz, yurtsuz kalacağım diye korkuyor halk. O insanların evlerinden çıkmama mücadelesi de aynı zamanda budur. Yani halkın o savaşın ortasından çıkmamasının sebebi, devletin evlerini ellerinden alacaklarını düşünmeleri. Bu yüzden PKK tarafından oyuna geliyorlar" diyerek ekledi, "Şunun belirtmeliyim ki, biz Diriliş Gençlik Derneği olarak kimsenin siyasi görüşüne karışmıyoruz. Fakat Kürt halkının PKK olduğunu kabul etmiyoruz. Derneğimizde de bu tür gençlerin dağa çıkmalarını engelleyip, onları bilinçlendirip, 2023 vizyonuna taşımak istiyoruz" ifadelerine yer verdi. 

 

"Hükumet elinden geleni yaptı"

 Ben Kürt asıllı biri olarak şunu söyleyebilirim diyen Algın, "Biz Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın ve AK Parti hükumetinin öncesinde Diyarbakır Silvanlı biri olarak Kürtçe isim yasağı yaşayıp okula gidip diplomamı alamayan öğrencilerden biriyim. Anne ve babalarımızın nikahları olmadığından dolayı bizim nüfus cüzdanlarımız bile çıkmıyordu. Ve ben 16 yaşında evlenirken, annemi ve babamı evlendirerek nüfus cüzdanıma sahip oldum. Ayrıca 'Berivan' ismi Kürtçe bir isimdi ve Kürtçe isim kullanmak o dönemde yasak olduğu için, ben ismimi söylemenin bile zorluğunu yaşadığım dönemler geçirdim. Fakat AK Parti hükumetinden sonra Sayın Cumhurbaşkanımızın başbakanlık sürecinde yaptığı çalışmalarla Kürt halkının değerini gördüm. Biz Kürt aileler olarak televizyon kanallarımız olsun istedik, oldu. Dilimizi rahatça kullanıyoruz. Dergiler, kitaplar bulabiliyoruz. Yerel gazetelerin hepsi Kürtçe diyebilirim. Kürtçe okul istenildi, yapıldı. Eğitim konusunda yapılabilecek tüm imkanlar sağlandı. Bunun haricinde bizler istediğimiz yerde Kürtçeyi konuşabiliyoruz. Daha önce hiç bir resmi dairede Kürtçe konuşamazken şimdi devlet dairelerinde bile konuşabiliyoruz" şeklinde konuştu.

 

"Teröre destek vermiyorlar"

"Ancak Kürtler demeyelim, Kürtlerin arkasına sığınan dış güçler o bölgedeki insanları kullanarak, şantaj yaparak, can güvenliklerini tehlikeye atarak, bazı şeyleri öne sürdüler" diyen Algın, "Ben Diyarbakır'da, Van'da, Şırnak'ta bulunan halkın kasıtlı olarak teröre destek verdiğine inanmıyorum. Çünkü ben bu dönemler içerisinde Van'da ve Diyarbakır'da da bulundum. Ayıca ailemin bir kısmı hala orada yaşıyor. Metropoller de belki bir nevi ama köylerde insanların evlerinin zorla basılıp, destek olmaları için baskı yaşadıklarını biliyorum. En önemlisi çocuklarıyla ya da canlarıyla tehdit ediliyorlar. Ve ben çoğunun korkudan onlara oy verdiklerini düşünüyorum. Şunu belirtmeliyim ki, oradaki güvenlik önlemleri yetersiz. Asker ve polislerimizin doğu bölgesinde PKK ile savaşı bir nevi gerilla savaşı gibi. O bölgeyi bilmeyen gençlerimizin orada şehit edildiğini duyuyoruz. Bununla ilgili olarak bölgeye hakim olan uzman ve eğitimli askerlerin o bölgede olmaları gerektiğini düşünüyorum. Diğer önemli bir husus ise yerel belediyecilik. Ben oranın yerel belediyelerinde de suç buluyorum. Kazılan hendekler, yollara döşenen mayınlar; insanlık dışı eylemler. Askerimizi, polisimizi şehit ettikleri gibi yüzlerce binlerce vatandaşımızı da haince öldürülüyor. Suçsuz günahsız çocuklarımız yok oluyor. Yada yüzlerce çocuk ailelerinden koparılıp dağlara kaçırılıyor. 14 - 15 yaşında ailesinden zorla alınan gençlerimiz var. Devletimiz artık bunları biliyor ve önlemlerini alıyorlar" ifadelerini kullandı. 

“Şunu unutmamalıyız ki biz Türkiye Cumhuriyeti kimliği taşıyoruz ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız. Kürt halkının Kürdistan devletinin kurulması gibi bir isteği yok. Hiç bir Kürt vatandaşının da ayrı bir devlette yaşamak istediğine inanmıyorum. Bunlar tamamen dış güçlerin oyunu”

 

"Bilinçli eğitimci okumadan imza atmaz"

Ben sivil toplumların böyle barışa destek sloganı altında amacı barışa destek olmayan atılımlarını doğru bulmuyorum. 1128 akademisyene tekrar gelecek olursak, 'Biz bu bildiriyi okumadan imzaladık' diyenlere okuduğunu anlamayan eğitimsiz eğitmen diyebiliyorum ancak" ifadesini kullanan Algın, "Bilinçli bir eğitimci bu tür bir şeyi okumadan asla imza atmaz. Eğer imza atıyorsa, eğitimsiz eğitmendir! Böylece attıkları imza ile kendilerini tescillemiş oldular" dedi.

 Diriliş Gençlik Derneği Kadın Kolları Başkanı Müzeyyen Kurt ve Diriliş Derneği Gençlik Kolları Başkanı İbrahim Köse, Diriliş Gençlik Derneği Genel Başkanı Berivan Algın'a bu konuda destek verdiler. 



ÖZEL HABER: ELİF GÜNAY