Yaz mevsimi gelince, Amerika’da yaşayan çocuklarımız ve torunlarımız  gelip, gittiğinden, Atatürk Havalimanına, onları karşılamak ve uğurlamak için çok sık gidiyoruz. Ne yapalım, kışın ve baharın başında, biz  Amerika’ya onları görmeye, hasret gidermeye gidiyoruz, onlar da  yazları  geliyorlar. Büyük oğlumuz ve ailesi Arizona’da, küçük oğlumuz ve ailesi, New York’ta daimi olarak yaşıyorlar. Yani biz eşimle,Türkiye’de yalnız kaldık. Hayat böyle… Ne ise, konu havalimanı. Atatürk Havalimanı, artık eskimiş ve bakımsız durumda. Fiziken alarm veriyor. Tuvaletler rezalet, fevkalade pis. İnsanlar, üst üste, uçuş işlemlerini yaptırmak rahatsız edici, uzun zaman alıyor.İçeriye büyük mücadele sonucu girdiniz, check-in yaptırdınız, pasaport ve polis noktasından, gümrük bölgesinden geçeceksiniz, kuyruk  alanın ortasına doğru kıvrılarak uzuyor. Hele bir de hac zamanı ise, hacılar, turistler, birçok insan, üst üste bir hengame, çağdaşlıktan uzak… Bu durum, 21. yüzyıl Türkiyesine kesinlikle yakışmıyor. Bu durumu gördükten sonra, İstanbul’a yeni ve modern bir havalimanı kazandırılması projesine olumlu  bakıyorum. Bizler, DPT’de görev yaparken, Sn. Özal’dan, Sn. Demirel’den, Türkiye için yeni ve modern projeler yapmayı, eserler, hizmetler vermeyi gördük, öğrendik. Bu itibarla, bu ülke için yapılacak her olumlu işi, konulan her taşı, şükranla karşılarız, yapanları baştacı ederiz. Yeni İstanbul havalimanı için, birçok spekülasyon yapıldı, hala da yapılıyor. Yeri yanlışmış, kuşların göç yolları üzerindeymiş, şehre uzakmış vs. Şüphesiz, bu iddiaların cevapları da vardır.Ancak, kabul edilmelidir ki,Atatürk Havalimanı artık bitme noktasına gelmiştir. İhtiyaca cevap veremediğini, bizzat yaşayarak gözlemledim. Yeni alanın, bir an önce tamamlanarak devreye, hizmete girmesi hayatidir. Atatürk Havalimanında, 3 pist mevcuttur. Uçuş kontrol kulesindeki görevlilerin fedakar  gayretleri sonucu, mucizeler  yaratıyorlar, neredeyse, günde 1.300’ü aşkın uçak iniyor, kalkıyor. Pistlerin yaklaşma noktalarının yetersizliği sonucu, uçuş emniyeti riske atılarak, bu seyrüsefer gerçekleşebiliyor. Aslında gördüğüm kadarıyla, Atatürk Havalimanının yetersiz durumunu orada görev yapanlar, üstün gayretle, büyük bir vazife aşkı ile, göstermemeye çaba harcıyorlar. Fedakarlık gösteriyorlar. Havaalanı Mülki İdare Amiri, Vali  Muavini arkadaşım, Devlet Hava Meydanları, THY, Polis, gümrük yetkilileri, hepsi takdire şayandır… Dış ve İç Hatları aksamadan yürütüyorlar… Geçenlerde, Parlementerler Evinde,İstanbul Belediye Başkanı ile bir araya geldik. Başkan projelerini anlattı. Benim önerimle, bu projeleri yerinde görmeye dönük bir gezi tertiplendi. Bize tahsis edilen otobüslerle, yeni metro hatlarını, Avrasya Tüneli’ni, Yavuz S. Selim Köprüsü’nü, yeni yolları gezdik, gördük… En fazla zaman harcadığımız proje ise, yeni İstanbul havalimanı projesi idi. 150 milyon yolcuya hizmet verecek bu dev projede, 30.000 kişi çalışıyor, 3.000 iş makinesi ve aracı faaliyette. Yap-İşlet-Devret  Sistemi ile yapılan, muazzam bir projedir. Uluslararası ‘hub’ olacak İstanbul Havalimanı, bir an önce hizmete girmelidir. Yapılmış, yapılmıştır. Türkiye’mizde yapılan bir çok eser, önce belli odaklarca eleştirilmiş, bilahare iyi ki yapılmış  denmiştir. Bakın, Başbakan Sn. Mesut Yılmaz’ın yaptırdığı Sabiha Gökçen Havalimanı için de işlemez, gereksiz yatırım, israf denilmişti. Oysa, bu alan, Atatürk Havalimanının büyük yükünü alıyor. Hatta, oraya ikinci pist için, çok geç kalınmıştır. İkinci, hatta üçüncü pist derhal inşa edilerek, Sabiha Gökçen’in kapasitesi arttırılmalıdır. Unutulmaması gereken önemli bir konu da, yeni alanlara kolay ulaşımdır. Yeni alanın ve S. Gökçen’in metro ile ulaşımı sağlanmalıdır. Öte yandan, sırası gelmişken, fevkalade önemli bir konunun altını çizmek isterim. Yeni alan açılınca, Atatürk Havalimanı ne olacaktır? Rant avcısı, sadece ceplerini doldurmayı düşünen bazı müteaahhitlerin sulanan ağızlarını görür gibiyim. Acaba, bazıları, ahpap çavuş ilişkileri ile, yandaşlarına, eski alan üzerinden çıkar mı sağlayacak? Hele, Bakırköy, Ataköy sahiline yapılan ve halkın deniz ile alakasını kesen, iğrenç beton yığınlarını gördükçe endişem artıyor, içim kararıyor. Allah aşkına, eski alanın arazinin, peşkeş çekilmesine izin vermeyin, burayı imara açmayın. Bu konuda, TBMM’ni, Sivil Toplum Kuruluşlarını, çevre kurumlarını, NGO’ları hassasiyete, göreve davet ediyorum. Şimdiki Atatürk Havalimanı, yemyeşil park olarak halka kazandırılmalıdır. Böylece, bir depremde, halkın toplanma alanı olarak hayati öneme haiz olacaktır. Bir bölümü özel, iş uçaklarına tahsis edilebilir. Bazen düşünüyorum, acaba neden, aklımızı, çabalarımızı, daha çağdaş, daha modern, vatandaşlarının, refah ve mutluluk içinde yaşadığı  bir Türkiye’yi yaratmak için kullanmıyoruz. Yapılan olumlu ve güzel işlerin sayısını neden arttırmayalım? Muasır medeniyetler yolunda, çağ atlayan, büyük ve güçlü Türkiye sevdası, hepimize hakim olmalıdır. Yeni İstanbul Havalimanı, bir an önce hizmete alınmalı ve ismi de gene “ İstanbul, Kemal Atatürk Uluslararası Havalimanı’’ olmalıdır...