Haber: Mert Osman Erman
Salı günü kuzey Galile bölgesindeki Abu Snan kasabasında dört erkek silahla vurularak öldürüldü.
Bu kişilerden üçü, yerel belediye başkanlık seçimleri için aday olan aynı aileden kişilerdi.
Muhalefet siyasetçileri, organize suç çetelerine karşı yeterli önlem alınmaması nedeniyle hükümeti suçluyor.
Dört kişinin cesedi, sağlık görevlilerinin belirttiğine göre önemli miktarda silah sesinin ardından bir tarlada bulundu.
Kurbanlardan biri, 53 yaşındaki Ghazi Saab'dı ve o gün Abu Snan'ın belediye başkanlığı için adaylığını duyurması bekleniyordu.
Diğerleri ise yeğenleri Zaher al-Din Saab (45) ve Amir Saab (28), ayrıca yakındaki Yarka kasabasından 66 yaşındaki Salman Khalab olarak belirlendi.
Ghazi Saab'ın bir kuzeni, Haaretz gazetesine yaptığı açıklamada, Saab'ın üst düzey bir İsrail Sınır Polisi memuru ve iş adamı olduğunu belirterek "tüm aile saygın" dedi. "Belediye başkanı için beş adaydan biriydi, ancak bununla ilgili olduğunu düşünmüyorum" dedi.
Bir polis sözcüsü ayrıca şu ana kadar Saab'ın adaylığını cinayetle bağlayan bir kanıt olmadığını söyledi.
Haaretz, cinayetlerin ardından saatler sonra 18 yaşındaki bir Filistinli gencin güneydeki Bedevi kasabası Lakiya yakınlarında bıçakla öldürüldüğünü bildirdi.
Polis, işgal altındaki Batı Şeria'dan gelen Majid Faisal Dais'in ölümü arkasında suçlu bir neden olduğunu düşündüğünü söyledi.
Pazartesi gecesi, Tira merkez kasabasının genel müdürü Abdul Rahman Kashua, belediye merkezinin ve bir polis karakolunun yanında vurularak öldürüldü.
Cinayetlerin, yaklaşık iki milyonluk nüfusuyla İsrailli Arap topluluğundaki organize suç çeteleriyle bağlantılı olduğuna inanılıyor ve artan cinayet oranı topluluğu sarsıyor.
Bu yıl yalnızca 160 kişi öldürüldü. Bu, İsrailli Arap ve Yahudi eşitliğini teşvik eden Abraham İnisiyatifleri tarafından 2022'de bildirilen toplamın %40 daha fazlası demek.
Bir siyasi parti - Arap Yenilenme Hareketi (Taal) - İsrailli yetkililerden acil önlem talep ediyor, birçok kişi ise temsil eksikliği ve devlet tarafından yeterli denetim yapılmadığını suçluyor.
Bu sorunu çözmek için yapılan siyasi hamleler giderek artan bir şekilde gerginleşiyor.
Önde gelen bir muhalefet milletvekili, Başbakan Benjamin Netanyahu'yu aşırı sağcı milliyetçi güvenlik bakanı Itamar Ben-Gvir'e polis yetkilerini devretmekle suçladı, çünkü Ben-Gvir'in Araplara karşı ırkçılığı ile biliniyor.
Eski Savunma Bakanı Benny Gantz, "Arap toplumu kriz içinde ve başbakan boş vaatlerle meşgul" dedi.
Netanyahu'nun ofisi, başbakanın bununla başa çıkmak için hükümet görev gücünü topladığını söyledi.
Salı günü Abdul Rahman Kashua'nın ölümünün "kırmızı çizgiyi aştığını" ve bu suçu "yenmek için Shin Bet güvenlik servisi dahil tüm araçları kullanacağını" söyledi.
"İsrail'deki Yahudi sektöründe organize suçları ortadan kaldırdık ve İsrail'deki Arap sektöründe de organize suçları ortadan kaldıracağız" dedi.
Ben-Gvir, Çarşamba günü uzun bir açıklama yaparak Arap topluluğu içindeki "milis" gruplarını şiddetin sorumlusu olarak suçladı ve sonunda "ateşlerini İsrail Devleti'ne çevireceklerini" söyledi.
Şüphelilere karşı duruşma olmaksızın tutuklamayı ve Shin Bet'in organize suçları tespit etmesini talep etti. Bu, suçla suçlanan Arap vatandaşlarının izlenmesi anlamına gelir - daha önce büyük ölçüde tartışmalı bir öneri olarak kabul edilen bir konu.
İsrailli Araplar - çoğu Filistinli İsrail vatandaşlarını tercih eden - ülkenin nüfusunun beşte birini oluşturuyor.
Teoride, Yahudi vatandaşlarla eşit haklara sahiptirler, ancak genellikle devlet ayrımcılığından şikayet ederler.
