Doğru İslâmiyeti ve İslâmiyete yakışan doğruluğu, bir kısım insanımız, yazık ki gösteremiyor. Bu, özellikle kadınlara karşı davranışta kendini belli ediyor. Tabî bunda cehalet baş rolü oynuyor.

Sözün başında belirttiğimiz gibi, doğru İslâmiyeti ve İslâmiyete yakışan doğruluğu bilmiyorlar. Bu yüzden kadınları çok üzüyorlar, çok eziyorlar. Hele Anadolu’da bilhassa köylerde ve kırsal kesimde, evin yükü hemen hemen tamamen kadının omuzlarında.

Evin içinde, her şeye

Koşan hep o

Ev dışı, her şeye

Yetişen yine o

Kadınlarımız çok çileli,

Hem de ne çile

Çile bülbülüm çile der;

Çeker bile bile

Olmalı kadınlarımız

Baş tâcı daima

Cennet, anaların ayağı altında

Denmedi boşuna

Kadın evin ana direği

Her şey hep onun emeği

Maddî mânevî ne varsa

Kazançtan yana

Sebebi olur eli öpülesi ana

Didinir durur, ele güne karşı

Susar, demez hiç

Ne pazar ne çarşı

Kadının durumu İslâmda -İslâma rağmen- yazık ki, hiç iç açıcı değil. Oysa kadın İslâmda buldu değer. İslâmda kondu adam yerine. Oldu evin hanımı. Efendi üstünde efendi.

Gerçi insanımız okudukça, bildikçe ve anladıkça İslâmı. Daha iyi anlamış oluyor İslâmda kadını. Erkeğe verilmiş kadın denen büyük nimeti.

İslâmın kadına verdiği kıymeti birkaç örnekle somutlaştıralım. Damla denizden haber verir misali. Varın siz ötesini düşünün derim:

Yanlış hatırlamıyorsam merhum Ali Arslan’ın “Büyük Kur’an Tefsiri”nde şu satırları okumuştum:

“Cömert kadın odur ki, çocuğunu emzirdiği için kocasından ücret talep etmez!”

Demek ki, kocanın hâli vakti yerinde olsa karısı böyle bir istekte bulunabilir.

Bu demektir ki, kadın çocuk bakıcısı değildir. Kendi isteğiyle çocuğuna bakar, besler, büyütür; o başka mesele. Asıl olan ona bakış açısıdır. Onun ihmal edilmez bir şahsiyet sahibi oluşudur.

Çocuğunu ihmal etmeyen kadın, ancak bu gözle bakılırsa kendisine; olur mutlu; kocasını da daha çok eder kutlu. Yoksa hangi kadın; evine ve içindekilere olmaz ki düşkün?

Cümlenin devamı şöyle: “Cömert erkek odur ki, çocuğunu emzirdiği için, hanımına ücret öder.”

Demek ki, kocanın durumu yerindeyse, eşine karşı böyle bir jestde bulunabilir.

Değerli okur! Elbette her kadın çocuğuna da bakar, evine de, hem de severek. Üstelik üzerine titrer. Bunun için karşılık falan da beklemez.

Bu ifadeler, kadına ne gözle bakmamız gerektiği hususunda bizlere ışık tutuyor. Demek istiyor ki, İslâmda kadın, her şeyden önce insandır bir; erkeğin eşi, erkeğin sağ kolu, erkeğin hayat arkadaşı, ruh arkadaşıdır. Hayatı ortaklaşa bölüştüğü can yoldaşıdır iki; hizmetçi değildir. Bakıcı değildir. Temizlikçi değildir. Bulaşıkçı değildir üç. Ya nedir? Evin baş köşesinde, evin taçlı hanımıdır o kadar.