Darülfünun (İstanbul Üniversitesi) Felsefe Müderrislerinden Şehbenderzâde Ahmed Hilmi Bey, Babası Babapaşa-zâde Süleyman Bey’in konsolos olması sebebiyle ‘Şehbenderzâde’ olarak anılmıştır. Son dönem Osmanlı müelliflerinden, dikkate şayan bir kalem erbâbıdır.

O’nun en çok okunan eseri, günümüz Türkçesi ile ‘hayâlin derinlikleri’ olarak ifâde edilebilecek olan ‘Â’mâk- Hayâl’ isimli romanıdır. Tasavvufî ve felsefî mevzuların ele alındığı kitap, masal ve hikâye karışımı üslûpla, semboller ve remizler kullanılarak kaleme alınmıştır. Eserin ana fikri; Osmanlı Devleti’nde Gülhâne Hatt-ı Hümâyunu ile başlayan batılılaşma hareketleri neticesinde toplumda görülen değişimlere hızla ayak uydurup millî-mânevî değerlerinden uzaklaşanlarla mücâdele etmek, onlara doğru yolu göstermektir.

Ahmed Hilmi Bey, iyi bir Müslüman, sağlam bir Türkçüdür. Materyalist görüşlere muhaliftir. Ahmed Hilmi, muhayyilesi zengin, tasavvuf ve felsefe ilmine vâkıf, Türkçeye hâkim, ifâde gücü yüksek bir muharrirdir. Gençlik yıllarında Jön-Türk neşriyatının tesirinde kalarak Abdülhâmid Han aleyhtarı düşüncelere sâhip oldu. Düşüncesini yaymak maksadıyla ‘Çaylak’ isimli gazete çıkardı. Yıkıcı tenkitleri sebebiyle Fizan’a sürüldü. 1908’da İkinci Meşrutiyet’in ilânından sonra İstanbul’a döndü. ‘İtihad-ı İslâm’ isimli haftalık gazeteyi yayınladı. Gazete kapanınca İkdam ve Tasvir-i Efkâr gazetelerinde siyâsî ve felsefî makaleler yazdı. ‘Hikmet-i Cerîde-i İslâmiye’ adında dergi çıkardı. Derginin 3000 abonesi vardı.

Ahmet Hilmi Bey, velût bir yazardı. Çok okunan gazete ve mecmuaların sâhip ve muharrirliği yanında, her biri, en az çıkardığı dergi ve gazeteler kadar alâka gören 37 adet kitap telif edip yayınladı. Bütün bunları, 49 yıllık kısa bir ömre sığdırdı.

Ahmed Hilmi Bey’in ‘İslâm Târihi’ isimli eseri, hukukçu olmasına rağmen, engin ve derin târih şuuruna sâhip Rıza Nur Aksun tarafından Osmanlı Türkçesinden günümüz Türkçesine çevrildi. Geniş şerhlerle, açıklama ve yorumlarla zenginleştirilerek ve âdetâ yeniden yazılarak, birinci baskısı 1974 yılında yayınlandı. Eserin üçüncü baskısı ise, 17,1 X 24,2 santim ölçülerinde, sert kapak içerisinde, iplik dikişli 920 sayfa hacimle Temmuz 2018’de okuyucuya sunuldu. İslâm târihine, Osmanlı’nın fikir dünyasına alaka duyan Türk münevverinin başucu kitabı olma husûsiyetine sâhip eser, Ziya Nur Aksun’un, ‘Ahmed Hilmi ve Eseri Hakkında Birkaç Söz’ başlıklı bölümle başlıyor. (s: 25-42)

Eseri meydana getiren ‘50 Bahis’ten bâzılarının başlıkları: *Din, Felsefe, Fen; *Dinsizlik ve Neticeleri; *İslâm Târihi / Mukaddime; *Hz. Muhammed’in Risâleti; *Hicret; *Mi’râc; *Hicret’ten İrtihâl’e Kadar; *Peygamber’in Hayatı; *İrtihâl Esnasında Erkân ve Müslümanlığın Durumu; *Felsefe ve Sosyoloji; *İslâm Dini; *Mühim Meseleler; *Dinlerin Mukayesesi; *İlk İhtilâf; *Ebû Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Osman’ın Hilâfeti, Muhakeme ve Ali’nin Halifeliği; *Emevîler Devri; *İlk Hukukçular ve İlk Mezhepler; *Diğer Mezhepler; *Tasavvufun Safhaları; *Bâtınîlik, Hurûfîlik; *Abbasîler; *Alevîler, Endülüs Müslümanları; *Afrika’da İslâmiyet; *Türkler ve İslâm; *Ehl-i Sâlib / Haçlı Seferleri; *Moğollar ve İslâm; *Tarikatlar; *İtikad’da ve Amel’de Doğru Mezhepler; *Osmanlı Türkleri; *Vahhabîler, *İslâm’ın Gerilemesi; *Islâhat ve İstikbâl.

Esere, ‘Ek’ başlığı altında Ziya Nur Aksun’un ilâve ettiği 8 bölümün başlıkları: *Türkler Horasan’a İndiklerinde İslâm Dünyası’nın Hâli ve Cihan Târihindeki Şerefli Rolleri, *Türklerin İslâmiyet Uğrundaki Fedakârlıkları, Haçlılar Karşısında Türkler; *Anadolu Selçukluları Târihçesi; *Moğollar Hakkında Bâzı Düşünceler ve İlhanlılar: *İ’tikad’da ve Amel’de Doğru Mezhepler; *Vahhâbilik; *Osmanlı Pâdişahları; *20. Yüzyılda İslâm Dünyası Hakkında Bâzı Mütâlaalar. Kitabın son bölümünde ‘Dizin’ yer alıyor. (s: 869-920)

Gerek Ahmet Hilmi Bey, gerekse, Ziya Nur Aksun’un verdiği bilgilerin bâzıları kolayca ulaşılabilecek cinsten olmakla birlikte, teferruatı ve yorumları itibâriyle nev’i şahsına mühasırdır. Dünya ahvâline ait olmak üzere; geçmişin bilinmeyen tarafları, yaşadığımız dönemi inşa eden sebepler ve hatâlar; isâbetli mütalâalarla okuyucuya sunuluyor. Geçmişi bilmek, yaşanan dönemin tahlil edebilmek, daha iyi bir gelecek için lüzumlu bilgilere sâhip olabilmek için el altında bulundurulacak kaynak kitaptır. Bilhassa 813-867. sayfalar arasında yer alan son ek, gerek ihtiva etiği mâlûmat ve yorumlar, gerekse hülâsası verilen târihî hâdiselerin tamamının yazılması durumunda ulaşacağı hacim itibâriyle muhteşem bir eserin mısra-ı bercestesidir. ÖTÜKEN NEŞRİYAT A. Ş. İstiklal Caddesi, Ankara Han Nu: 63/3 Beyoğlu 34433 İstanbul Telefon: 0.212- 251 03 50 Belgegeçer: 0.212-251 00 12 e-Posta: [email protected] www.otuken.com.tr

ŞEHBENDERZÂDE FİLİBELİ AHMED HİLMİ BEY:

Günümüzde Bulgaristan sınırları içinde kalan Filibe’de 1865 yılında doğdu. Lise tahsili için İstanbul’a geldi. Galatasaray Mekteb-i Sultânîsi’ni bitirince Posta ve Telgraf Nezâreti’nde, ardından Düyûn-ı Umûmiyye Nezâreti’nde çalıştı. Vazifeli olarak gittiği Beyrut’ta Jön Türklerle temas kurdu. 1901 yılında İstanbul’a döndüğünde tevkif edilerek Fîzan’a sürüldü. Sürgünde iken tasavvufa alâka duydu. 1908’de İkinci Meşrutiyet’in ilânından sonra döndüğü İstanbul’da bir süre Dârülfünun’da felsefe müderrisliği (profesörlüğü) yaptı. Gazete yayınladı, İkdam, Şehbâl, Yeni Tasvîr-i Efkâr ve Sırât-ı Müstakim gibi gazete ve dergilerde siyasî ve felsefî yazılar yazdı. 1910’da haftalık ‘Hikmet'i çıkarmaya başladı, Hikmet Matbaa-i İslâmiyye adı ile matbaa kurdu. Dergi ve gazeteleri sık sık kapatıldı. Mücadeleden yılmayıp tenkidlere devam edince matbaası de kapatılarak önce Kastamonu’ya, ardından Bursa’ya sürüldü. Bir süre sonra aftan faydalanıp İstanbul’a döndü. 1914’te âniden vefat etti. İddiaya göre Masonlar tarafından zehirlendi. Yazılarında batı taklitçiliğine karşı çıkmış, özellikle Tanzimat’la başlayan modernleşme hareketinin klasik Osmanlı-İslâm kültür ve kurumlarıyla nasıl uyuşmasının gerektiği üzerinde durmuş, İslâm felsefesiyle batı felsefesi arasında uzlaşma yolları aramıştır. Önemli eserlerinden bâzıları: *Senûsîler ve On Üçüncü Asrın En Büyük Mütefekkir-i İslâmîsi Seyyid Muhammed es-Senûsî, *Müslümanlar Dinleyiniz, *Târîh-i İslâm, *İlm-i Ahvâl-i Rûh, *Allah'ı İnkâr Mümkün müdür?, *Yirminci Asırda Âlem-i İslâm ve Avrupa, *Müslümanlara Rehher-i Siyâset, *Â’mâk-ı Hayâl, *Öksüz Turgut, *Bektaşîler, *Türk Ruhu Nasıl Yayılıyor?, *Şeyh Bedreddin, *Dîvânçe, *Üç Folozof, *Tabakat, *Yaşasın Bâd-ı Sabâ, *Aşk-ı Balâ, *Yer, Gök, İnsan.

ZİYA NUR AKSUN:

29 Mayıs 1930 tarihinde Konya’da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimi Konya’da yaptı. 1955 yılında Ankara Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. 1970'li yıllarda İstanbul’da Marmara Kıraathânesi’ndeki sohbetleriyle tanındı ve sevildi. Kitap çalışmaları dışında Diriliş Dergisi’nde Z. N. rumuzuyla makaleler yazdı. 1976 yılında 46 yaşında iken geçirdiği bir felç sonunda konuşma ve yazma kabiliyetini kaybetti. Hukukçuluğundan çok târihçi yönüyle isim yaptı. Felçli olmasına rağmen resim yapabiliyordu. Belki de bu husûsuyeti O’nu 34 yıl daha hayata bağladı. Osmanlı târihi ana temasıyla yağlıboya resimler yaptı. 34 yıllık felçli idi. Ebedî âleme doğması ile cefâsını tamamladı. Doğduğu yeni âlemin safâsını sürmeye başladı. Bilgi hazinesi, sohbet ehli ve bildiklerini nakletmekte alicenaptı. İslâm’ın özünü, Osmanlı’nın ruhunu, târihin şuurunu kavramış bir kâmil zat idi. Zât-ı muhterem ve muhteşem… 6 Eylül 2010 târihinde İstanbul'da vefat etti. İkindi namazını müteakip kılınan cenâze namazından sonra, kendisinden feyz alan insanlardan ve dostlarından oluşan kalabalık bir cemaatin elleri üzerindeki tabutu sanki melekler tarafından taşınıyordu. Öylesine hafifti. Karacaahmet Mezarlığı'nda toprağa verildi. Yayınlanmış Eserleri: *Dündar Taşer’in Büyük Türkiye’si, *İslâm Târihi: (Osmanlı Türkçesinden sadeleştirip şerhler yazmıştır) *Osmanlı Tarihi. O’na 34 yıl anne şevkatiyle bakan kardeşi Belma Aksun’dan, Ziya Nur Aksun’u tanımamıza vesile birkaç cümlesi: *Aslında, Osmanlının yıkılış sebepleri değil, O’nu 600 küsur sene ayakta tutan sebepler araştırılmalı ve ortaya konulmalı. Eğer onların dayandıkları şeyler faydalı ise yine uygulanmalı. Menfi şeyler üzerinde fikir yürütmek kolaydır; asıl önemli olan olumlu şeyler yapabilmektir. *Batılının biri, ‘Büyük imparatorluklar ölmez, intihar eder!’ diyordu ki, çok doğru ve enteresan bir tespittir. Aslında bizi de intihara teşebbüs ettirmişlerdir. *Batılıların, Hıristiyanların sopayla, yağma ile çapulla girdikleri yerlere biz medeniyet götürmüşüz! Sırplar, Bulgarlar, Arnavutlar hâlâ ‘Siz gittiniz, huzur gitti!’ diyorlar. Aslında bu, muhteşem devletin madde planında yok edildiği halde, kafa ve kalplerde hâlâ yaşadığının bir ispatıdır. Hâlâ sökülüp atılamamıştır; ortada olan bir vâkıa bu… *Osmanlı padişahlarından bâzılarına yakıştırılan ‘deli’ sıfatı Tanzimatçıların hediyesidir. Bu sırf Hânedâna kara çalmak içindir. Açın Tanzimat’tan önceki târihleri, hiç birinde bu gibi sıfatlara rastlamazsınız

KUŞBAKIŞI:

AYAŞLI İLE KİRACILARI

Memduh Şevket Esendal’ın en önemli eserlerinden biridir. Yazar, bu romanında, cumhuriyetin ilk yıllarındaki Ankara'dan bir kesit sunuyor. Eğitimleri, meşguliyetleri, dünya görüşleri farklı insanların ilişkilerini büyük bir ustalıkla anlatıyor. Onların kişiliklerinde, dönemin bütün özelliklerini yansıtıyor. Esendal, ‘Ayaşlı ile Kiracıları'nda olduğu gibi diğer romanlarında ve hikâyelerinde de, ferdî unsurlardan bütüne ulaşmanın en güzel örneğini veriyor. Yalın ve akıcı bir dili vardır. 1940-1950 yıllarının Ankara’sını özleyenler veya tanımak isteyenler zevkle okuyabilirler. 38. baskısı Nisan 2018de çıkan kitap, 13,5 X 19,5 santim ölçülerinde, 256 sayfadır. BİLGİ YAYINEVİ A.Ş. Merkez: Meşrutiyet Caddesi Nu: 46/A Yenişehir 06420 Ankara. Telefon: 0.312-431 81 22 Belgegeçer: 0.312-431 77 58 www.bilgiyayinevi.com.tr e-posta: [email protected] Kitabevi: Sakarya Caddesi Nu: 8/A Kızılay 06420 Ankara.Telefon: 0.312-434 41 06 Belgegeçer: 0.312-433 19 36

GEZDİKLERİM GÖRDÜKLERİM 2:

Emekli Vali Murat Yıldırım, Merkez Valisi olduğu dönemde, Evliya Çelebi gibi yakın-uzak 21 ülkeyi gezmiş, gördüklerini, yaşadıklarını gezi öncesinde, gezi sırasında ve sonrasında inceleyerek -araştırarak öğrendiklerini ve yaşadıklarını 13,6 X 19,5 santim ölçülerinde, fotoğraflarla zenginleştirilmiş olarak 228 sayfalık kitap hâlinde yazmıştır. Gezdiği ülkeler alfabetik sıra ile şöyledir: Arnavutluk, Avusturya, Azerbaycan, Bosna-Hersek, Çek Cumhuriyeti, Etiyopya, Fas, Filistin, Hırvatistan, İspanya, Karadağ, Kosova, Macaristan, Makedonya, Malezya, Mısır, Sırbistan, Singapur, Slovakya ve Suriye. Kitapta, gezilen ülkelerin, târihi, folklorik özellikleri, iktisadiyatı, Osmanlı mirası eserlerin günümüzdeki durumu, câmiler, Müslümanların bulunduğu şehirlerde din kardeşlerimizin, kâh hüzünlendiren kâh sevindiren ve gururlandıran yaşayışları, tabiat güzellikleri, soydaşlarımızın özellikleri, çok samîmi ifâdelerle ve tesirli bir şekilde anlatılıyor. Denilebilir ki okuyucu Sayın Yıldırım ile birlikte o anları yaşıyor. İfâdelerinde Evliya Çelebi’nin üslûbunu hissetmek mümkün. Kitaptan tadımlık bölümler:

Türkiye'nin Addis Ababa Büyükelçiliğini ziyâret ettim. Aldığımız bilgilere göre, Türk firmaları başta tekstil olmak üzere, çeşitli sektörlerde faaliyet gösteriyorlar. Özellikle kablo üretimi konusunda söz sâhibi olmaya başlamışlar. Çin firmaları dünyanın her tarafında olduğu gibi, Afrika ülkelerinde de hâkim duruma gelmişlerdir. Bir Hollanda şirketi Addis Ababa’nın çevresinde geniş araziler kiralayıp, her hafta bahçelerinden 65 (altmış beş) ton gülü bütün dünyaya pazarlıyormuş. ‘Küresel Tarla Savaşı’ başlıklı araştırma haberinde aynı konuya temas edilmekte ve Afrika pazarlarında güç savaşlarının yeni dünya sömürgeciliğine nasıl gittiği haber yapılmaktadır.

***

Târihî bilgilere göre: 1918 yılında Rus Kızıl ordusu tarafından işgal edilen Azerbaycan’a yardım maksadıyla gönderilen Nuri (Killigil) Paşa komutasındaki Kafkas İslâm Ordusu’nda şehit olan askerlerimizin hâtırası için şehitlik yapılmıştır. 25 Mayıs -17 Kasım 1918 arasındaki harekâtta, Kafkas İslâm Ordusu, Gence, Göyçay, Aksu, Kürdemir ve Şamahı taraflarına taarruzla; 15 Eylül 1918’de Bakü’yü, sonra Karabağ ve Dağıstan’ı kurtarmıştır. Azerbaycan ve şanlı Türk Bayrağımızın birlikte dalgalandığı bu şehitlikte; isimleri, tespit edilebilmiş kahraman Mehmetçiklerimizin künyeleri. ayyıldız altına tek tek yazılmış. Osmanlı yurdunun her bölgesinden gelen asker isimlerini okuyarak ruhlarına Fatihalar gönderdik

***

Estergon Serhat Kalelerimizden en önemlisi olmuştur. 140 yıl sonra, 1683 Avusturya Savaşı sırasında elimizden kesin olarak çıkmıştır. Bugün Mimar Sinan tarafından yapılan câminin yerine büyük bir katedral yapılmıştır. Çok önemli günlerde, kardinaller ve papazlar buraya gelerek özel âyinler tertip ediyorlarmış. Kalenin surlarının dibinde, bir minâre kalıntısı, Osmanlı Ecdadımızdan kalan tek bir miras gibi duruyor.

***

Kahire Mısır Müzesinin içinde, firavun ve bazı aile fertlerinin özel olarak sergilendiği ‘Mumya Müzesi’nin olduğu ve ayrı ücret ödeyerek ziyâret edilebileceği söylendi. Kafilemizden bir grup mumya müzesini ziyâret ettik. Bazı dönemlerde yaşamış firavun ve ailesine mensup kişilerin mumyalanmış şekilde havasız cam bölümde teşhir edildiğine şâhit olduk. Kendilerine 160-180 metrelik devasa piramit mezarlar yaptıran firavunların, iki metrelik cam fanus içinde, simsiyah kesilmiş kaskatı vücutlarıyla uzanmış yatmaları çok ibretlik bir manzara oluşturuyordu

***

Ebul Abbas El Musri camisinin avlusundan ana giriş kapısının en üst kısmına dikkatli baktığımızda ‘Ezkur Allah / Allah’ı (c.c.) zikret, an’ olarak yazılmış bir levhayı görüyorsunuz. Gece olunca da ışıklandırıldığını tahmin ediyoruz. Yaradanı unutanlara güzel bir hatırlatma…

ALİOĞLU YAYINEVİ: Çatalçeşme Sokağı Nu: 29/A Üretmen Han. Cağaloğlu İstanbul, Telefon: 0.212-511 29 23, Belgegeçer: 0.212-522 88 80 www.alioglu.com

YÜZÜNCÜ YILINDA BALKAN HARBİ: Geçen yüzyılda Osmanlı Devleti’ni adım adım çöküşe götüren olayların ve savaşların içinde, târihe ‘Balkan Savaşları’ adıyla geçen lakin yüreklerimizi parçalayan ifâdesiyle milletimizin hâfızasının bir kenarına ‘Balkan Faciası’ veya ‘Balkan Bozgunu’ olarak not düşülen bu harbin 100. yılında Türk Ocakları Genel Merkezi tarafından yayınlanan Türk Yurdu mecmuasının özel sayısıdır. Türk Ocaklarının özel ve önemli vazifesinin gereği olarak, Prof. Dr. M. Çağatay Özdemir editörlüğünde hazırlanan dergide, konunun uzmanları tarafından hazırlanan makaleler bulunmaktadır. Makalelerden bâzılarının başlıkları ve yazarları: *Bir Başka Açıdan Balkan Faciası: Cezmi Bayram. *Balkan Savaşları ve Sonuçları: Yusuf Sarınay. *Balkan Bozgunundan Ders Alındı mı? Mehmet Ali Ünal. *Balkan Harbi Sırasında Osmanlı Ordusunun Moral ve Disiplin Durumu: İhsan Burak Birecikli. *Balkan Savaşı: Nesîme Ceylan Akça

TÜRK OCAKLARI GENEL MERKEZİ: Türk Ocağı Caddesi, Prof. Dr. Osman Turan Sokağı Nu: 1 Balgat, Ankara. Telefon: 0.312-284 229 69 74 e-posta: [email protected] // www.turkyurdu.com.tr

DERKENAR

Bir milletin bütün zekâsı bilgisi, hassasiyeti dilinde toplanır. Dil onun varlığıdır, müdafaasıdır. Başka millet üzerindeki tesiri en güçlü silâhıdır. Bir millet toprağını kaybedebilir, dilini unutmazsa o toprağa yeniden sâhip olabilir. Dilini kaybeden bir millet, her şeyini kaybetmiş demektir. PEYAMİ SAFÂ

KISA KISA / KISA KISA…

1-CİHAN HARBİ: Dr. İrfan Paksoy / Boğaziçi Yayınları.

2-KOSOVA’DAN ANADOLUYA ŞURALAR: Erdoğan Aslıyüce / Yesevî Yayıncılık.

3-TÂRİHTEN FİKİRE FİKİRDEN SİYASETE: Selim Yıldız / Berikan Yayınevi.

4-İSLÂM SİYÂSET DÜŞÜNCESİ: Prof. Dr. Niyazi Kahveci / Sinemis Yayınları.

5-TÜRK KÜLTÜRÜNDE DEMİR: Dr. Fidan Uğur Çerikan / Grafiker Yayınları.