ABD Hava Kuvvetlerinin ağır bombardımanı ve Amerikan Özel Kuvvetlerinin öncülüğünde PYD tarafından Suriye’nin kuzeyinde açılmaya çalışılan Kürt korodioruyla bölge haritalarının yeniden düzenlenmesi amaçlanıyor.
Her ne kadar ABD'nin Ankara Büyükelçiliği, Suriye’deki hava saldırılarına ilişkin, bölge demografisini kalıcı olarak değiştirme çabalarının karşısında olduklarını bildirdiyse de, inandırıcı olmaktan uzaktır. Hafızalarımızda yer eden, zamanın ABD Dışişleri Bakanı Condoliza Rice’ın 07.08.2003’te Washington Post gazetesinde yayınlanan  “Transforming The Middle East – Ortadoğu’yu Dönüştürmek” yazısında, Fas’tan Basra körfezine kadar Ortadoğu’da bulunan 22 devletin rejiminin, sınır ve haritalarının değiştirileceğini, Türkiye’nin de bunların içinde olduğunu vurgusunu unutmadık.
Amerika, İsrail ve stratejik piyonları PKK’nın, Türkiye’nin bütünlüğüne karşı yürüttüğü stratejinin bir parçası olarak değerlendirdiğimiz gelişmelerin ilerde daha büyük sıkıntılara yol açacağını söyleyebiliriz.
Kuzey Irak’ta oluşturulan fiili Kürt yönetimini Akdeniz’e ulaştıracak koridorun açılması için son günlerde güneyimizde büyük oyun oynanıyor. Böylelikle mutasavver Kürt devletini denize ulaştırarak komşularının insafına mecbur bırakmadan nefes almasını kolaylaştıracaklar.
Bu amaçla kullanılan “IŞİD” bir terör örgütü olarak niteleniyor... Peki bu örgüt bunca silahı, mühimmatı ve aracı nereden buluyor, bu kadar insanın iaşe ve ikmalini nasıl, hangi parayla ve nereden yapıyor? Cevap verilmesi gereken sorular bunlar.
İşin gerçeği şu; hiç bir terör örgütü dış destek olmadan yaşayamaz. O zaman bu dış desteğin kimler tarafından sağlandığına bakmak lazım!!! Bazı çevreler Türkiye’yi bu konuda suçlarken, bölgenin oyun kurucusu olan ABD’yi ve her taşın altından çıkan İsrail’i görmek istemiyor. Akıllı bir manevrayla IŞİD’i piyasaya süren güçler, sözde IŞİD’i bombalamak adına bir yandan Türkmen bölgelerini hallaç pamuğu gibi atarken, öte yandan PYD militanlarıyla karadan etnik temizliği gerçekleştirmekte ve demografik yapıyı tamamen değiştirmektedir. 100 yıl önce Balkanları da böyle dizayn etmişler, 550 yıllık vatanımızı katliamlarla, zorunlu göçle etnik arındırmayla ve soykırımla elimizen almışlardı.
Sanki sadece Kürtler yaşıyormuş kanaatini oluşturan küresel zihniyet, bölgede çoğunlukla yaşayan Türkmenleri yok saymaktadır. Suriye’nin her yanına yayılmış olarak yaşayan 3.5 milyon Türkmen kardeşimiz bir yandan IŞİD, bir yandan Esad rejimi derken şimdi de PYD’nin baskı ve katliamlarıyla karşı karşıya.
Bu kooridorun Akdeniz'e ulaşmsı için mutlaka Suriye’de önemli bir stratejik bölge olan Bayırbucak'ın ele geçirilmesi gerekir.
Selçuklular ve Osmanlı zamanından beri hac ve ticaret yollarının korumaları amacıyla bölgeye yerleştirilen Türkmenler, bölgenin elimizden çıkmasından sonra sürekli eziyet gördüler. Türkmenler yerlerinden yurtlarından edilirken, kürt kökenli vatandaşlarımız HDP yetkilileri tarafından Suriye’de yaşananlar bahane edilerek  kışkırtılarak sokağa ve kaosa davet edilmektedir. Ne yapsak yaranamadığımız HDP yöneticileri, hem suçlu, hem güçlü misali fütursuzca kendinden başka herkesi suçlamaktan da geri durmamaktadır.
Bu gelişmeler ışığında bakıldığında Suriye'de haritalar yeniden çizilecekse, Bayırbucak bölgesi Türkiye’ye bağlanmalıdır. Böylelikle bir yandan Türkmen kardeşlerimizin hayatları kurtarılırken öte yandan Türkiye’nin bütünlüğünü hedef alan küresel tezgah ta bozulmuş olacaktır.