Irak Türklerinden Edebiyatçı-Yazar ERŞAT HÜRMÜZLÜKERKÜK’ÜN TÜRKMEN KİMLİĞİ ile ilgili gerçekleri bütün detayları ile anlatıyor.

GİRİŞ
Türkmenler; bugün Türkiye, Azerbaycan, Suriye,  Irak, İran ve Türkmenistan’da yaşayan Türklerin özel adıdır. Onlar, Selçukluların ve Osmanlıların atalarıdır. Türkmenler; Selçuklular ile Hazar’ın kuzey doğusundan güneye, bugünkü İran’a, 1055’te Irak’a ve 1071’de ise Anadolu’da Bizans topraklarına girerek Basra ve Doğu Akdeniz çanağına iyice yerleşerek kendine yeni bir ebedî yurt edindiler. Böylece İslam dünyasına girerek gücünü artırdılar. Diğer taraftan da Hıristiyan Avrupa’nın şimşeklerini üzerine çektiler. Avrupa’dan gelen Haçlı Seferlerine muhatap oldular ve onları ezip geldikleri yere gönderdiler.   
Selçukluların, İran ve Irak merkezli Türkmen beyliklerine bölünmesinin ardından Anadolu’da uç beyi olan Osmanlı, atası Selçuklunun Anadolu’da bıraktığı bayrağı Kuzey Afrika’ya,  Balkanlara ve Avrupa’ya taşıdı. Avrupa, bu defa da Osmanlı’ya düşman kesildi. Artık Hıristiyan Avrupa millî ve dinî kininin zirvesine ulaşmıştı. Bundan sonra batı, gözünü ve bütün çalışmalarını doğunun hâkimi Türkmenlerin yurduna çevirdi. Bu millî ve dinî kinin özel adı;  ‘Şark Meselesi’dir.  
Şark Meselesi hâlâ gündemdedir. 
Osmanlı devletinin küllerinden doğan Türkiye Cumhuriyeti ile Türkler,  yeniden tarih sahnesine bu defa milletinin ismiyle çıktılar. Ortadoğu Osmanlı yönetiminde, huzur ve güven içindeydi. 1918 yılında İngiltere’nin hile ile kontrolü altına aldığı Irak’taki Türkmenler için katran karası günler başladı.
Türkiye Cumhuriyeti, Türkiye’nin güney sınırının çizilmesinde Osmanlı’dan Türkiye’ye miras kalan Irak’taki Türkmenler için Lozan’da İngiltere ile diplomasi zemininde kıyasıya mücadele etmesine rağmen, İngiltere’nin entrikaları bir türlü aşılamadı. Musul problemi Lozan’da çözülemeyince, sonradan adı Birleşmiş Milletler Teşkilatı olarak değiştirilen Milletler Cemiyeti’ne götürüldü.. Türk Hükümeti, Musul için plebisit yapılmasını teklif etti. Kaybedeceğini bilen İngiltere yeni entrikalarla bu teklifin uygulamaya konulmasını engelledi.  Bir müddet sonra da ‘Irak Krallığı’ adı ile uydurma bir devlet kuruldu. Öte yandan da Türkiye’nin içinde Kürt isyanlarını ateşlediler. 
Neticede yaklaşık 1000 yıl boyunca Türklerin olan Musul vilayeti, 1926 yılında Irak Arap Krallığı’na bırakıldı  Irak’ta Türkmenlerin çileli hayatı Arap döneminde, ABD işgali yıllarında ve günümüzde devam etmektedir. 
Osmanlı’nın mirası olan Türkmenlerin Türkiye ile bütünleşmelerinin önündeki Kürt engeli aşılmadıkça Türkiye gücüne güç katamaz belki de (Allah (cc) korusun) güç kaybeder. 
Türkiye potansiyeli itibariyle bölge gücü olacak, bölgede düzeni kuracak ve huzuru, can ve mal güvenliğini sağlayacak en güçlü devlettir.
Şartlar aleyhimize gözüküyor olsa bile, başarırız. Başarabileceğimizi Hıristiyan batı ve ‘uzak batı’ olarak anılan ABD biliyor. Onun içindir ki bize patinaj yaptırıyorlar. Önümüze engeller koyuyorlar, başımıza gaileler açıyorlar. 
Geçmişte Şeyh Sait İsyanı, günümüzde PKK…
İyi okumalar…

Oğuz Çetinoğlu: Nüfusu dikkate alınmasa bile Kerkük; mimarisiyle, şehrin her tarafında soğuk damga gibi belirgin görünen kültürüyle Türk şehridir. Tapu ve nüfus idareleri Kürtler tarafından talan edilmesine rağmen işin gerçeği herkes tarafından biliniyor. Buna rağmen Kerkük’ün Kürt şehri olduğu iddia ediliyor. İddialar neye dayandırılıyor?  
Erşat Hürmüzlü: İngiltere Dışişleri Bakanlığı arşivinde yer alan, 1919 yılına ait, Kerkük ile ilgili hazırlanan ilk özel belgede, Kerkük'ün toplam nüfusunun 91.229, Kürtlerin ise 75.000 olduğu kaydediliyormuş. Bunu iddia edenler oldu. 
Tarihi belgeleri yanlış ve çarpıtarak kullanmak ne siyasî hareketlere, ne de aklı ve izanı olan kimseye yakışır. Belge, şehrin idarî yapısı ve coğrafî sınırlarının yanı sıra üretim, yargı, ordu ve eğitim konularına ışık tutuyor. İngiltere Hükümetinin Irak'taki temsilcileri tarafından 1919'da Londra'ya gönderilen Kerkük özel raporunda, o dönemin Kerkük'ü hakkında önemli bilgi ve araştırmaların sonuçlarına yer veriliyor.
Şehrin tarihine ışık tutan ve Kerkük ile ilgili hazırlanan ilk özel belge olması açısından ayrı bir önem taşıyan 1919 yılına ait dokümandaki bilgileri çarpıtan bir ‘gazeteci ve araştırmacı’, Lord Curzon'un verdiği rakamlardan habersiz olamaz. Her ne kadar İngiliz rakamları şüpheli ve gerçeği yansıtmayacak kadar dayatmacı olsa da o rakamlar Kerkük sancağının genelinde, yani sadece mekez şehirde değil, Kürtlerin yarıdan az olduğunu açıkça beyan etmektedir. Ancak bunun kaynağını araştırdığımızda anlaşılıyor ki bu çarpıtılmış haberleri hazırlayan, hatta uydurma arşiv numaraları veren sözde araştırmacıların aslında ne İngiliz arşivlerinden haberi vardır, ne de bu hususta yazılan ve yayınlanan yüzlerce belgeden… 
Onlar, Dr. Nuri Talabani'nin bilerek veya bilmeyerek, bu rakamları çarpıtarak verdiği ve Arapça olarak yayınladığı kitabından esinlenmişlerdir. Talabani, bu ilgi çekici hatayı başka bir yerde düzeltmemiştir.
Ancak matematik özürlü olan bu araştırmacılar, rakamları yan yana koyup toplasalardı, korkunç çarpıtmaya vâkıf olacaklardı. 

Çetinoğlu:
Rakamları verebilir misiniz?
Hürmüzlü: Talabani, Lozan müzâkereleri sırasında İngilizlerin verdiği rakamlarda Kerkük'te Kürtlerin sayısını 75.000, Türklerin sayısını ise 35.000 olarak göstermektedir. Bunlara 10.000 Arap, 600 Kildanî ve 1.400 Yahudi de katılırsa toplamın 122.000 olması gerekirken verdiği toplam 92.000 olarak gözüküyor.
Bunun sebebi aslında hiç güvenilir olmayan İngiliz rakamlarında verilen Kürtlerin toplam sayısının 75.000 değil, 45.000 olmasıdır. Bu rakamı kullananlar da hiç araştırma lüzumu hissetmeden aynı hatâya (!) düşmüşlerdir.

Çetinoğlu:
Bu bilgilere hangi kaynaktan ulaştınız?
Hürmüzlü: Dr. Nuri Talabani’nin ‘Mantikat Karkuk ve Muhavalat Taghyeer Vakliha el-Kavmi / Kerkük Bölgesi ve Etnik Gerçeğini Değiştirme Çabaları’ isimli kitabının 1999 yılındaki 2. Baskısının 36. Sayfasından…
(Sayın Hürmüzlü, Arap Harfleriyle basılmış kitabı ve 36. Sayfasını gösteriyor.)
 1921 yılındaki İngiliz rakamlarını veren Talabani ve O’nu tâkip edenler doğru rakamları verselerdi, Kürtlerin İngiliz arşivlerine göre de olsa o zamanlarda Kerkük'te çoğunluğu teşkil etmediklerini ve vilayetin tümünde kırk yedi bine karşı kırk beş binde kaldıklarını görecekler ve şehir merkezinde bu durumun tamamen Türkmenlerin lehine değiştiğini anlayacaklardı.

Çetinoğlu:
Nüfusla ilgili rakamlar Lozan görüşmelerinde de ele alınmış olmalı…
Hürmüzlü: Evet, tabii… Lord Curzon’un bir muhtıra ile Türk Delegasyonu Başkanı İsmet Paşa'ya sunduğu rakamlar şöyle:

ŞEHİR

ARAPLAR

KÜRTLER

TÜRKLER

Hıristiyan

Yahudî

TOPLAM

Musul

170.663

179.820

14.895

57.425

9.665

432.468

Erbil

5.100

77.000

15.000

4.100

4.800

106.000

Kerkük

10.000

45.000

35.000

600

1.400

92.000

?

---

152.900

1.000

100

1.000

155.000

TOPLAM

185.763

454.720

65.895

62.225

16.865

785.468


Kaldı ki, Türkmenler hakkında verilen rakamlar; muhtırada belirtildiği gibi 1919 yılına değil, 1910 yılına aittir. 

Çetinoğlu:
İngilizler, Türkmenlerin nüfusu ile nasıl oynadı?
Hürmüzlü: İngilizler gerek bahsi geçen notta, gerekse Lozan müzâkerelerinde Türkmenlerin nüfusuna değinirken, Osmanlı Devleti’nin rakamlarını kabul etmeyip, kendi topladıkları rakamların daha güncel ve daha geçerli olduğunu söylüyorlardı. 
Lord Curzon'un notunda şöyle deniliyor: ‘Bu vatandaşların gerçek sayısını öğrenmek, vilayette hizmet gören İngiliz subayların hazırladığı ve sınıflandırdığı iki sayım tablosundan anlamak mümkün olur. Bu subaylar, vilayetin bütün bölümlerini gerek at sırtında, gerekse İngilizler tarafından savaştan sonra ve işgal akabinde yapılan yolları kullanarak ziyâret etmişlerdir.
Birinci tablo, 1919 yılında yapılan tahminleri göstermekte ve vilayet sâkinlerinin dinî ayrımlarına göre nüfusunu tespit etmektedir. İkinci tablo ise 1921 yılında yapılan tahminler olup, daha geniş araştırmalara dayanmakta ve vilayet sakinlerinin ırkî ayrımlarını göstermektedir.’
1921 yılında yapılmış olduğu söylenen bu sayımda, Irak Türkmenlerinin Musul Vilayeti içindeki nüfusu 65.000 kadar gösterilmekte, bunlardan Telâfer ve Musul civarında 15.000, Kerkük livasında 35.000 ve Erbil-Altunköprü'de 15.000 olarak gösterilmektedir.
İngiliz arşivlerinde gördüğümüz belgeler, bunu hiç doğrulamıyor ve 65.000 rakamının nereden alındığını açıkça gösteriyor.
Kuzey Irak'ı gezen İngiltere'nin Musul Konsolosluğundan Wikie Young 5 Nisan 1910 tarihli raporunda, Kerkük'te 37.000 Türkmen ve Tuzhurmatu'da 1.000 Türkmen'in yaşadığı, Telâfer'de 10.000 Türkmen'in olduğunu ve Bayatların Türkmen olduğunu söylemektedir. O zamanın yıllık raporlarında bütün Erbil sancağında 60.000 insanın yaşadığı ve bunların dörtte birinin, yani 15.000 kişinin Türkmen olduğunu söylüyor bu rakamların toplamını 65.000 civarına getiriyor.
Bundan anlaşıldığına göre, İngilizlerin ‘çok sıhhatli ve doğru’ olarak 1922-1923 yıllarında verdikleri Türkmen nüfusu verileri, aslında 1910 yılı iddialarına aittir.

Çetinoğlu:
9 yıllık fark dikkate alınmamış… İngilizlerin verdiği rakamların doğru olmadığı anlaşılıyor… 
Hürmüzlü: İngilizler kendi rakamlarının sağlıklı olduğunu iddia etmelerine rağmen, daha sonra kendilerinin Süleymaniye'ye giremediklerini ifade etmişlerdi.
İngilizlerin rakamları, her zaman Hıristiyanları Türkmenlere eşit olarak göstermeye yöneliktir. Buna ek olarak bu rakamlarda her zaman Kerkük, Süleymaniye ve Erbil, daha az nüfuslu olarak gösterilmektedir.
1930'lu yıllarda Lord Lloyd Dolberan, Irak'ta yaşadığı gazetecilik ve muhabirlik yılları hatıralarını yazarken Irak Türkmenlerinin sayısını 60 000 olarak gösteriyor.

Çetinoğlu:
Hangi kaynakta?
Hürmüzlü:Mandadan Özgürlüğe Irak’ isimli kitapta. Arapça tercüme baskı. Arap Ansiklopediler Yayınevi. Beyrut, 2002. Sayfa 209. 
Bütün bu çabalarla, Irak'ta Türkmenlerin adedi 1957 sayımında 136.800 olarak gösterildi. Bu çabalar, son yıllarda da bütün hızıyla, önce Saddam Hüseyin'in Baas rejimi tarafından, arkasından bazı Kürt partileri tarafından devam ettirilerek, Türkmenlerin nüfusu rakamları, hep aşağıya çekilmek istendi.
Bugün Irak Türkmenleri nüfusunun 700-800.000’i geçemediğini iddia eden siyasî mihraklar, bu vesile ile Irak Türkmenlerini küçük bir azınlık olarak göstermek çabasındadırlar.
Aslına bakılırsa ve her tarafın aşırı abartı ve inkârları bir tarafa bırakılırsa, ilmî bir çalışma ile Irak Türkmenlerinin 2.000.000’dan az olmadıkları görülmektedir. Bu konu, ‘Türkmenler ve Irak isimli kitabımda detaylı olarak işlenmiştir. 
Bütün bu polemiklere cevabımızı, ‘Irak’ta Türkmen Gerçeği’ isimli kitabımızda vardır.  
O rakamları veren İngiliz raporu, o zamanlarda Kerkük şehri nüfusunun 40.000 olduğunu, bunlardan 2.500 kişinin Yahudi olup geriye kalanların tamamının Türkmen olduğunu açıklamıştı.
Raporda şöyle deniliyordu: 
Kerkük'teki Müslüman ahalilinin toplamı 40.000 kişidir. Ayrıca nüfusu 10.000 olan Telâfer de bir Türkmen şehridir. Musul civarındaki köylerde, mesela Nebi Yunus, Yarımca, el-Kasr ve saire bölgelerinde de Türkmenler yaşamaktadır. Konuştukları dil, Türkçenin kaba bir şivesidir. bağımsız yaşamak isteyen ve kavgacı tiplerdir. Musul'dan 12 saat uzaklıkta olan Telâfer'de yaşayanlar bugüne kadar orduya katılmamak için direnmişler ve bunu başarmışlardır.
Tuzhurmatu civarında yaşayan Bayat aşireti Türkmen'dir. Ancak son zamanlarda Araplarla da karışmışlardır.
Kerkük'te 7.000 ev vardır. Nüfusu 40.000 kişinin altında değildir. Bunlardan 2.500'ü Yahudi, sadece 650'si Hıristiyan ve geriye kalanın tamamı Türkmen'dir. Şehrin lisanı tamamıyla Türkçedir. Ancak Kürtçe ve Arapçayı da anlıyorlar.’

KERKÜK AĞITI 1 

Önce onlar anlattılar: Bir gece       
Kerkük'te yüzlerce Türk en vahşi bir     
Şekilde öldürüldü ve Türk yapısıdır diye 
Taşköprü yerle yeksan edildi

Bütün minarelerde sustu ezan sesleri  
Artık yaşamak zordu   
Zehir zıkkım bir rüzgâr esiyordu Irak'tan 
Ölüm sokaklarda kol geziyordu

Bir gece Kerkük'te vurdular beni     
Geçti sokaklardan bir kızıl ordu 
İslâm’ı ve Türkü vuruyordu kurşunlar    
Peygamber kabrinde ağlıyordu

Bütün hadis-i şerifler Âyet-i kerîmeler         
Yüreğimdeki kordu

Ama çıplak ayaklı ve çıplak kafalı adamlar 
Beni sokak sokak sürüklüyordu

Benim kafam kanıyordu kaldırım taşlarında  
Evim barkım yanıyordu   
Ve benim cesedim kanlı bir bayrak gibi     
Demir direklerde sallanıyordu


Artık yaşamak zordu
Ölüm sokaklarda kol geziyordu      
Evim barkım yanıyordu
Peygamber kabrinde ağlıyordu



KERKÜK AĞITI 2

Sonra biz konuştuk:
"O yar gözün
Kim gördü o yar gözün     
Aslan gücünden düşse      
Karınca oyar gözün


Vurdular mı Süleymanı arkadan?      
Yıktılar mı Taşköprü'yü bir gece?     
İçimde her sabah şimdi gizlice    
Efkârdır hasrettir durmadan akan

Bir gömlek yaptırsam Bursa şalından    
Semerkant'tan nakış koysam üstüne      
Birşeyler getirsem dünden bu güne    
Çeksem kılıcımı gümüş kınından


Ok olsam hedefi ikiye bölen    
Bir tüylü börk olsam yiğit başlarda  
Kışta kıyamette tipide karda  
Türkü olsam dudaklarda söylenen

Ses versem bir sabah Bozkurt sesine    
Aksa yollarına içimdeki kan    
Ya tutup kaldırsam sizi oradan
Ya düşsem toprağa erkekcesine

YAVUZ BÜLENT BÂKİLER 

(DEVAM EDECEK)