İnsanı insan yapan değerleri hissetmekse, üzgünüm... Yaşam uğultusunu duyamıyorum. 
Kelimeler defolup gidiyor elimden, kopmuş tesbih taneleri gibi. 
İştahlı çirkinliklerin, bir çocuk sesini yalayıp yutmasına 
-Dayanamıyorum. 
Gece uyurken başlıyorum, kazma saplayarak, Her kötülüğe.. 
Bir, iki, Üç derken.. Binlerce kemik topluyorum,harcanmış. 
Düşlemiyorum, 
İsimsiz kahramanlar çoğalsın istiyorum, hemen şimdi, karşılık beklemeden. Diğer canlılar fark edilsin, 
Bir gün de yanlışlar söylemeden düzeltilsin.. 
Dünya diyorum, 
Başımıza yıkılıyor, viran ruhlarımızı savurup pencerelerden hiç hesapta yokken. 
Uzaklarda kalmış, aşklar ve dostlar, 
Yaklaşamıyorum. 
İnsanlık, koşuyor dönmeyecekmişçesine... 
Sinema önleri, tren garları, barlar, berber koltukları.. çekyatlar.. Gündelik hayat, ebe oyunu oluyor, bir anda. 
Tatsızım, tuzsuz.. huzursuz.. 
Kirli bardağınızla uzattığınız çayınızı içeyim.. 
İyi dinleyin... 
Konuşmaktan utanırım ben, dilsizi görünce. 
Çorbaya limon isterken bile severim abinin tekini, 
Balon uçururken, çilek tolarken ya da kitap okurken birini... 
Masadan veya duraktan, kaçırmayın beni.. 
Bakın korkmadan, yanmadan, yudumluyorum.. 
Üzgünüm... 
Yaşam uğultusunu duyamıyorum. 
Tüm hayallerim kefen paramdı diyorum yani, 
Başkasınınkini gerçekleştirmeye gitmek için harcadığım. 
İnsanlık diyorum! 
İnsanı insan yapan değerleri hissetmekse, üzgünüm... 
Yaşam uğultusunu duyamıyorum