Dünya Yaşlılık Derneği yönetimi olarak TRT “Ömür Dediğin” Program Yapımcısı Zeliha İlhan Doymuş’a 8 Mart Dünya Kadınlar Günü "Genç Büyükler İlk Öncü Kadınlar" özel ödülünü kendilerine vermeyi uygun gördük. İlk ödülü Şair- Güfte Yazarı Güzide Gülpınar Taranoğlu, ikincisini Özel Fatoş Abla Eğitim Kurumlarının Kurucusu Fatma Özyurt, üçüncüsünü Türkiye Güçsüzler ve Kimsesizler Vakfı Başkanı Gülgen Dural, Dördüncüsünü Tiyatro ve Sinema Sanatçısı Ayşen Gruda "Genç Büyükler İlk Öncü Kadınlar" ödülünü almışlardı.
Bir işi yapmaktan yapmaya fark vardır. Göreviniz olduğu için, geçiminizi sağlamak için, yapabilirsiniz. Birde hem bunlarla beraber bir sosyal sorumluluk anlayışı ile severek isteyerek,  yüreğinizi katarak, gittiğiniz o “genç büyüklerimize” dokunarak o şehri, oradaki hikâyeleri hissederek özümseyerek dinlersiniz. Samimiyet ve içtenlik o çekimlerin gerisinden izleyenlere sevgi yumağı olarak geri döner. Orada sizden bir parça bulursunuz. Yüreğiniz burkulur, bazen tebessüm eder, bazen de bir şen kahkaha atarsınız. O geçen ömürlerin yaşadığı anılardır artık geride kalan ve siz o anılar denizinde yüzerken kalbinize dokunur her sahne, orada yaşıyormuş gibi olursunuz.
İşte yine öncü ve insanlığa adanmış bir hayat, programları ile bizleri duygu denizine götüren güzel insan Zeliha İlhan Doymuş…
Doymuş bize duygularını şu şekilde ifade etti; bu güzel ödülü almaktan bende çok mutlu oldum. İnsanlığa adanmış bir hayat ne güzle bir cümle kurdunuz. Beni çok etkilediniz. Gerçekten yaptığım işlerde samimiyeti ve içtenliği ön planda tutuyorum. Bu TRT’nin sosyal sorumluluk projesidir bende o sosyal sorumluluk projesinin içindeyim. Marifet iltifata tabidir sizde bana bu duyguyu yaşatınız.
Bir birinden keyifli anlara tanık oldum. Birbirinden hüzünlü anlara da ortak oldum. Unutamadığım birçok hayat oldu ve hikâye oldu. Birçok anım oldu ve en çok unutamadığım bir Ahıska Türkü Mustafa Hacıoğlu beyin bir sürgün hikâyesiydi.  4 sürgün hayatı ve sonra Türkiye ye gelmesi ve burada kalma mücadelesi. Sanırım dört yıl oldu bu programı yapalı biz halen haberleşiriz. Ben onların çocuğu oldum onlar benim babam oldu, dedem oldu, ninem oldu. Yer yer halen haberleşir o eski duyguları tekrar yaşarız. Anadolu’nun ve Türkiye’nin birçok yerinde hikâye seçtik ve çektik ve gün yüzüne çıkardık. Bir sürgün hikâyesi ancak bu ka- dar acıklı olabilirdi ve içinde bu kadar özlem barındıran bir hikâyeye daha rastlamamıştım.