Erke Tümer ile Spor Radyoculuğu hakkında konuştuk…

Yıllar evvel radyo çağa ayak uyduramayacak bitecek diyorlardı. 'televizyon, internet göze hitap ediyordu e bizler de tüketime meraklıyız diye radyo kısa zamanda biter' deniliyordu. Ama hiç de sanıldığı gibi olmadı. Radyo her çağa ayak uyduruyor ve kendisini dinletmeye devam ediyordu. Hele uzun yoldaki katkıları paha biçilemez... Uzun yol dediysem; sadece şehirlerarası yolculuklardan bahsetmiyorum, malumunuz İstanbul'da bir yere gidebilmek için en az iki saatimiz yollarda geçiyor. Ve ben radyo dinlemekten müthiş keyif alanlardanım.

Televizyonculuk ve gazetecilik tecrübelerim son yıllarda artarak sürüyor ama radyoda daha önce çalışmışlığım yok. Belki de onun getirdiği bir sonuçtur ki radyoya konuk olarak davet edildiğimde heyecanlanırım. Fakat gerek dinleyici gerekse konuk olmak ayrı bir zevkmiş onu gördüm. Bu arada teknolojinin gelişmesiyle radyonun önemi azalmadı aksine ellerimizde telefonlar izlemeye değil dinlemeye daha çok yöneldik sanırım. Yayınlarını takip ettiğim Lig Radyo da spor alanında etkili frekanslardan biri. Çok önemli isimlerin görev yaptığı Lig Radyo'da, uzun yıllar geceleri 'Z Raporu'nu sunmuş, şimdilerde ise 'Sahte 9' programıyla dinlediğimiz genç ve başarılı radyocu Erke Tümer ile bir araya geldik. Kendisinin de sıkı bir dinleyicisi olmamdan ötürü sohbet çok sıcak ve keyifli geçti...

Radyoculuğa nasıl başladın Erke?

Üniversite ikinci sınıf öğrencisiyken Spor haberciliği ve iletişim dersi sayesinde bu mesleğe başladım. Dersi seçtiğim dönemde dersin hocası Lig Radyo genel yayın yönetmeni Mehmet Ayan’dı. Bende her televizyon haberciliği-programcılığı öğrencisi gibi staj ve dönemsel projelerde çalışmaya ve kendimi geliştirme çabasındaydım. O dönemde Türkiye Basketbol Federasyonu basın departmanında tam zamanlı görevim devam ediyordu. Mevcut derse olan ilgim, geçmişte ki sporculuk kariyerim derse katılımımı arttırdı ve Mehmet Ayan ile olan sohbetimizi geliştirdi. Bir sabah dersi beraber aldığım sevgili Özer Başaran ‘gel Mehmet Hocanın yayınına gidelim’ şeklinde beni kolumdan tutup radyoya götürdü. Gidişimiz o gidiş. Özer’le bu gidişleri haftada bir yapmaya başlayıp sürekli yayın konuğu olmaya çalışmamız 2012 yılının son aylarında bize program yapma şansı sağladı. Mehmet Ayan’ın ilk sözlerini hiç unutmuyorum ‘Ben size para ve mutluluk vaat etmiyorum. Meslekteki kan ter, gözyaşını yaşayacağınız dönemi veriyorum’ demişti ve radyo programcılığı kariyerim 2012’nin son günleri 2013 ilk günleri arasında o sözle başladı. Hala devam ediyor…

İletişim fakültesinde okurken hayalin radyo da çalışmak mıydı?

Açıkçası hayalim sıcak bölge muhabiri (savaş muhabiri) olmaktı. Spor muhabirliği, televizyonculuğun mutfağı ve radyo programcılığı gibi şeyler hep ikinci plandaydı. Mehmet Ayan ve Lig Radyo ekibi ile tanışınca radyo programcılığı ve radyoda da çalışabilirim noktasına geldim. Merakım o dönemde başladı.

Radyo artık demode olmadı mı?

İşin içine girdiğimde böyle olmadığını gördüm. Radyonun ulaştığı kitle azımsanamayacak kadar fazla. Hele akıllı telefon uygulamaları işi daha da farklı noktaya taşıdı. Konuşan radyoların dönemi kolay kolay kapanmaz. İnsanların gündeme temas edebildiği, fikrini paylaşa bildiği, x bir şehirdeki farklı bir görüşe temas ettiği bir mecra radyo. Yayın formatı farklı bir teknolojiye döner fakat şov devam eder.

Youtuberlar artık televizyon yıldızlarından daha fazla izleniyor. Senin de youtube ile ilgili projelerin var mı Erke?

Youtube sayfam var fakat aktif kullanmıyorum. Sosyal medya mecralarını aktif kullanan biri olarak Youtube’un gücünü kabul ediyorum fakat yıldızlarını ya da fenomenlerini biraz suni buluyorum. Lig Radyo ailesi Youtube için bir atılım gerçekleştiriyor. Bizde kurum çatısı içerisinde buna destek veriyoruz. İlerleyen günlerde Lig Radyo’nun Youtube hesabından canlı yayınlar ve gündeme dair videolar paylaşılacak. Teknoloji geliştikçe hepimiz Youtube yayıncısı olacağız.

Sokakta tanıyanlar oluyor mu?

Zaman zaman oluyor. Toplu taşıma araçları ve takside ‘abi sesin bir yerden tanıdık geliyor’ ya da biri ile sohbet halindeyken ‘Erke bey nasılsınız’ diyenler çıkıyor. Hatta iki hafta önce bir restorantta sohbet halindeyken bir dinleyici ile tanıştık. Masasına geri döndüğünde benimle tanıştığından bahsetmiş ve oturduğu kişiler arasında 6-7 senedir görmediğim bir arkadaşım varmış. Kendisi ile yıllar sonra sohbet etme şansı yakaladım. Bu işin en güzel tarafı bu tarz hikâyeler biriktiriyor olmak ve sürekli yeni insanlarla tanışmak.

Radyoda sadece ses var daha mı gizemli?

Sosyal medya işin en önemli parçası haline geldi ve bu noktada gizem kayboldu. Hoş spor radyoculuğunda gizemli olmak gibi bir durum yok. Çünkü radyo dışında birçok farklı mecrada da çalışmalarınız devam ediyor. Bu sebeple insanlar bir şekilde o mikrofonun arkasında kim konuşuyor biliyor.

Gececi olmak zor olmuyor mu Erke?

Sence? Seninle de bir gece programı yaptık sevgili Anıl. Sen ne düşünüyorsun?  Severek fakat son dönemlerde zorlandığım oldu. Akşam programcısının sadık dinleyicileri var ve sizi her akşam dinleyip sizinle sohbet ediyorlar. Bunu bilmek güzel ve sizi çalışmaya motive ediyor. Gündemin son dakika haberlerinde, maç içi ve sonralarında gündemi belirlemek, taraftarın nabzını tutmak açısından da muazzam bir zaman akşam programcılığı. Aile kurmaya ve yaş almaya başladıkça zorlamaya başladı diyebilirim. Eğlenceli tarafı ise gün gelir 5-6 saat yayında kalırsınız fakat zaman su gibi akıp geçer. Mesela 13 Nisan 2017 Lyon-Beşiktaş maçında çıkan tribün olayları nedeniyle maç gecikmeli tamamlandı. O gün 20:00’de yayına başladım ve gece 03:00 sularında yayını kapattım. 20 Nisan 2017 Beşiktaş-Lyon maçında da maç penaltılarla bitince ve maalesef Beşiktaş elenince o gecede 02:00’da yayını kapattığımızı hatırlıyorum. Bunlar hem zorluğu hem eğlencesi diyebilirim.

Örnek aldığın radyocular kimlerdir?

Türkiye’de sadece iki tane spor radyosu olduğu için örnek alınacak veya esinlenecek çok programcı yok. Bu sebeple mesleği yapmamı sağlayan ağabeylerimden Mehmet Ayan, İlker Duralı, Ilgaz Çınar, Cüneyt Kaşeler, Kerem Vatan, Haluk Kesim ve Barış Düşmez’den çok şey öğendim. O sebeple Lig Radyo’dan yolu geçen her programcıdan örnek aldığım noktalar oldu. Yurt dışından NBC Sports Radio’dan Mike Florio, Espn’de yayınlanırken The Herd with Colin Cowherd dinlediğim ara ara esinlendiğim isimler. Kendi tarzımı yaratmamı sağladılar.

Medya sektöründe iş bulmak zor. Sen de geçsin fakat senden daha da gençlere tavsiyelerin nelerdir?

Hala genç sayılırım o yüzden tavsiye vermek yerine tecrübe aktarımında bulunabilirim. Çok okumak ve kendini geliştirmek en önemlisidir. Fotoğraf çekmek, montaj setini kullanabilmek ve işin teknik kısımlarına azda olsa hakim olmaları gerekiyor. Sonrasında ise işi istemek kapıları aşındırmaktan geçiyor başarı. Türkiye Basketbol Federasyonu’na başlamadan önce sayısız kez kapılarını gittim ve sonrasında doğru kişilerle tanışarak önce staj yaptım sonra kadroya dahil oldum. Mehmet Ayan’la tanıştıktan sonra Lig Radyo’da programcı olabilmek ve kadro alabilmek için 3 sene kadar insanların kafasından ayrılmadım. Hata yapmaktan kortum fakat yapmaktan çekinmedim ve güven aşıladım. Şimdi hala en çok hata yapan olabilirim fakat Genel Yayın yönetmenimin ve diğer çalışma arkadaşlarımın bana güvendiğini biliyorum.

En çok sevdiğin 3 spor hangisidir?

Futbol, basketbol ve tenis hayatımda öncelik sahibidir. Oynamayı sevdiğim ve ortalama seviyede uzun yıllar yaptığım sporlar. Premier Lig hastasıyım. Futbol ve basketbolu lisanslı oynadım. 18 yaşına kadar yaşadığım sakatlıklar beni bu kadar yormasaydı ortalama bir basketbolcu olabilirdim. Federer hayranıyım ve oyunun mekaniği beni fazlasıyla heyecanlandırıyor. Kişinin kendisine medyan okuyabileceği en zor spordur.

Spor radyosu dışında çalışmak ister misin? Spor izlemeyi ve konuşmayı seviyorsun. Aslında hobiden mi para kazanıyorsun?

Allah’a şükürler olsun ki hobim mesleğim ve bunu severek yapıyorum. Son dönemde ‘bu meslek dışında ne yapabilirim’ sorusuna cevap bulamıyorum. Bugüne kadar Tv’de spor programı yapım sorumlusu olarak çalıştım, foto muhabirliği yaptım, devlet tiyatrosunda yönetmen asistanlığını denedim, internet sitesinde editörlük/yazarlık, özel bir platformda Tv programı sunuculuğu ve editörlüğü... Hepsi güzel tecrübeler. Hala bazı işleri icraa ediyorum fakat spor radyosunda program yapmanın keyfi hiç birinde yok. İnsanlara temas etmenin bence en samimi noktası radyodur.

Spor programları arasında takip ettiklerin var mı? Beğendiğin spor programı yapımları hangileri?  

Zor soru. Radyoda birçok program var fakat ben televizyon yapımlarından listemi yapayım. 360 Tv’de Lig Radyo ekibi ile yaptığımız rahmetli Kültür-Fizik programı hem severek izlediğim hem severek mutfağında olduğum bir programdı. Rahmetli diyorum çünkü 100 bölüm çektik ve sağlam bir takipçi edinmiştik. O dönemin yayın koordinatörü önce yayın saatimizi değiştirdi sonra yaz arası yapalım dedi. Biz hala yaz arasındayız... ‘O dönem ekrana taşıdığımız tüm konular şimdinin spor-futbol dergilerine öncülük etti.‘ İlker Duralı’nın bu söylemi yaptığımız işi harika özetliyor.   Trt Spor’da yayınlanan Cem Dizdar ile Spor Manşet ve A Spor Son Sayfa düzenli takip ettiğim Tv programları arasındadır.

Erke Tümer kimdir?

18 Temmuz 1989 Bursa’da doğdum. Bursa Anadolu İletişim Meslek Lisesi’ni kazandığım günden beri mesleğin içerisindeyim. İlk ciddi iş deneyimim Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nda Halkla İlişkiler departmanında yaptığım mezuniyet stajıydı. 2008 yılında Bilgi Üniversitesi TV Haberciliği ve Televizyonculuğunu kazandıktan sonra mesleki hayatım ciddi anlamda şekillendi. Grafi2000, İstanbul Şehir Tiyatrosu, Türkiye Basketbol Federasyonu, Turkcell Life Plus Tv gibi kurumlarda görev aldım. Bu işlerin yanı sıra son 5 yıldır Lig Radyo’da programcı ve tonmaister olarak da çalışıyorum. 15 yaşında başlayan medya maceramı hobimle harmanlayarak yaşam tarzı haline getirdim.


Röportaj: Anıl Sural