Bazen içimden ne geçiyor biliyor musunuz?
Şöyle gözüme batan, insanlıktan nasıbini almamış mahlukları, ukalaları, haddini aşanları toplayıp da bir çuvala doldursam, sonra o çuvalı denize döksem, inanlığa bir fayda sağlamış olur muyum? 

Galiba benim güzel ülkemde, bu tür insanlardan ziyadesiyle var. 
Hangi birini dökeceğim deniz'e değil mi?

Neyse!
Kimleremi bu sitem? 
Bir çok insandan daha şanslı olup'da Şükür nedir bilmeyenlere, bile isteye kalp kıranlara, kendini üstün görenlere, haddini aşarak kalbi kırıkları ezenlere. 

Peki uzatmıyorum daha, buyrun; 
Geçtiğimiz haftalarda, tüm dünya'da olduğu gibi ülkemizde'de 3 Aralık Dünya Engelliler günü kutlandı. Ülkenin dört bir tarafında çeşitli etkinlikler düzenlendi, bir çok konuşmacı, insanları etkileyecek tarzda konuşmalar yaptı, empatiler kuruldu, vs. 364 gün umursanmayan engelliler, sadece bir günlüğüne şefkatle sarılıp sarmalandı. 

Sonra mı?
Gün battı, akşam oldu,
Evli evine, köylü köyüne döndü. 
Velhasıl kelam; değerli okurlarım. Yara içeride, duyarsızlık dışarıda kaldı. 
Sizi etkilemediğimin farkındayım. Siz bunları zaten biliyorsunuz.
O halde okumaya devam edin lütfen! 

Küçük bir çocuğu anlatacağım size bugün.
Yasin Kaya. Yasin henüz 6 yaşında. Ve ne yazık'ki ülkemizde bulunan yüzlerce  DMD Kas hastasından sadece bir tanesi.
Yasin bu yıl büyük bir heyecanla Çankırı'da, bulunan bir ilkokula başladı. 
İlk günler her şey güzel gidiyordu. Yasin yeni arkadaşlarına, okuluna, öğretmenlerine alışmaya çalışıyor, farklı bir ortama girmiş olmanın mutluluğunu yaşıyordu. Ancak iddialara göre Yasin'in, Öğretmeninin onu dışlaması ve okulda istememesi Yasin'i okuldan soğutur ve okula gitmek istemez. 

Bu durum ailenin gözünden kaçmaz ve soluğu okulda alarak Yasin'in öğretmeni ile görüşürler. Öğretmen Yasin'i hasta olduğu için sınıfında istemediğini açıkça belirtir. 
Aile kabul edilemez olan bu durumdan okul Müdürünü haberdar etmek ister, ancak Okul Müdürü'de, öğretmeni destekleyerek aileyi uzaklaştırır. 

Benzer bir olayda Şırnak'da gerçekleşiyor. 
Yer Şırnak Cizre;
Yine bir Okul, ve yine bir vicdansızlık örneği.
Çocuğumuzun adı Muhammed Furkan,  ½65 Engelli raporu var. Duchenne Muskuler Distrofi Hastası. Okul Müdürü tarafından darp ediliyor. 
Her iki konuda yargıya taşındığı için, Okul ve Öğretmenlerin adını şimdilik veremiyorum. 

Ve tabi'ki yazımı geçtiğimiz günlerde Antalya'da Dünya Engelliler Günü'nde  toplu taşıma aracı içerisinde engelli vatandaşlar için ayrılan özel alanda video ve fotoğraf  çekerek engellilerle dalga geçen genç kızın yaptığı saçmalığı kınamadan bitirmeyeceğim. 

Hey sen! 
Evet evet sen. Kendini hayatın merkezinde gören, küstahlıkta sınır tanımayan, başkalarının acılarıyla eğlenen sen. 
Gel seninle bir oyun oynayalım, sen etrafında görmek istemediğin, horladığın, dalga geçtiğin engelli ol, o da sen olsun. 
Hadi acının en başından başlayalım. İlk önce hayata tutunmayı öğren. Zorluklarla mücadele et. Ağlayan yüreğine rağmen, gülümseyen bir yüz edin kendine. Sana acıyarak bakan gözlerden kaç durmadan. 
Durmadan ama durmadan canın yansın. 

Dur bakalım kaçma hemen. 
Yok bitmedi daha. Kendi acın yetmezmiş gibi, üstüne dayaklar ye, aşağılan, horlan. 
Ne demek istediğimi anladınmı? 
Anlamadın değil mi? 
Anlayamazsın. 
Neden mi?
Çünkü;
Sadece yaşarsan anlarsın. 

Anlayana selam olsun. 
Anlamayanın  canın cehenneme!