İnanmak başarının yarısımıdır? Bence böyle değil. İnanmadan yaşamanın ne anlamı vardır? Ünlü filozof Rorty inanmak olayını hayatın özü zannederdi. Rus edebiyatı bu kavram üzerine büyük devrimler yaşadı. Tolstoy, Dostoyevski, Gogol, Nabokov ve nice ünlü rus edebiyat büyükleri inanmak olayı üzerine türlü tezilerde bulunmuş ve eserlerinde inamsızlık yüzünden ortaka çıkan felaketlere dokundular. Biz bütün düntadaki savaşlara, mahrumiyetlere dikkatle bakınca bu acı manzaranı daha iyi anlarız. İnanmak üzerine Mustafa Kemal Atatürk zafer ‘zafer benimdir’ diyebiIenin, muvaffakiyet ‘muvaffak oIacağım’ diye başIayanın ve ‘muvaffak oIdum’ diyebiIenindir, derdi.
Şimdi tarihin bu olgusunu ne kadar kaybettiğini acımasızca seyrediyoruz. İnanmak yaşamın özüdür, kendisidir. Özdemir Asaf yaşam ve inanmak üzerine şöyle bir şiir yazdı:
Mektuplar aldım sevindim,
Birinde denmiş geliyorum
Öbüründe yazılmış geleceğim.
Bekledim bekliyorum.
Bir yaşam verdim.
Açtım bir başkasını,
Uzun-uzun yazmış gel.
Okumadan arkasını
Gittim gidiyorum
Bir başka yaşama bedel.
Biri demiş sen, biri demiş ben.
Seni ben anladım, beni sen.
Bir yaşam daha verdim
Beklerken giderken dönerken.
Kaldı elimde üç beş mektup,
Üç beş yaşam.
Bir onları da açsam okusam
Önceki yaşamları unutup
Ya beklesem, ya da gidip arasam.
Siz hayatın güzelliğine inanırsanız yaşama da dört elle sarılırsınız. Yaşam muhtelif olur gözünüzde, bazen bir şiir, bazen bir kadın elidir yaşam. Kadının gücüne, analığına inanmakdır aydınlığa olan sevgi. Büyük Azerbaycan şairi Hüseyin Cavit şöyle diyor:
Kadın, ey sevgili hemşire, uyan.
Ana! Ey nazlı kadın, kalk uyuyan
Daima mevtle hemdûş oluyor,
Zilü mihnetle hemağûş oluyor.
İşte sıyrılmada hep zulmetler,
Ağarır tan yeri, kalk, işte seher
Uyan, etrafını seyr et de, düşün,
Bütün evlâd-i vatan işte bu gün,
Yalınız senden umar derde şifa,
Yalınız sende bulur ruha gıda.
Ana evladını besler, büyütür,
Anasız millet evet, öksüzdür.
İnanın… Yarınlar her zaman daha da güzel olacak…