24 Kasım 2015 tarihinde, Türkiye hava sahasını ihlali sonucu Rus uçağının düşürülmesi ile başlayan Türkiye-Rusya krizi çözülmeye doğru gidiyor. Başlangıçta yapılan karşılıklı açıklamalar bu krizin çözülmesinin biraz güç olacağını gösteriyordu. Suçunu hiçbir şekilde kabul etmeyen Rusya, Türkiye’ye karşı vize muafiyetini kaldırma, turizm ve ticaret konusunda ambargo uygulama, Türk iş ve bilim adamlarını tutuklama ve sınır dışı etme gibi bir dizi önlemler aldı. Tek ülkeye bağlı dış siyaset yürüten Türkiye ekonomisi de bu durumdan zarar gördü. Putin, krizin başından beri “Türkiye özür dileyecek, tazminat ödeyecek” sözlerini tekrarladı durdu. İç ve dış siyasette hiçbir uluslar arası kanunlara uymayan, kural tanımayan Rusların Türkiye’ye yaptığı yaptırımlar sonunda “meyvesini vermeye” başladı. İlk adım Erdoğan’dan deldi. 12 Haziran Rusya Günü dolayısıyla Erdoğan Putin’e bir kutlama mektubu yolladı. Mektubu doğrulayan Kremlin sözcüsü Dmitri Peskov, mektup için teşekkür etti, ancak kimse 2–3 gün içerisinde ilişkilerin normale dönmesini beklemesin, şeklinde bir telkinde bulundu. Aradan çok zaman geçmeden Cumhurbaşkanı Putin’e “çok özel” bir mektup daha gönderdi. “Rusya’dan özür dilemeyeceğiz. Hava sahamızı ihlal edenler bizden özür dilemeli” diyen Erdoğan yolladığı mektubunda “pişmanlık ve taziyelerini” iletmiş. Erdoğan “çok özel” mektubunda “Bir kez daha hayatını kaybeden Rus pilotun ailesine başsağlığı diliyorum ve özür dilediğimi söylüyorum. Tüm kalbimle acılarını paylaşıyorum. Rus pilotun ailesini Türk ailesi olarak kabul ediyoruz. Acılarını dindirmek için her türlü inisiyatife hazırız” demiş. Ayrıca Erdoğan Rusya’yı “bir dost ve stratejik ortak olarak nitelendirmiştir. Kremlin sözcüsü Dmitri Peskov, Türkiye Cumhurbaşkanı mektubunda ölen pilotun yakınları için üzüntüsünü ve başsağlığı dileklerini iletti ve “özür diledi” demiş. Kremline göre Erdoğan mektupta, “Rusya’ya ait uçağı düşürme konusunda hiçbir zaman bir isteğimiz ya da kastımız olmadı” demiş. Mektuptan sonra Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Soçi kentinde 1 Temmuz 2016’da düzenlenecek Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütünün toplantısına katılacağı açıklanmıştır. Yanı sıra Putin Erdoğan’la telefon görüşmesi yapacağı gündeme geldi. Kremlin sözcüsü Peskov, “Rusya’nın girişimiyle telefon görüşmesi gerçekleşti” şeklinde duyurdu 29 Haziran’da yapılan telefon görüşmesini. Türkiye-Rusya krizi patlak verdikten sonra 7 aydır telefonla görüşmeye yanaşmayan Putin sonundan konuşmaya karar vermiş. Cumhurbaşkanlığından alınan bilgilere göre, görüşme “çok verimli ve olumlu” geçmiş. Görüşmede, Türkiye-Rusya arasındaki ikili ilişkilerin normalleşmesinin önemi üzerinde durulmuş, ikili ilişkilerin yeniden canlandırılmak için gerekli adımları atmanın yanı sıra bölgedeki siyasi, ekonomik ve insani krizler karşısında işbirliği içinde olmanın önemine de işaret edilmiştir. Bir de Putin, uçağın Rus pilotunu öldüren Suriye’deki grubun başkanı Alparslan Çelik’in “objektif şekilde yargılanmasını” istemiştir. Putin-Erdoğan’ın 4–5 Eylül 2016’da Çin’de gerçekleşecek olan G20 zirvesinde görüşme yapacağı belirtilmiştir. 
Gelinen noktaya baktığımızda Türkiye haklı olduğu haksız duruma düşmüş ve Rusya’dan özür dilemiştir. Putin ise ülkesinde “kahraman” ilan edilmiş ve şu an Rusya zafer sarhoşudur. Rusya medyasında, Erdoğan “diz çöken”, “dize getirilen”, “yalvarıp yakaran” birisi olarak gösterilirken, Putin Rusya’da “özür” miti yaratmaktadır. Tazminat ödenecek mi ödenmeyecek mi konusu tartışıla dursun, Ruslar zaferini çoktan ilan etmiştir. Sınırı ihlal edilen ülkenin sınırı ihlal eden ülkeden “özür dilemesi” sanırım dünyada bir ilktir. Zira bunun olması olanaksızdır. Rusya “özür”den sonra “tazminatını” da alacaktır. Erdoğan’ın sözlerine bakıldığında bunun ipuçlarını görmek mümkündür. Uçak krizi bir yana, terörü besleyen, yardım ve yataklık yapan, silahlandıran, PKK’nın eğitim kampları açmasına izin veren bir ülkeden “özür dilenmesi” zor geliyor insana. Rusların yaptıkları affedilir bir şey değildir. Ayrıca Erdoğan’ın Rusya’yı “bir dost” olarak nitelendirmesi tamamen yanlış ve kabul edilemez. Kırım Tatarlarının efsanevi lideri Mustafa Cemil Kırımoğlu yaşananları değerlendirirken haklı olarak “Rusya dostsa biz neyiz?” şeklinde tepkisini dile getirmiştir. Rusya ve Ruslar tüm tarih boyunca Türklerin dostu olmamış bundan sonra da olmayacaktır. İç siyaseti zulme, diş siyaseti işgale dayanan Rusya ve kendini dünyanın lideri zanneden Putin’den Türkiye’ye hayır gelmez. Elini verirsen kolunu alamazsın bu işgalci Ruslardan. Günümüzde Petro’nun bayrağını kendine bayrak yapan Rusya, Deli Petro’nun vasiyetlerini bir bir yerine getirmektedir. Petro’nun “sıcak denizlere inme” hayali, “2014 Kırım işgali” ve Mersin’de yapılacak olan “Akkuyu Nükleer Santralı” ile gerçek oldu. Tam bir Türk düşmanı olan Petro Türkleri yok etmek için elinden geleni yapmıştır. “Ruslar kendilerinin yegâne büyük millet olduklarını beşikten itibaren bilmeli ve ona göre hareket etmelidir!” diyen Petro, “ileride Rusya ve Rus milleti bu vasiyete göre yaşamalıdır!” sözleriyle bugünkü Rusların da amaç ve hedeflerini belirlemiştir. ‘Rusya topraklarının sınırlarını işgal yoluyla genişletmek halkımın görevidir’, diyen Petro ‘hiç kuşku yok ki, İstanbul’a sahip olan çar tüm dünyada ilahi çar, yani dünyanın hükümdarı olacaktır’ sözleriyle asıl amacının yalnız Türkiye’yi değil tüm dünyayı ele geçirmek olduğunu da dile getirmiştir. Petro’nun vasiyetine göre sırada İstanbul var. Belli olmaz. Rusya “ilişkilerin normalleşmesi” konusunda Türkiye’ye tazminat dışında nasıl bir şartlar öne sürdü. Yarın öbür gün “Kırım’ı tanı”, “İstanbul’u bize ver”  de diyebilir. Hiç şaşırmam, zira Ruslar işgalci olmanın dışında arsız ve gaddardır. 
Kıssadan hisse, bir işe başlamadan önce çok etraflı düşünmek, gerekli ön hazırlıkları yapmak zorunludur. Başarının temel ilkelerinden biri de budur. Onun içindir ki, atalarımız “İki ölç, bir biç”, demiştir. Türkiye sınırlarını ihlal eden Rus uçağının düşürülmesi normaldir. Sınır ihlali yapılamaz ve yapılamamalıdır. Önce “Rusya’dan özür dilemeyeceğiz. Hava sahamızı ihlal edenler bizden özür dilemeli” diyen Erdoğan’ın 180 derecelik dönüşle “özür dilemesi”, o da yetmezmiş gibi “Rusya’ya ait uçağı düşürme konusunda hiçbir zaman bir isteğimiz ya da kastımız olmadı” demesi çok üzücüdür. Bir ülkeyi yöneten insanın “iki ölçüp bir biçmesi” gerekir. Şimdi bu “özür” sınırdaki diğer düşmanlarımızı da cesaretlendirecektir. Hatalı ve bilgisiz dış siyaset yürüten Türkiye böyle giderse daha çok bedel ödeyecektir. Rusya’ya petrol, doğalgaz, turizm konusunda olan bağlılık da kısa sürede ortadan kaldırılmalı, Türkiye farklı pazarlar, farklı güvenilir iş ortakları aramalıdır. Rusya’ya güvenmek yanlış olduğu kadar tehlikelidir. “Eşeğe fazla değer verirsen, kendini yarış atı sanır” derler, Rusları da fazla önemsememek gerek. Tarihte Türklere yaptıkları ortadayken…