Türk insanı tarihin hemen hemen her devrinde, insanlığın güzel yaşamı için bilimsel ve teknik alanda enteresan buluş ve icatlar yaparak büyük katkılarda bulunmuştur. Hele Osmanlı Devleti döneminde bilimsel çalışmalar büyük mesafeler kat etmiştir. Elbette ki bu çalışmalar çağının gereği çoğu zaman zor kabul edilmiştir. Hatta bu icat ve buluşları yapanlar çoğu zaman taltif edilmeyip çoğu zamanda cezalandırılmışlardır. Ama yüzyıllar sonra olsa da yaptıkları ile övgüyle anılmaya başlayıp, milletimizin gurur kaynağı olmuş, hatta icat ve buluşları başka milletler tarafından da taklit edilmiştir. İşte onlardan iki bilgin ve iki önemli buluşu: 

***

Lagari Hasan Çelebi: Füzenin kâşifi kabul edilen Lagarî veya Lagrî Hasan Çelebi’nin de idam edildiği veya Şeyhülislâm Yahya Efendi tarafından engellendiği söylenmektedir. Bu da doğru mudur? 

Lagari Hasan Çelebi, füzeciliğin atası sayılmaktadır. Füze ile uçan ilk Türk’tür. 1633 yılında IV. Murat’ın kızı Kaya Sultan’ın doğduğu gece yapılan şenlikler sırasında füzeyle uçma hünerini gösterdi. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde anlattığına göre:

“ “Murat Han’ın Kaya Sultan isimli kızı dünyaya geldiği gece Akika kurbanı şenliği oldu. Hasan Çelebi 50 okkalık barut macunuyla dolu 7 kollu, kendi icadı olan bir fişeğe binerek yardımcılarının ateşlemesiyle uçmayı başarmıştır. Sarayburnu’nda Hünkâr huzurunda fişenge bindi ve şakirtleri (yardımcıları) fitili ateşlediler. Lagarî:

“Padişahım seni Huda’ya ısmarladım. İsa Nebi ile konuşmağa gidiyorum, diyerek semaya fırladı.”

Füzenin barutu bitince de daha önce hazırlamış olduğu kanatları açmış, Sinan Paşa Sarayı önünde denize inmiştir. Padişahın huzuruna geldi. Zemini bûs ederek: 

“Padişahım, İsa Nebi sana selam söyledi” diyerek şakaya başladı.” 

Bu gösteri üzerine IV. Murat tarafından mükâfatlandırılmış, sipahi sınıfına yazdırılmıştır. Daha sonra Lagarî Hasan Çelebi Kırım’a sürgün olarak gönderilmiş, orada Selâmet Giray Han’ın yanında ölmüştür. 

***

Hezarfen Ahmet Çelebi: Hezarfen Ahmet Çelebi, kendi geliştirdiği takma kanatlarla uçmayı başaran ilk insandır. XVII. Yüzyılda Osmanlı’da yaşamış Türk bilginidir. 1623-1640 yılları arasında saltanat süren Sultan IV. Murat zamanında, uçma tasarısını gerçekleştirdiği ve geniş bilgisinden ötürü halk arasında, “Bin Bilim” anlamına gelen “Hezarfen” olarak anıldığı bilinmektedir. İlk uçma denemelerinde, X. Yüzyıl Türk âlimlerinden İsmail Cevheri’den ilham almıştır. Cevheri yaptığı kanatlarla dünya da ilk defa uçmak için minareden aşağıyı atlamış ve bilim uğrunda yere çakılarak şehit olmuştur. İşte Hezarfen, Cevheri’nin bulgularını iyice inceleyen ve öğrenen Çelebi, kuşların uçuşunu inceleyerek tarihi uçuşundan önce hazırladığı kanatlarının dayanıklılık derecesini ölçmek için, Okmeydanı’nda deneyler yapmıştır. 

Ayrıca, Leonardo Da Vinci’nin uçma konusundaki çalışmalarında kendinden çok önce bu konuda deneyler yapan İsmail Cevheri’den ilham aldığı sanılmaktadır. 

1632 yılında lodos bir havada Galata Kulesi’nden kuşkanatlarına benzer bir araç takıp kendini boşluğa bırakan ve uçarak İstanbul Boğazı’nı geçip 1500 metre ötede Üsküdar’da Doğancılara inen Hezarfen Ahmet Çelebi, Türk havacılık tarihinin en kayda değer simalarından birisidir. 

Bu uçuş hakkındaki belgeler şimdiye kadar sadece Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sindeki ifadesinden ibarettir. Bu olay, Osmanlı Devleti’nde ve Avrupa’da büyük yankı buldu ve dönemin Pâdişâhı IV. Murat tarafından da beğenildi. Sarayburnu’ndaki Sinan Paşa köşkünden bu durumu seyreden Sultan, Ahmet Çelebi ile önce çok yakından ilgilenmiş, hatta Evliya Çelebi’ye göre “bir kese de altınla” sevindirmiş, ancak bu derece bilgili ve becerikli birisinin tehlikeli olabileceğini düşünüp:

“Bu âdem pek havf edilecek bir âdemdir, her ne murad ederse elinden gelür, böyle kimselerin bakaası caiz değil.” Diyerek onu Cezayir’e sürgün etmiştir.

Ne olursa olsun gençlerimiz tarihin altın sayfalarını karıştırıp atalarının yaptıkları unutulmaz buluş icat ve davranışları örnek alarak çalışma yaparlarsa bu millet ve bu devlet inanılmaz güçlü olacaktır inancıyla gençlere bu iki insanın yaptıklarını sunmuş oluyorum! Ümid- istikbal gençlerde diyerek; her buluş ve icat yapan Türk gençlerini can-ı gönülden selamlıyorum!