21. yüzyıla girmemizle birlikte ibadetlerimizde bir gösteriş, bir dayatma almış başını gidiyor da gidiyor!....

Kendimi bildim bileli bu ülkenin, dinine sahip çıkmış ve ibadetini serbestçe yaşayan ve aynı zamanda laik devlet sistemi ile, diğer islam ülkelerine örnek olmuş bir ülke olduğudur. Ne hikmettir son yıllarda hele ramazan geldiğinde, gerek siyasi arenada gerek sivil yaşantıda insanlarımız bir gösteriş yarışına girmekteler. Ta devletin tepesinden tutun, tüm kamu kesimi dahil her platformda ibadetin görsel alanlarını, birbirinden ilginç iftar sofraları adeta birer şova dönüştürmektedir.

Yüce dinimizin kutsal kitabında da belirtildiği gibi nefs terbiyesi ve açları anlamak için farz olan oruç, böyle şafşatalı bir şekilde mi açılmalıdır?  Bir hurma ile iftar eden peygaberimiz bu aleni ve abartılı sofralara ne derdi acaba! İbadetin gayesi sadece aç kalıp akabinde gösterişli bir sofrada bulunmak mıdır? Daha da önemlisi nefsin terbiyesi değil midir? Nitekim Peygamberimiz (A.S.) "her kim yalan söylemeyi ve yalanla iş görmeyi bırakmazsa, Allah onun yemesini, içmesini bırakmasına değer vermez." der.

Gerçekten bu ülkede 17 milyon yoksul varken, güneyimizde sınırdan bu tarafa geçmeye çalışan insanlar ve özellikle açlıktan kıvranan onca çoluk çocuk varken, gösteriş budalası olmuş olanların o özentili sofradan yedikleri lokmalar boğazlarından nasıl geçer? Anlaşılır gibi değil! İftar çadırları ayrı bir muamma. Yılda bir ay ve sadece bir öğün oruç tutmayan (çoğu) insanlara bakan belediyeler, 1 saat yağan yağmurda altyapıların halini iyi görseler de paralarını asıl yapılacak işlere sarf etseler. Etseler de insanların evlerini, dükkanlarını su basmasın ve ölümler olmasın.

UNICEF' in 2015 raporuna göre dünya çocuklarına beslenmede gereken destek verilmediğinde, 2030 yılına kadar 5 yaş altı 68 milyon çocuğun hayatını kaybedeceği uyarısı yapılmakta. Anti parantes bunu da burada belirtmek istedim.