Korkuyorsunuz!

Çoğu zaman kendinize bile itiraf edemediğiniz endişe panik içindesiniz.

Dünden,bu günden yarından. Kendinizden, başarısızlıklarınızdan, başkalarından korkuyorsunuz.

Sevmekten,sevilmekten terk edilmekten.

Sevmeye hak etmeyen birine ödün vermekten,sizi seven birine kıymet vermemekten korktuğunuz kadar korkuyorsunuz.

İş kurmaktan, işe girmekten, iş yerindeki insanlardan. Mobbing uygulayabilir dediğiniz patronunuzun sizi incitmesinden yada işsizlikten korkuyorsunuz.

Çocuğunuz varsa çocuğunuzun geleceğinden,eşiniz varsa eşinizin size ihanet etmesinden, eşiniz yoksa yalnızlıktan korktukça korkuyorsunuz.

Aslında hayalini kurduğunuz çok şey var,aklınızda;onları işleme almaktan çekiniyorsunuz.

Gece karanlığına ahkam kesecek gücünüzü kaybedercesine; gözünüz kapalı ama beyninizin açık ve siz uykuda bile yoruluyorsunuz!

Size yapılanları affedemiyor,kabullenemiyorsunuz. Sabaha doğru uykuya dalıyorsunuz,bu defada bilinçaltında yatanların kabusu ile yüzleşmekten korkuyorsunuz.

Sabah yataktan hiç kalmamak yada kalkınca yapılacaklardan zevk alamayacağınızı düşünüyorsunuz.

Rutin yaşam şeklinden yoruldunuz.

Vazgeçtiniz; ondan, bundan, şundan tek istediğiniz bir parça huzur!

Ama nerede!

Hiçbir şey sizi huzura götürmüyor,yada siz öyle hissediyorsunuz.

Artık kimselere selam vermez oldunuz, güvenmiyorsunuz.Sevmeyi ertelediğiniz gibi insanların da sizi ne sevdiğine inanıyor ne de dostluklarına güveniyorsunuz. 

Herkesten önce;siz kendinize güveninizi saklamışsınız çok derinlere ve çıkmasına izin vermiyorsunuz.

Mutsuzsunuz,yorgunsunuz, hayattan bile zevk almaz oldunuz.

Çoğu kez kendinizi dışarı atıp yürümek koşmak hatta hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyorsunuz ama egonuz izin vermiyor; sizi kimselerin güçsüz zayıf görmesini istemiyorsunuz.

''Polyanna'nın'' hayatını iyi okumuşsunuz ve üzerine birde hayatınızın maskeli balosunu yazmışsınız. Aman kimseler duymasın,anlamasın diye elinizden geleni yapıyorsunuz. Ama içinizde kocaman bir fırtına yerini kasırgaya bırakmak üzere…

Ah Yanlışlarınız-Doğrularınız!

İçinizi kemiriyor.Artık eskisi gibi net kararlarda veremiyorsunuz.

Ah o ‘’Keşke’’ler!

Çözünürlüğünüzü alt üst ediyor sizi şüpheci ediyor.

Yarım bırakıyorsunuz her şeyi…Ertele-nesi günler ertelendikçe kördüğüm oluyor.Dar bir alana kısılmış gibisiniz.Çözüm de üret(e)miyorsunuz!

Ne oldu size,siz eskiden böyle değildiniz!

Yaşadıklarınızdan,yaşatılanlar dan dolayı siz kocaman sevgi dolu kalbinizi,katbekat yüksek ışık hızındaki ruhunuzu,evrenin en büyük armağanı olan ‘’beyin gücünüzü ’’ENERJİNİZİ’’ unuttunuz!

Şimdi tüm olanları unutun!

Lütfen rahat bir koltuğa oturun,sırtınızı dayayıp burnunuzdan derin bir nefes alıp yukarıda anlatılan o sıkıntılı yaşam biçiminizi nefesinizi tutmadan atın,gönderin gitsin.Varsın sizi üzdüğünü sananlar sahte sevinçleriyle kalsın.

Siz ruhunuzdaki içinizdeki tüm engellere cevap verecek enerjinizin varlığına inanın.

Üzüntülerin değil enerjinizin sizi hayattaki tüm mutlulukları vereceğine odaklanın.

Şüphe duyma hissinize karşı; ’’mutluluğu, başarıyı, kazancı, aşkı, sağlığı umut etmeye odaklanın.

‘’Evrende her şey enerji üzerine kuruludur.’’

Her birimiz en yüksek enerjiye sahibiz, tabii ki; bu enerjiyi olumlu yönde kullanabilirsek!

Olumlu düşünürseniz, beyniniz pozitif yaşama programlanır. Yani; mutsuz olma şüphesini değil mutlu olmayı istemelisiniz.Başarıyı değil başarmayı düşünmelisiniz. 

Hayal kurduğunuz veya olmasını istediğiniz şeylerin en iyisini düşünürseniz zihninizde büyük bir güç oluşur ve size doğru en iyiyi çekmeye başlar.

Size en iyi kendiniz iyi gelecektir.Ancak sizi sizin sevgi enerjiniz hayallerinize ulaştıracaktır.

Boş verin;negatif olan her şeyi, kendinizi sevin ve kendinize yardım edin!

Unutmayın!

‘’Allah kendine yardım edenlere yardım eder.!