Hollanda bugünün Türkiye'sine diş geçiremeyince, tarihe mal edilmeye çalışılan bir yalana sarılıp 1915 olaylarını "Ermeni soykırımı" olarak tanıma kararı aldı.

Avrupa'nın merkezinde daha bir kaç yıl önce mahkeme kararıyla çürütülmüş bir yalan üzerinden Türkiye'ye saldırmanın elbette kendileri açısında acı ve önemli sonuçları olacaktır.

...

Bugüne değin, İngiltere başta olmak üzere Avrupa devletlerinin, bilhassa maden zengini Ortadoğu ve Afrika ülkelerini nasıl sömürge haline getirip yoksullaştırdığı, soykırım uyguladığı, insanları nasıl köleleştirdiği yüzlerine haykırılmadığı için, kendilerini dünyanın efendisi görüyorlar!

Yakın zamana kadar, zulüm üzerine bina ettikleri saltanatlarının ilelebet süreceğini zannediyorlardı!

Oysa; zulüm ile abad olanın ahiri berbat olur, sözü tarihsel bir gerçek olmanın ötesinde, ilahi bir vaaddir!

İşte o günün yaklaştığını gördükleri için bugünlerde telaşa kapıldılar. Zira, uyutup soydukları petrol sahibi müslüman ülkeler uyandıkça; uyuşturup madenlerini çaldıkları kara kıta Afrika halkı şuurlandıkça Hollanda gibi soyguncu, katliamcı ülkelerin sonu görünüyor.

...

Bakın Türkiye'ye "soykırımcı yaftası" yapıştırmaya çalışan Hollanda tarih sürecinde neler yapmış;

Bir

1992'de başlayan Bosna Hersek savaşında Sırplar, Boşnakların elindeki bölgelere saldırırken BM, Srebrenitsa'yı güvenli bölge ilan edip Hollanda Barış gücü askerini bölgeye yerleştirmişti.

Hollanda'nın görevi Sırpların katliamına engel olmaktı. Onlar ise, Boşnakların silahlarını toplayıp Sırpların yolunu açtı. 6 Temmuz'da Srebrenitsa'ya giren Sırp kasapları 5 günde 8 binden fazla Bosnalı Müslümanın kanını döktü.

İki

1947'de Hollanda sömürge birlikleri Java adasında bulunan Rawagede köyünde silahsız 430'dan fazla insanı katletti.

Üç

1740'da Hollandalı koloni askerleri, Jakarta'da bulunan Batavia şehrinde iki hafta içinde 10 binden fazla yerli Çinliyi katletti.

Dört

1615'te Kuzey Amerika'da Fort Nassau'da kurulan ilk Hollanda kolonisi, kürk ticareti kisvesiyle başlattığı faaliyetlerini 1640'dan itibaren kızılderili katliamına çevirdi. Öyle ki; Hollandalı yerleşimciler, kendilerine sığınanları dahi katlederken en ağır vahşetleri işledi. 5-6 yaşındaki çocuklar parçalandı, kimileri alevlere kimleri de nehirlere atıldı.

Beş

17. yüzyılda Avrupa'sında Amsterdam köle ticaretinin merkeziydi. Limana kayıtlı 10 binden fazla köle gemisi bulunuyordu.

Bir Hollandalı'ya ortalama 200 kölenin düştüğü tarihte kayıtlıdır.

Madagaskar, Endonezya, Hindistan ve Sri Lanka gibi ülkeler Hollanda'nın "Doğu Hindistan Şirketi" adıyla kurduğu köle taciri şirketi iyi bilir!

...

Tarihi, insanlık dışı vahşetlerle; midesi, sömürge devletlerinden çaldığı ganimetlerle dolu; eli yüzbinlerce insanın kanıyla kirli bir ülkenin bugün çıkıp "Türkler Ermenilere soykırım yapmıştır" demesine yer yüzünde inanacak kimse elbette yoktur.

Attığı iftiranın dönüp, kendi suratına "Osmanlı tokatı" gibi yapışacağı da muhakkaktır.

...

Unutmadan;

1648'de bağımsızlığını ilan eden Hollanda bu cesareti, kendisini ilk tanıyan Osmanlı İmparatorluğu'ndan almıştı.

Kısaca söylemek gerekirse, bugün, Türkiye'ye diklenmeye kalkan Hollanda aslında varlığını da Türklere borçludur.

Sömürgeci Avrupa düzeninin bütününde yaşanan çırpınışlar, tükenmişlik sendromunun neticesinden başka bir şey değildir.

Sonlarına doğru gittiklerini görüyor ve şuursuzca saldırıyorlar.

Hepsi bu.