Aklım almasa da beynim çatlasa da, her gün medyaya yansıyan kadın cinayetleri, taciz, tecavüz, şiddet haberlerine şimdilerde çok daha vahşileri eklenir oldu... Geçen hafta 2 ve 4 yaşındaki öz evlatlarını katleden bir baba yer almıştı haberlerde. Daha önce de farklı bir ilde aynı şekilde 3 ve 5 yaşındaki evlatlarını katletmişti bir başkası...

Malesef ülkemizin bazı evlerinde insanlar cehennem hayatı yaşıyor... Nasıl bir anlayıştır, nasıl bir ruh halidir, nasıl bir insanlıktır adını koyamıyorum.  Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun yayınladığı rapora göre, 2017 yılında kadın cinayetleri sayısı bir önceki yıla göre %25 artarak 409 oldu. Toplam 332 kadın cinsel şiddete uğradı, 387 çocuk cinsel istismara uğradı. Bu yıl öldürülen 20 çocuğun yarısı, yani 10 çocuk babası tarafından öldürüldü.

Van’da yeni doğan bebek istismara uğradı ve uğradığı istismar sonucu yaşamını yitirdiği ortaya çıktı. Yalova'da çocuk parkından kaçırılan 5 yaşındaki E.U. isimli kız çocuğu ölü bulundu. E.U.'yu M.Ş.A.'nın kaçırdıktan sonra cinsel istismarda bulunarak öldürdüğü öğrenildi. Diyarbakır’da 9 yaşındaki M.Ö.’nün 37 yaşındaki babası M.S.Ö tarafından 1 ay boyunca tecavüze uğradığı ortaya çıktı... Medyaya yansımamış olan daha böyle yüzlerce olay ve bu olayların mağdurları var. Kimisi, yargıya intikal etse de, çok sayıda olay mağdurun kendisinde kalabiliyor.

Şu haberlere bakarmısınız, adeta hastalıklı bir toplum gibiyiz.

İki genç insan düğün dernek evleniyor, çok kısa bir süre sonra huzursuzluk başlıyor, peşinden kavga , şiddet, işkence ve nihayetinde cinayetler, almış başını gidiyor. Malesef adli ve idari makamlar da bu konuda yetersiz kalıyor. Bir takım siyasetçi ve bürokratların kadına bakışındaki çarpıklık ta eklenince olaylar bir faciaya dönüşmekten kurtulamıyor... Kadınların çektiği yetmiyormuş gibi, taciz, tecavüz ve cinayetler çocuklara yönelen bir çılgınlık yaşanıyor...

Bir yandan “cennet anaların ayağının altındadır” diyoruz, öte yandan kadınlara karşı son derece vahşice davranıyoruz. Problem çok büyük olmasına rağmen hiç bir şey yokmuş gibi   Babaları tarafından katledilen çocukların annesi,  hepinize söyedim,  “HİÇ  BİRİNİZ  DUYMADINIZ” diye feryat ediyor... İnsanlık dışı cinayetleri işleyen katilller, mahkemede kravat takıp ceket giyince “iyi hal” indirimi alıyor. Türkiye’de zaten böyle olaylara karşı erkeklerden yana bir hoşgörü iklimi var... Zaman zaman çıkarılan genel aflar da adeta teşvik edici bir anlam yüklüyor.

Kadınlar dert küpü, “yıllarca bu adama kölelik yaptım. Dövdü, sövdü, her türlü işkenceyi yaptı.”diyor. Kadının boşanmak istemesini hazmedemeyen adamlar adeta delirerek korkunç birer canavara dönüşüyor. Avukat Mehmet Fırat’ın belirttiğine göre; kadın lehine koruma kararı verilse de; "Zorlama hapsi kararları 6284 Sayılı yasa hükümlerine göre şiddet uygulayana bildirilip, itiraz aşaması geçirilmeden uygulanamadığından, cinayetleri önleyemiyor”. Ayrıca, bu şekilde verilen zorlama hapisleri şiddet uygulayana bildirilmeden uygulanamadığından aleyhine verilen zorlama hapislerini öğrenen eşlerin daha da şiddetlenerek kadın ve çocuklara daha fazla şiddet uygulamaya meyil gösterdikleri de bilinen bir gerçekliktir.”

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı, Canan GÜLLÜ, açıklamasında;

Kadınlarımızın, çocuklarımızın öldürülmelerini önleyebilecekken; bilinçli olmasa da, olaya seyirci kalan kamu görevlilerine ve yetkililerin acizliğine kızıyoruz. kadınları sömüren geleneklere karşı çıkıyoruz. Kadını, “Ayıptır, günahtır, böyle yapamazsın!” diye sindiren, korkuta utandıran, sınırlayıcı din talimatlarına karşı çıkıyoruz. Sadece kadınlara değil, artık şiddet onun etrafındakilere de geliyor. Yavrularımıza, aile fertlerimize yansıyor. Biz, erkeklerin öfkesini kusma duvarı olmaktan, birilerinin uygulamadıkları yasanın mağduru olan kadınlara, çocuklara üzülmekten öte, yaşam hakkı istiyoruz! Derken haksızmı???