Güneydoğu Anadolu’nun bir şehrinin varoşlarından birinde çınlıyordu genç adamın sesi…
Saat sabahın 04.30 civarı idi..
İnşaat işçileri, hamallar vs. en alt işçi sınıfının çay zeytin peynirle kahvatı yaptıkları bir varoş kahvehanesi..
Dışardan soğuk hava ile beraber ezan sesi geliyordu ama sabah ezanı değil, selaa okuyordu imam…
Bir cenazeyi anons etmişti ki ölen kişinin isminin duyulduğu anda hamal kardeşlerden Hamdi bağırdı.
- Herkese benden çay!!..
Hamal Hamdi tanımazdı ölen adamı yakını değildi, hasmı hiç değildi..
Kahvehanedeki herkes donup kalmıştı..
Çaycı çayları dağıtmaya başladı, yüzü asık fısıldadı Hamdi’ye çayını uzatırken
- Dostun değil, düşmanın değil. Derdin ne senin imansız!!..
Mum gibi erimiyorsa insan, “yanıyorum dememeli”
Yanmaktan korkuyorsa kişi; “aşk kapısından girmemeli”
Ya kor yürekli olmalı insan yada kor barındıracak kadar yürekli!!...
Şems’in dediği gibiydi ya içi, kimselere diyememişti Hamdi..
Cevapsız bıraktı Hamdi tüm soruları o gün işe gitmedi…
Halinden anlayan bir komşu abla vardı derdini bilen bir o…
Fadime’yi ne çok sevdiğini lakin parasız, pulsuz, öksüz ve yetim olduğu için sesini çıkaramadan düğününü seyrettiğini; bu aşkın ölünceye kadar içinde saklı kalacağını ve mezara kadar madem Fadime yok hayat yolculuğunu yalnız, tek başına yapacağını vs vs..
Komşu ablaya sabah duyduğu selaa sesini söyledi ve doğru olduğuna iyice emin oldu..
Hamdi konuşuyor, hayaller kuruyor ve komşu abladan yardım dileniyordu adeta..
- Ablam kurban olayım, git iste Fadime’yi…
Yeminle bakarım iki çocuğuna, ömrümü vakfederim onlara…
Yemin olsun bekar kız gibi düğün dernek yaparım gücüm yettiğince...
Hem sen varsın ya anam babam olursun.. Hee de ablam çocuklarının b..kunu yiyeyim.
Kapının köpeği olayım hee de ablam he deeeee..
O gün değil ama aradan geçen altı aydan sonra komşu abla, Fadime’nin ailesine gidip arz etti durumu…
Zaten Fadime ve çocuklarını baba evine göndermişlerdi.
Rahmetlilinin kardeşlerinin bakacak gücü yokmuş…
Yaşlı baba kıvranıp duruyordu…
Ak sakaldan sonra iki torun ve genç bir kadının yeniden bakımını üstlenmişti ki bu çok zordu..
Yaşlı adam Fadime’nin yeniden evlenebilmesi için içten içe dualar ediyordu zaten..
Bir insan evladı gelse istese kızını ve iki torununa babalık etse diye..
Rahmetliye ve ailesine saygısızlık olmasın diye düğün dernek etmediler.
Bir mevlit okuttular ama Fadime’ye gelinlik giydirdiler çünkü Hamdi bekardı ve gelini gelinlikli olmalı idi. ;)
Hamal kardeş Hamdi, bazen utanıyordu kahvehanede herkese çay ısmarlamaktan ama Tanrının affı büyüktü ve onun cehaletini affederdi…
Ölen rahmetlinin ve Hamal Hamdiden tam tamına altı çocuk sahibi olmuştu Fadime..
Tam altı tane aslanlar gibi evlat büyütmüşlerdi..
Okutup adam etmişlerdi hamal kardeş ve Fadime..
Hamal kardeşin çocukları lakabı ile anılmışlardı.
Hamdinin evinde, tüten ocak ve helal kazançla yenen aş vardı.
Selam, sevgi ve saygılarımla