Merkez Sağda yeni oluşum, Merkez Sağ AKP’nin ilacıdır, gibi yazılarımı siyaset arkadaşlarıma ve siyaset duayenlerine gönderdim. Olumlu tepkiler aldım. Ancak, bir şey beni peşinen endişelendirdi. Merkez Sağda bazı düşünce ve hareketler olmaktadır. Ancak, bir araya gelelim derken, lider ben olacağım düşünce ve iddiaları Merkez Sağ hareketin ölü doğmasına neden olur.
Hadise Merkez Sağ felsefenin bir araya gelmesi ve AKP’ye karşı bir güç odağı oluşturmasıdır. İlk safhada bu işi üstlenen arkadaşlarımız, işi götürür, önemli olan daha sonra yapılacak olan kongrede hareketin liderini ve genel başkanını seçeriz. Tabiatıyla her siyasi hareketin bir liderinin olması doğaldır. Liderin bu işi götürebilecek nitelik ve kapasiteye sahip olması fevkalade önemlidir. Ancak bunun kadar da önemli olan kadrolardır. Bu kadrolar halen Merkez Sağ cenahta mevcuttur. Yapılan büyük yanlışlık sonucu ANAVATAN ve DYP siyasetten kalkmış ve 2002 yılından beri bu partilere mensup fevkalade değerli siyasetçiler (ben dahil) bir köşeye çekilmişlerdir. Bu değerli insanlar ne AKP’ye, ne CHP’ye ve ne de MHP’ye gitmemişler, siyaseti yakinen izlemektedirler. Bir teşkilatlanma olduğu takdirde, bu değerli insanların ortaya çıkacakları şüphesizdir.
Merkez Sağ hareket ve Merkez Sağ Parti kötü yönetilen bir Türkiye’de özellikle Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra inanıyorum ki Türk siyasetinde yerlerini alacaklardır. Gelecekte Türk siyasetinin yeni bir çok gelişmelere gebe olduğunu görmekteyim. Sn. Erdogan’ı beğenirsiniz, beğenmezsiniz. Ancak kabul edilmelidir ki, Sn. Erdoğan’ın olmadığı bir AKP’nin eski gücünü koruması mümkün görülmemektedir. Bu durumda 2019 seçimlerinde Türkiye’de bir İktidar değişikliği olacağını varsaymak kehanet olmayacaktır.
Not: Hükümet çevreleri şimdi de tutturmuşlar otomobil, uçak yapacağız diyorlar. Soma’da maden faciası oldu. Madencilerimizin giydiği baretler 45 dakika oksijen verebileceği söylenen maskeler bile Türkiye’de yapılamıyor ve ithal ediliyor. Ne yazık ki çoğu da kalitesi kuşkulu olan Çin malıdır. İnsan hayatının ucuz olduğu, fert değerinin bulunmadığı ülkelerden böyle hayati malzemeleri almak doğru değildir.
Bir örnekte uçak sanayidir. Dünyanın en güvenilir ve gelişmiş uçakları Amerikan yapımı uçaklardır. Süper güç geçinen Rusya uçak sanayinde güvenilirlik açısından oldukça geridedir. Hayatım boyunca Rus yapımı Antanov, Tupellov, İlyuşşin gibi uçaklara binmekten çekindim. Hatta iş icabı birkaç defa Minsk’e gitmem gerekti. Bel Avia, Belarus havayollarının uçaklarının Rus malı olduğunu öğrenince vazgeçtim, yolu uzattım, önce Frankfurt’a oradan da Minsk’e defalarca gittim geldim. Bu nedenle bir ülke önce hayati ve zorunlu malzeme ve malları kendisi üretmeli ve dünyada marka olmalıdır. Bugün Türkiye’nin dünyada ihracat malı olabilecek bir markası ne yazık ki mevcut değildir.