Öğrenmenin yaşı yoktur diyenler Einstein’ın yaşamını incelediğinde her bilginin alınıp kullanıldığı ayrı bir yaşı ve zamanı olduğuna inanır. Peki, Einstein’ın beyninde diğerlerinde olmayan nedir? Çocukken dahi olduğuna dair bir kayıt yoktur. Aksine “öğrenme zorluğu çeken” ve “zor öğrenen” bir çocukluk evresine sahip olduğu söylenir. Kız kardeşi normal çocukluk evresinin çok yavaş olduğunu anlatır. 
Öğretmeninin, “Senden hiçbir şey olmaz” dediği çocuk, hiçbir profesörden tavsiye mektubu alamayan genç, ancak 26 yaşına geldiğinde bir dahi olduğunu dünyaya kanıtlar. O, gayet alçakgönüllü bir şekilde “İzafiyet Teorisi”ni, “E=mc2” formülünü yayınlayarak insanlığa hediye eder. 
Einstein’ın beyni incelendiğinde normal bir insan beyninin 3/4’ü kadar olduğu ortaya çıkar. Sonraki yıllarda Einstein’in beynindeki nöronlar arasındaki ilişki sayısının da diğer insanlara oranla çok daha fazla olduğu fark edilir. Ancak bu ilişkiler kişinin beynini kullanması, düşünmesi, kendi kendisine sorular sorması ve hayal gücünü kullanmasıyla oluşuyordu. 
Beyindeki nöronlar arasındaki ilişkilerin artırılması herkesin kendi elindeydi. Yani herkes kendi beyninin mimarıydı. Esas olan öğrenmeyi ve düşünmeyi öğrenmekti. Beyni beslemek ve geliştirmekle mümkün olan dâhilik, kişinin merak duygusu, öğrenmeye karşı ilgisi, hayal dünyasının zenginliği ve genişliği ile ilgili. Bu da hangi yaşta olursa olsun insandan insana değişiklik gösterir. 
İnsanın yaşadığı her evrede öğrenmeye açık ya da kapalı olduğu dönemler vardır. Bu tutum genellikle kişinin yaşadığı hayatla ve yaşıyla bağlantılıdır. Bilgi sonsuz olsa da öğrenmenin süreci var. Kimi gereğinden fazla bilgi birikimine sahip olsa da bu bilgiyi gerektiği zaman kullanır. Bazen de mecbur olduğunda kullanır. Evet, insan her yaşta öğrenebilir ancak önemli olan aldığı bilgiyi etkin kullanıp kullanmadığıdır. Öğrenilen bilginin kullanılması için geri çağrılması yani hatırlanması gerekir. Geri bildirimi olmayan, kullanılmayan bilgi mevcut değildir. Bilginin kalıcı olması için kolaydan zora doğru bir sırayla öğrenmeyi öğrenmeli. Öğrenmek ile bilmek arasındaki bağıntı da göz ardı edilmemelidir.