Biz her şeyi çabuk bitiriyoruz.

Elimizde ne varsa sonuna kadar kullanıyoruz. Koca bir ay bekleyip maaşımızı alıyoruz daha eve bile gitmeden ne görsek hepsini almaya kalkışıyoruz birde bakıyoruz cepte para bitmiş. Çarşıya çıkıyoruz al beğenilere kendimizi öğle bir kaptırıyoruz ki evde ihtiyaç var mı yok mu bakmıyoruz bile alıyoruz alıyoruz sonrada evde koyacak yer bulamıyoruz.

Pazara çıkıyoruz evde yaşayan 2 kişiyiz pazardan almadığımız hiçbir yiyecek kalmıyor dolabı tıka basa dolduruyoruz sanki evde bir ordu varmış gibi. Eve gelecek misafirleri bile düşünür oluyoruz. 

Galiba millet olarak bizim bu genetik yapımızda olsa gerek. 

Oysa bir yerlere beş kuruş para koymak hiç aklımıza gelmiyor. Sonra lazım olur demiyoruz. Oysa çalışkan bir milletiz. Gece gündüz demiyoruz çalışıyoruz, hatta gözümüz yüzümüz sararana kadar. Harcamaya gelince çektiğimiz eziyeti unutuyoruz. Hiç düşünmeden savurup gidiyoruz sanki parayı yolda bulduk.

Savurganlık bizim duygusal hayatımızda da var. Bir sevgili bulduk mu yüreğimizde ne var ne yok hepsini bir anda boşaltıyoruz. Oysa geride kocaman bir ömür var birazını sakla zamanı geldikçe yavaş yavaş gösterirsek daha iyi olmaz mı? Sonra da sevgiliye söyleyecek söz bulamıyoruz. Daha önceden kullandığımız o romantik sözleri tekrarlayıp duruyoruz. Karşımızdaki sevgilimiz de yeni sözler duymak istemekte haklı yani. 

Anlayacağınız her şeyi çabuk tüketiyoruz. Geride saklama nedir bilmiyoruz.