3 Mayıs'ta Çukurca'da düşen helikopterle ilgili TSK’nın ilk yaptığı "teknik arızayla düştü" açıklamasının aksine interete düşen video kayıtlarında bölücü teröristler tarafından kullanılan Rus yapımı, yerden havaya atılan SAM tipi bir füze ile (SA-18 Grouse) vurulduğu görülüyor. (Genelkurmay daha sonra helikopterin füze ile vurulmuş olabileceğini açıkladı.)
Bu füzeler omuzdan atılabilen, ısıya güdümlü, yüksek isabet ve tahrip gücüyle, azami 5500 metre menzili olan ve 3500 metre irtifa (yükseklik) içinde bulunan hava hedeflerine atılabilmektedir. Bu tip alçak irtifa sistemleri, yedi-dokuz kilometre mesafeden lazer güdümlü mühimmat kullanan savaş uçakları için bir tehdit olmamakla beraber, iniş ve kalkışları esnasında uçaklar için de  risk teşkil ede- bilirler. Elektronik harp sebebiyle füze kilitlenmesine karşı Helikopterin radar ikaz setleri ile AN/ALE-39 tipi güdümlü füze aldatıcısı sisteminin çalışmamış olabileceği değerlendiriliyor.
Füzenin nitelikleri itibariyle, arazide yolu olmayan üs bölgelerine ikmal ve iaşe teminini aksatmak amacıyla gö-rev yapan birliklerimize yakın hava desteği sağlayan, havadan ikmal faaliyetlerinde kullanılan helikopterleri hedef alacağı değerlendirilmektedir.
Basında yer alan haberlere göre; Rus SA-18 füzeleri Suriye'den getirildiği, Mardin ve Şırnak'ta PKK’nın elin-de bu silahtan onlarcasının olduğu belirtiliyor. Füzeyi ateşleyen kişinin kurduğu cümleler ve üzerindeki kıyafetlerin analizinden Suriye ile bağlantılı olduğu, Helikopterin vurulduğu Hakkari bölgesinde PKK'lıların çok koyu renkte ve kalın kemerli kıyafetler giydikleri, ancak füzeyi ateşleyen teröristin üzerindeki kıyafetin Botan, Derik, Kamışlı bölgesindeki teröristlerin giydiği, Hakkari bölgesi kıyafetine oranla daha açık, haki bir renk olduğuna işaret edildi. İran ile 9 Haziran 2007 Urmiye'de anlaşma imzalayan örgütün, bu tür silahları Kandil ve İran sınırları yakınlarına getirmeme taahhüttü verdiği belirtiliyor. PKK'nın elinde sadece SA-18 değil Amerikan üretimi stinger füzeleri olduğu da ifade ediliyor. PKK'ya 2013'te 2004 model 3 adet omuzdan ateşlemeli Stinger füzesinin Musul'un Zinar bölgesinde teslim edildiği, şuan PKK'nın elinde biri yeni olmak üzere 7 adet stinger olduğu kaydediliyor.
Bir terör örgütünün parası olsa dahi elde edemeyeceği füze gibi etkili silah ve mühimmatın pkk’lı teöristlerin elinde olması son derece önemli olup, terörle mücadelede dengeleri etkileyecektir. Her zaman söylediğim gibi, zamanın ruhuna göre etkisi, ölçüsü ve ülkesi değişse bile bölücü hainlerin güçlü bir dış desteği hep vardı, olmaya da devam edecektir. Kim veya hangi ülke tarafından bu füzelerin pkk’ya verildiği hakkında henüz bir kanıt olmamakla beraber, ister istemez aklımıza Rusya kuşkusu gelmektedir. Suriye sınırımızda Rus uçağının düşürülmesinden sonra sürekli intikam peşinde koşan kuzey komşumuzun, Suriye’deki Esad rejimini destekleyen tutumu ve sözde IŞİD’e operasyon bahanesiyle başta Türkmenler olmak üzere sürekli ılımlı muhalifleri bombalamasının yanında, açıktan açığa Türkiye’yi tehdit etmesi bence Rusya’nın olağan şüpheli olması konusunda yeterli emareyi vermektedir.
Suriye’deki yangına körükle gitmenin faturası bize pahalıya maloluyor. Atatürk’ün “yurtta sulh, cihanda sulh” sözüyle iafade ettiği ve Cumhuriyetimizin kuruluşundan itibaren izlediğimiz dış politika çizgisinin dışına çıktığımızda ödenecek bedeli de unutmamak lazım. Ülkemiz stratejik konu- muyla hassas bir coğrafyada yer aldığından, daima bölge dışı güçlerin ilgisini çekmiş olup, açık veya örtülü operasyonlarına hedef olmuştur. “Evi camdan olan, başkasının evine taş atmamalı” düşüncesiyle etrafımızdaki belalı coğrafyanın sorunlarına yaklaşımımız çok dikkatli ve ölçülü olmalıdır. Bir zamanlar “komşularla sııfır sorun” diyen hükümetimizin bugün geldiği noktaya bakacak olursak sorunumuz olmayan hiç bir komşu kalmamış gibi görünüyor.  Daha dün müslümanlık uğruna ABD’ye bile kafa tuttuğumuz İran bile bugün, Rusya ile birlikte ılımlı muhaliflere ve Türkmenlere karşı savaşan Esad’ın yanında ama bizim tam karşımızda yer almaktadır. Suriye, Irak, Ermenistan’ı söylemeye bile ge- rek yok. Ekonomik krize rağmen Yunanistan, hükümetimizin göz yummasından istifade ile fırsat bu fırsat diyerek tarladan karpuz toplar gibi birer birer Ege Denizindeki adalarımıza el koyuyor... Rusya ise tüm cephelerde Türkiye’ye karşı elinden geleni ardına koymuyor.
Dış politikada heves, hayal ve heyecanla hareket etmekten ziyade, aklın, mantığın ve tecrübenin ışığında, ülkemizin hak ve menfaatlerine göre  soğukkanlılıkla hareket etmek daha sağlıklı sonuç verecektir.