“Bir zamanlar, iki ülke amansız bir rekabete tutuşmuştu. İki ülkeden birinin halkı, karşı tarafa kendi ülkelerinin zenginliğini kesin bir şekilde göstermek istiyordu. En kolay, ama en etkileyici bir şey yapılmalıydı; bunun için şehrin ortasına büyük bir havuz yapılmasına karar verildi. Gece herkes bir kova süt getirecek ve bu havuza dökecekti. Herkese bu fikir cazip gelmişti ve kararlaştırılan gece götürdüklerini havuza boşalttı. 

Ne var ki, sabah olduğunda, ortada içi süt ile değil, dupduru su ile dolmuş bir havuz vardı. Çünkü herkes, aynı şekilde düşünmüştü: “Bu kadar insan içinde yalnız ben, süt yerine bir kova su döksem ne fark eder ki!” Kimilerinin kendini uyanık sandığı bir dünyada buna benzer daha nice örnekler vardır. Ve gün boyunca ne fark eder dediği yüzlerce davranışta bulunur. 

Mesela kirli ellerle yıkanmadan yenen gıda maddelerine dokunur, ellerini yıkamadan yemeğe oturur. Lavabodan suya sabuna dokunmadan çıkar. Bir tas çorbasını komşusuyla paylaşmaya üşenir. Takip etmesi gereken işleri yarına erteler, aranması gereken dostları sonraya bırakır. Şans saydığı fazla para üstünü hiç düşünmeden cebine indirir. Alacaklıları atlatır. Çok, pek çok yalan söyler ve sonunda o yalanlara inanır. Daha pek çok olumsuz davranış biçimi, ne fark eder düşüncesi ile tekrarlanıp durur.

Ve bir pazar sabahı uyandığında ağır bir havanın şehrin üstüne indiğini görür. Devasa binalar nefes almasına olanak tanımaz. Ancak, seyirlik yeşil alanlar, haftanın stresini atmaya yeterli olmamakta, yeterli olanlarında kendi gibi düşünenlerce işgal edildiğini anlar. Yeşilin tonlarını ağaçların, çiçeklerin, güzelliğini fark edemez, doğanın o eşsiz kokusunu, kıpırdanışını içinde hissedemez. 

Ya o hafta sonu eve kapanır ya da çok uzaklara çekip gitmek ister. İnsanın ayak basmadığı, kirletmediği bir metre kare yer bulmak için bir depo benzin harcar. Fakat oraları da ondan önce çoktan fethedilmiştir. Belki de insan olmanın erdem sahibi olmaya yetmediğini anlar. 

Şartlar ve olaylar kişinin kim olduğunu etkileyebilir ama ne olduğundan kişi kendi sorumludur. Hayatta her şey fark eder; yeter ki, fark etmez düşüncesinin bir gün gelip de fark ettiğini anlamakta vakit çok geç olmasın.