Kimilerinin hayatı Soma’nın maden mezarlığında yiyip gitti. Yaptıkları işin fıtratında var dediler!
  Kimileri, milyonluk projelerin içinde 32’nci kattan yere çakıldı. Anında Konya’dan:  ‘’Asansör raydan çıktı. Onlar bizim için şehit hükmündedir.’’ Diye buyurdular!
 Daha nicelerinin haberleri yapıldı yıllardır. Kimileri gemi atölyelerinde, yangınlarda, kimileri yol, baraj, köprü v.d inşaatlarda hayatlarını yitirdiler.
  Hep aynı uygulama, aynı sorgulama, sorumlular, yargılamalar…
 Ya sonuç?
  İşte Soma! O maden mezarlığına 301 emekçimiz diri, diri gömüldü.
  Soruşturmalar, müfettiş raporları, süre gelen mahkemeler…
  Ya geride kalan yetimler, öksüzler, boynu bükük eşler, çaresiz ana, babalar? Daha neyin ne olduğunu anlayamayacak kadar küçük çocuklar.
  Biz nasıl bir ülke olduk? Dostlar, arkadaşlar, kardeşler.
 Cevap verin bunca başıboşluğa, denetimsizliğe, ilgisizliğe çare bulamayanlar, sizler!
Ölümcül iş kazalarında Nijerya’dan, Cezayir’den sonra dünya 3’ncüsü olan ülkemizi yönetenler; bu sonuçlara siz cevap verin.
 Neden?
 Soma’da 301 can gitti, Mecidiyeköy’de de 10 can…
 Son yıllarda, ülkemizde giderek artan iş kazaları sonucunda neredeyse ölüm rekorları kırılıyor! Sadece inşaat sektöründe, son 5 yılda meydana gelen iş kazalarında; 1754 işçimiz hayatını kaybetmiş, 1940 işçimiz de sakat kalmış.
 Ya iş güvenliği? Bu güvenliğin denetimi?
 Ya suçluların tespiti?
Ölümlerin yeni adresi, sanki inşaat şantiyeleri!
 Denetimlerden, iş güvenliğinden uzak milyonluk projelerin, rezidansların, yandaş rantçıların, cirit attığı bir ülke midir burası?
 Sanki bir köle düzeni?
 Henüz unutulmadı!
 Ne demişti ülkemizin ‘o çalışma bakanı’: ‘’İşçilerimiz çok güzel öldüler.’’
 Gün geçmiyor ki! Kaza haberi gelmesin, bu kazada / kazalarda birçok canlar yitip gitmesin.
 Nedir ülkemizin üzerindeki bu karabulut? Nedendir?
 Örgütlü emeğin yok olduğu, yandaş sendikacılığın yol aldığı; vahşi inşaatçılığın, vahşi rant yağmasının tüm ahlaki değerlerimizin ezip geçtiği bir ülke haline geldik adeta!
 Nerede bizim toplumsal duyarlılığımız? Ne oldu bize?
 Bu kadar duyarsızlık niye?
 Ama ne yazık ki, paraların ve hayatların kolayca sıfırlandığı bu düzende;
 Garibanların tabutu çok; sorgusu, suali az olur!
 Ve onca emekçimizin hayatlarını pisi, pisine yitirdiği bu düzenin ortasında dünya mirası bir şehir!
 Adı İstanbul…
 Son dönemde uygulanan yüzlerce milyonluk projeler nedeniyle hoyratça harcanan doğası, trafik karmaşası, her sağanak yağışta sel manzaraları, cinayetleri, gaspları, sokak terörü ile İstanbul çığlık, çığlığa son nefesinde!
 Duyan, gören var mı?
 Ey yönetenler!
 Emeğini katık yapıp, yaşamaya çalışanların insanca yaşayabileceği bir düzeni yaratmak, bu kadar zor mudur bu ülkede?