“Zümrüdü Anka’nın zaferi bu gece. Dikenli kafese kafa tutan bülbülün kanlı imtihanı. Zafer kimin Molly?,,

Evet, insan özgür olduğu kadarıyla vardır. Özgür olabilmek için çabaladığı kadardır. Unutmamak gerekir ki insanın dostu da düşmanı da kendisidir. Bu yüzden Dünyayı sevebilmek için kendimizi sevmemiz gerekir. Yine unutmamak gerekir ki her şey sevgi ile başlar. Bunca zorluk ve ıstırap dolu yollardan geçerken kim bilir hangimiz neler ile sınanıyoruz? Hangimiz yorgun değiliz ki? Sevda yorgunu, umut yorgunu, hasret yorgunu, yalnızlık yorgunu, emek yorgunu, yanlış anlaşılma yorgunu, ötelenme yorgunu, örselenme yorgunu, kırgınlıklar, yaşanmışlıklar ve daha neler neler?… Biz burada zincirlerimizi kıracağız. Kırılmadan, kırmadan…

                                                 *

Bir kadın anlamak ister; anlarken de anlaşılmak. Gözlerinin en derinliklerine bakarken içten içe bir yol çizer gönül gözünden yüreğine. Usulca orada biriktirir; heyecanlarını, sevinçlerini, mutluluklarını. 

Bir kadın sevmek ister, severken de sevilmek. Dilden yüreğe kazıdığı o engebeli yolun sonuna sadece güzel dileklerini istiflemek ister. Tıpkı bir karınca gibi. Çalışır. Bir dahaki kışı göremeyeceğini bilmeden. Aşkının ne kadar süreceğini bilmeden; incinmekten korkarak çalışır titrek yüreği ile kadın. Ve en büyük yıkımı anlaşılmamaktır.  Sevilmemek…

                                                    *

Sensizlik, dikenli kafese mahkûm edilmiş bülbülün kaderinden beter. Altın kafese hasret; aşk mahkûmu, yorgun Zümrüdü Anka’dan dinle beni. O öttükçe içini parçalayan haykırışların bir an önce son bulması için tanrıya el açacaksın. Tüm yıldızları minik gagasıyla toplayıp, ayın huzurunda bir bir yakacağı günü bekleyen yaralı kuştan dinle beni. Şimdiye kadar biriktirdiğin tüm yalnızlıkları da al koynuna öyle gel! Akşam gökyüzünde, o canım dolunayın yanında şavkımaya çalışan yıldız sürülerinin bir bir toplandığını seyret. Zümrüdü Anka’nın zaferi bu gece. Dikenli kafese kafa tutan bülbülün kanlı imtihanı. Zafer kimin Molly?

                                                       *

Jöle kıvamında bir kadın 
Islak 
şeffaf 
titrek. 
Umutları, neşesi, sevdaları 
Yalnızlığı, hüznü, kederi 
Dalgınlığı, baygınlığı, varlığı 
yapış yapış. 
Kozasından çıkmaya hazırlanan 
kelebeğin titrekliğiyle aynı yüreği 

Sabaha açtığı gözleriyle 
çıplak bir yatakta, örtülü sevişmeleri 
Düşündüren, 
düşündükçe güldüren. 
İki ayrı bedenin -damlanın-ıslak camda birleşmesi. 
Aşağıya doğru süzülen 
akan 
kayan 
dipte sallanan. 
Kaydıkça çoğalan. 
Çoğaldıkça sarkaç düzleminde sallanan. 
Bir kadın 
sallanan. 
Sallandıkça durulan. 
Kopmaz gülücükler saplayan Yeryüzüne 
demirleyen 
örseleyen 
örselenen. 
Bir Kadın... 
Sadece bir kadın. Yalın. 
Varlığı ile yokluğu arasında 
yapmakla yapmamak 
olmakla olmamak, 
ince bir ayrımın eşiğinde. 
Eşiği geçip geçmemekte kararsız 
Fikirleri yararsız 
Yüreği zararsız. 
Jöle kıvamında bir kadın. 
Islak, şeffaf, titrek. 
Ve de yapış yapış. 


Sevda kaçsın çayınıza…

                                                                           Jöle Kadınlar/ www.meldazirek.com