Hiç düşündünüz mü? 

Son dönemde yaşadıklarımıza, ülkemizde yaşananlara baktığınızda; hayatımızın neresindedir siyaset?

Hayatımızın tam ortasında, aklımızı, beynimizi teslim aldığı, ya da görmezden gelebileceğimiz bir noktada mıdır? Yıllardır yurdumuzun siyasi iklimini yönetenler; bizleri bu iklim kuşağının neresinde tutmaktadır? 

Her yeni güne başladığımızda;

İçi dolu ya da boş, adeta bir göktaşı yağmuru gibi siyasi söylemlerle yıkanan ülke sokaklarımız; daha ne kadar bu iklimle karşı karşıya kalacaktır?

Yurdumuzun her yöresinde, evinde, mahallesinde, köy kahvesinde, okulunda, dağında, bayırında bir Allahın günü siyasetin geçmediği bir sohbet, konuşma var mıdır?

Ardımızda kalan yılları, hayatımızın geçip giden en verimli dönemlerini, bu kadar etkileyen başka bir kavram olmayacak mıdır?

Doğanın, doğa canlılarının, eğitimin, modern bilimin, sanatın, sporun her türünün, üretimle yatırımla zenginleşen ekonomimizin yurdumuza yansımalarını takip etmek, destek vermek, katkı yapmak varken;

Neden hayatımızın tam da orta yerindedir siyaset?

Tabii ki, yaşadığımız, yaşayacağımız ülkeyi yönetenlerin siyasete nasıl baktıklarını, uygulamalarını bilmek; ülkesini seven her yurttaşın asli görevidir.

Ama tüm enerjimizi; neredeyse ülkemizin her gününde kısır çekişmelerin yaşandığı siyaset arenasında harcamak nedendir?

Ülkemizin gelecek günlerini çağdaş ülkelerin seviyesine çıkartmak amacıyla göreve gelenler, görevde olanlar, bu göreve talip olmak adına türlü sözler verenler; bu seviyenin neresindedir?

Bakın çevrenize!

Görün yaşananları, yapılanları!

Verilen o sözlerin ne kadarı gerçekleşmiş?

İnsan haklarının, doğanın, doğal canlıların yaşam haklarının ne kadarı gözetiliyor ülkemizde?

Her sabah işine, okuluna gidenler,

Sokaklarda çaresiz dolaşan nice işsizler,

Evsiz, barksız, yurtsuzlar, 

Sabah uyandığında nice emekliler, 

Şöyle bir oh çekerek başlayabiliyor mu o güne?

Ama ülkemizde varsa, yoksa siyaset!

Kahvede, dolmuşta, otobüste, takside, ofiste, telefonda, hastanede, hatta yolda yürürken bile; mırıldanarak da olsa siyaset!

İçi dolu, ya da boş; bol vaatli cümlelerle süslenen siyaset!

Neden?

Televizyondan, köşe yazılarına, türlü dizilerden, sinema filmlerine, gazete manşetlerinden, kitaplara hep siyaset!

Tamam, o platformda görev alanlar, bu cazip göreve talip olanlar, görevleri icabı tabii ki siyaset yapacak, bunu icra edeceklerdir.

Ama biraz da bilim, biraz da sanat; ancak gerçek anlamda, çağdaş anlamda,

Ama biraz da ekonomide rahatlama,

Ama biraz da insanca yaşamak adına,

Ama biraz da hukuken doğruları görmek adına uygulama…

Ama biraz da geleceğin teminatı gençlerimizin umutları için,

Ama biraz da güven içinde bir yaşam için,

Ama biraz da bizi biz yapan değerlerimiz için,

Ama biraz da yeniden bir ve beraber olmak için,

Bu güzel vatan topraklarımızın en büyük gücü birlik ve beraberliğimiz için de siyaset…

Yeter artık bitsin bu sen ben davası,

Siyasetin söylem savaşları!

Bu ülkenin evlatları yeniden kucaklaşsın, 

Yetsin gayrı ondan, bundan ayrımcılığı…

Bu vatan bizim, bu gazi topraklar hepimizin.

Ortak kaderimizdir geçmişte kalan her ne varsa; 

Acısı da bizim sevinci de bizim.

Yaşanan, yaşanacak her ne varsa bu ülkede,

Ortak kaderimizin…

Unutulmasın ki, bunun gücü bizde; milletin ta kendisinde,

Ne siyasette, ne de siyaseti yönetenlerde..!

Halkın irade gücüdür bu ülkenin temel taşı,

Ekonomideki başarı da,

Eğitimdeki çağdaşlık da,

İnsanca yaşamak hakkı da,

Hukukun üstünlüğünü sağlamak da,

Gençlerimize gelecek umutları da,

Güven içinde yaşamak da,

Bizi biz yapan değerlerimize sahip çıkmak da, bir ve beraber olmak da bizim elimizde…

O nedenledir ki, 

Siyasetçiyi de biz seçeriz, 

Başarısını da, başarısızlığını da biz değerlendiririz. 

Ama hayatımızın orta yerinde olması için değil,

Hayatımıza çağdaşlık getirsin,

Yaşamımıza kolaylıklar sağlasın,

Bizlere güzel bir yaşam sunması için…