Hayat, hayatlarımız, sahiplenebileceğimiz, benim diye tanımlayabileceğimiz tek olgu. Hayatımızın bize sunduğu yüksek değerlerimize sahip olmanın yanında keyif alabileceğimiz, mutlu yaşayacağımız bir hayata sahip olmamız mümkün mü?
 
Ömür kısa, bizden önce yaşanan deneyim ve tespitlerimizi hayatımıza alır isek ideale yakın hayatımız olur. Değerlerimiz, prensiplerimiz, doğrularımız olur, yaşadığımız günler neşeli, keyifli ve değerli olur. Her birimizin ayrı ayrı yaşadıkları, deneyimleri var, dogmatik olan karakteristiksel tavır ve yetenekleri var, önüne çıkan insanlar ve edinmesi mümkün tek zamanlı gözlemler var. İnsan iyi bir toplayıcı, algılayıcı olursa, gönül gözü açık ise hayatının çeyrek yüzyıllık yaşamı süresin de önemli birikimleriyle deha diye tanımlanabilecek seviyeye ulaşabilir. Ulaşır deme şansımız yoktur, iyi, güzel ve faydalı bilgi ve deneyimlerle birlikte, yanlış bilgi ve yanıltıcı deneyimleri de toplarız belleğimizde. Doğru ayırımı, sentezi yapabilen kişi çok azdır, şanslıdır.
Önemli bulduğum, deneyim ve tespitlerini aktaracağım ‘’ Charles Eguone’’nın düşünsel tespitlerini aynı haliyle aktarıyorum.
 
^^
Seni kaç kişinin aradığı, kiminle çıktığın, çıkıyor olduğun 
veya çıkacağın demek değildir.
Kimi sevdiğin, hangi işi yaptığın, kimlerin seni sevdiği de değildir.
Hayat; ayakkabıların, elbiselerin, saçın, derinin rengi de değildir.
Ne kadar malın, mülkün, paran var da değildir.
Nerede yaşadığın veya hangi ülkeye gittiğin de değildir.
Aslında hayat; notlar, para, giysiler, girmeyi başardığın ya da 
başaramadığın okullar da değildir.
**
Kimi sevdiğin ve kimi incittiğindir.
Kendin için neler hissettiğindir.
Güven, Dürüstlük, Dostluk, Mutluluk, Şefkattir.
Arkadaşlarına destek olmak ve nefretin yerine sevgiyi koymaktır.
**
Kıskançlığı yenmek, önemsemeyi öğrenmek ve güven geliştirmektir
Ne dediğin ve ne demek istediğindir.
İnsanların sahip olduklarını değil, kendilerini olduğu gibi görmektir.
Her şeyden önemlisi hayatı, başkalarının hayatını olumlu yönde etkilemek 
için kullanmayı seçmektir.
İşte hayat bu seçimden ibarettir.
İnsanların en acizi dost edinemeyen, ondan daha acizi ise dost kaybedendir.
^^
Düşünür, edebiyatçı olan ‘’ Charles Eguone’’ tanımlarıyla bir tespitte bulunmuş, tanımlama yapmıştır. İnsanın bu tanımlamaları kendi yerel değerleri, bilgi, beceri ve toplumsal bakış açısıyla harmanlayıp kendi analiz ve sentezini oluşturma gereği vardır. Coğrafya, ailesel yakınlıklar, fiziksel benzerlikler etkili gibi görünseler de, belirleyici değil, tam etken değildir.
Gerçek insanın tüm değişim ve gelişimlerin ışığın da kendisini yenileyebilmesidir. İlkokulda ki bir günlük devamsızlık dahi ne çok bocalamamıza sebeptir, hatırlarsınız. Çağımızın en önemli gerçeği ve gereğidir. Yenilenmeyen, yok olmaya, gerilerde kalmaya mahkum olur.