Saygıdeğer Önce Vatan Gazetesi okurlarım, 2017 yılı Ocak ayının sonuna geldiğimiz şu günlerde,  kar ve yağmurlar ülkemizi daha sık ziyaret etmeğe başlamış ve dondurucu soğuklar kendini daha da hissettirmeye başlamış ve bizleri de tatlı bir telaş (!) almış gibi görünüyor. Mevsim gereği; soğuk algınlığı, grip, bronşit gibi üst solunum hastalıkları ve niceleri bizlerle daha çok haşır neşir olmaya başlayacağı gerçeğini unutmamamız gerekir. Daha önceki yıllardan edindiğimiz tecrübeye dayanarak, bizlerde pusuda bekleyen bu amansız hastalıklara karşı vücut direncimizi, bağışıklık sistemimizi kuvvetlendirmek için beslenmemize dikkat etmek telaşına düşeceğiz. Ayrıca, kendimizi daha sıkı giyinmek zorunda hissedeceğiz. Bu nedenle bu sayıdaki yazımda, bu mevsim sağlıkla ilgili her zaman gerekli olabilecek hatırlatılması gereken bazı önemli püf noktalarını sizlerle paylaşmak istedim.

Dünya Sağlık Örgütü bu mevsime yönelik  şu önerilerde bulunmaktadır: vücut direncinin düştüğü bu mevsimde Antioksidan özelliğe sahip A, C, E vitaminleri, selenyum, çinko, magnezyum gibi minerallerin, omega yağ asitlerinin alımını artırmayı önermektedirler. Ancak önerilen bu besin maddelerinin doğal olması şarttır. Balık, süt, yumurta,  kayısı, ıspanak, havuç gibi besin kaynakları önemli oranda A vitamini içermekte olup, güçlü antioksidandır. Bu besinler vücudun savunma sisteminde görev almakta, vücudu olumsuz etkilerden korumaktadır. Ayrıca, C vitamini de Antioksidan özelliğe sahiptir. Maydanoz, dereotu, yeşilbiber, tere, ıspanak, narenciyeler (portakal, limon, mandalina vb) kuşburnu C vitamini yönünden çok zengindir. Ceviz, fındık, kuru baklagiller, tahin gibi besinler ise E vitamini yönünden çok zengin olup, antioksidan özelliğe sahiptir. Ayrıca; balık, balık yağı, omega yağ asitleri de vücudun bağışıklık sisteminde büyük öneme sahiptir.

Dünya Sağlık Örgütü ayrıca, bu aylarda fiziksel aktivitenin azalabileceğini göz önünde bulundurarak, bu mevsimde yapılacak egzersizlerin sağlık açısından önemine de değinmektedir. Başta tempolu yürüyüşler olmak üzere, yüzme, bisiklete binme, tenis, aerobik, jimnastik vs gibi aktivitelerin günde en az yarım saat yapılması önerilmektedir. Takdir edersiniz ki bu öneriler sporu amatör olarak benimseyenlere yöneliktir.

Tabii ki; Kış mevsimi zorluklar içermekte, ekonomik sıkıntılar yaratabilmektedir. Bu nedenledir ki, en azından hastalanmamak için gayret sarf etmeli, moralimizi ve bağışıklık sistemimizi güçlü tutmalıyız. Bu gayeye yönelik olarak, magnezyum ve potasyumdan zengin muz, C vitamini deposu taze sıkılmış portakal, greyfut, mandalina suyu ve omega-3 yönünden zengin cevizi ara öğünlerimize katarak en aza indirebiliriz. Yaz aylarında edindiğimiz su içme alışkanlığımızı, bu mevsimde de günde en az 10 bardak su içerek sürdürmek sağlığımız açısından çok önemlidir. Bilim insanlarının büyük bir bölümü günde 3 ana, 3 ara öğün şeklimde düzenlenen bir beslenme tarzını önermektedirler. Sofralarımızın sebze, meyve, salata ve tahıl ürünleri yönünden zengin olması, posa açısından da zengin olmayı sağlamakta ve mevsimsel değişime bağlı oluşabilecek peklik(kabızlık) faktörünü de ortadan kaldırmaktadır. Bunun yanında besinin cinsi ve pişiriliş tarzı da çok önemlidir. Şöyle ki; Besin alımında kızartma, cips, krema, kaymak, sakatat, pasta, hamur işleri vs. gibi sindirimi zor öğelere yer verilmemesi, daha ziyade buğulama, haşlama, ızgara yöntemlerinin uygulanması önerilmektedir.

Yeşilay eski, Halkın sağlığı Derneğinin Genel Başkan Yardımcısı ve Sarıay Yönetim Kurulu Üyesi olarak, zararlı alışkanlıklara bağımlı okurlarıma, zaten hassas olan başta solunum ve diğer organlarını daha fazla üzmemelerini ve bu mevsimde çok daha dikkatli olmalarının gerekli olduğunu düşünmekteyim.

Sağlıklı, mutlu güzel günler diliyor, saygılar sunuyorum.