Türkiye’nin dış politikası tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar bir kargaşa içindedir. 
Şimdi bakınız, Türkiye, Irak’ın meşru Bağdat Hükümeti varken ve Başbakan Maliki yeniden seçilmişken, Merkezi Hükümeti atlayıp yıllarca PKK’ya kucak açan, Türk düşmanı Kuzey Irak Bölgesel Kürt yönetimi ile can ciğer kuzu sarması pozisyonuna giriyor. Barzani ve şürekâsı, Türkiye’ye geliyorlar, gidiyorlar ve kırmızı halı muamelesi görüyorlar. Kuzey Irak petrollerini, Türkiye üzerinden pazarlayacak boru hattı mevcuttur. Ancak, milletlerarası teamüllere göre, boru hattının merkezi Irak Hükümetinin izni ile kullanması gerekirken, Türkiye, Ceyhan üzerinden petrol ihracatı yapmaya kalkıyor ve bu petrolü dünya pazarlarına ihraç ediyor. Bunun üzerine Irak Yönetimi Paris merkezli uluslararası ticaret teşkilatı nezdinde şikayette bulunuyor. Irak Petrol Bakanı Türkiye’yi mahkemeye vereceklerini ifade ediyor. Gerekçe: “Türkiye Irak’ın tamamına ait olan petrolleri, Irak Hükümetinin onay ve izni olmadan alarak ihraç etmiştir, deniliyor.
Şimdi düşünün, böyle bir şey olabilir mi?
Diyelim ki, bir devlet geldi, kendilerini sözde, özerk gören bizim Kürtlerle anlaştı ve Ankara’yı tanımadan, takmadan dışarıyla ticaret yapıyor. Bir devlet, böyle bir şeyi kabul edebilir mi? Kaldı ki, ilişki kurduğumuz kavim, yıllarca bizim Iraklı Türk kardeşlerimize mezalim yapmış, onları tanımamış, onları itmiş kakmış ve öldürmüş! Hep şunu dedik, eğer Irak’ın kuzeyinde bölgesel Kürt yönetimi olacaksa, mutlaka bölgesel Türk yönetimi de olacaktır. Nasıl onların başkanları, Başbakanları, Bakanları, Sarayları ve Teşkilatları varsa, benim 3 milyon Iraklı Türk kardeşimin de yaşadığı Kerkük, Musul (Misakı Milli Hudutları), Telefer, Süleymaniye ve diğer Türk bölgelerinde Kuzey Irak Türk Yönetimi mutlaka olacaktır. Hatta mevcut, Kürt yönetiminden daha güçlü olacağız. Zira, Iraklı Türk kardeşlerimin arkasında 77 milyonluk güçlü Türk devleti vardır.
Dış politikada büyük hatalar yapıyoruz. Buna aklım ermiyor. Ömrüm devlette geçti (DPT). Hariciyeyi yakından tanıyorum, böyle bir Dışişleri Bakanı şimdiye kadar görmedim. Hemen hemen, herkesle aramız açık. Suriye ile beraber tatil yapacak kadar yakındılar. Birden bire düşman oldular. Esad’a, Eset dediler. Esad karşıtlarını destekleyeceğim diye, Türkiye’nin başına işler açtılar. İpten kazıktan kurtulmuş teröristlere silah dahil yardım gönderdiler. Arap olmalarına rağmen, diğer Arap ülkeleri kıllarını kımıldatmazken, biz iki milyon Suriyeliyi Türkiye’ye kabul ettik ve Türkiye’nin, çok ihtiyacı olan bütçesinden, 2,5 milyar doları Suriyeliler yesin, içsin, sırt üstü yatsın diye verdik.Reyhanlı’da, Cilvegözü’nde insanlarımız öldü. Altını çizerek söylüyorum, Suriyeliler, Türkiye için ciddi bir sorundur. Gaziantep, Hatay bitti, şimdi de, İstanbul, İzmir ve Adana Suriyeli dilencilerle dolu. Çoluk çocuk arabalara saldırıyorlar, para istiyorlar, Mülki idare artık bunlarla başa çıkamıyor.
Esad’ın gideceği yoktur. Zira Rusya, Çin, hatta ABD ve bazı Avrupa Birliği ülkeleri kendisini destekliyorlar. Suriye’de kardeş kardeşi boğazlıyor. O güzelim tarihi şehirler harabeye döndü. Bu olaylarda, kardeşin kardeşini öldürdüğü noktada Türkiye’nin de payı var. Esad karşıtı güçlerin yaptıkları infaz ve katliamları görmüyor musunuz?  Sıkışınca bizim taraftan savaşa girsin diye, bizim şehirlerimize ve insanlarımıza ateş açıp, top mermisi atıyorlar. İSİD denilen örgüt, gemi azıya almış durumda. Türkiye’nin güneyinde bir Kürt devleti kurmaya çalışıyorlar ve bu devletin ileride Irak Kürtleri ile birleşip, Türkiye’nin güneyini kuşatmaları amaçlanıyor.
İran’la, Ukrayna ve Kırım ile ilişkiler tatsız. İsrail ve Yunanistan ile zaten problemler mevcut. Avrupa Birliği ülkeleri Almanya ve Fransa Türkiye’nin Avrupa Birliğinde yeri yok, diyorlar. Sn. Başbakana son Köln ziyaretinde, açık seçik buraya gelme, denildi. Arap Baharı dediler, Libya, Tunus, Mısır gibi ülkelerde aşırı Müslümanlar yönetime gelsinler diye yırtındılar. Tunus hariç bu ülkelerde kan gövdeyi götürüyor. Libya’da halk Kaddafi’yi arar oldu. Mısır’da Müslüman kardeşleri destekleyeceğiz diye, Mursi’ye arka çıktılar. Mursi gitti, Sisi geldi. Türkiye Mısır’da tarafsız bir politika izleyeceğine, Mursi’nin peşinde koştu. Mısır’la ilişkiler fevkalade kötüdür. Büyükelçimize kapıyı gösterdiler. Şuanda Türkiye’nin Mısır’da, Suriye’de ve İsrail’de büyükelçisi yoktur. 
Bu arada, asrın lideri, Türkiye’de azarlamalar yetmeyince, şimdi, dünyayı benzetiyor ve Amerika’ya da posta atıyor. Ben Obama’ya mesajı verdim, diyor. Pensilvanya’yı iade edecekmiş. ABD ise açıklama yapıyor; Öyle bir şey yok, diyor. Bu Pensilvanya olayı bunların beraberce devlet kadrolarını işgal etme hadisesidir. Şimdi ortaklık bozulunca böyle oldu! Bunların al birini vur ötekine… Tabiatıyla Uluslararası tahammülleri bilmeyenler, kendi geri kafaları itibariyle bazı hareketler yapabilirler ama önemli olan, karşı tarafın bunları nasıl algıladığıdır. Görüldüğü kadarıyla Türkiye’yi fazla ciddiye almıyorlar, kendi işlerine bakıyorlar. İşte Türkiye’nin dış politika açmazları ve yanlışlıkları. Ben en çok birçoğu ile Mülkiyeden mezun olduğumuz hariciyecilere ve Dışişleri Bakanlığının kıymetli diplomatlarına üzülüyorum.