Yüzyıl önce Hristiyan İngilizlerle işbirliği yapıp, İslam Halifesinin Müslüman Türk askerlerini katletmiş olan Suudiler, şimdi  de ABD güdümünde Suriye'de PKK uzantısı olan terör örgütü PYD'nin denetimindeki bölgeler için 100 milyon dolar bağışlamış... Birleşik Arap Emirlikleri de Temmuz ayında Rakka için 50 milyon dolar vereceğini açıklamıştı...

Tarih okuyunca “DİN KARDEŞLİĞİ” söyleminin müslüman ülkelerle  ilişkilerde geçerli olmadığını daha iyi görüyoruz. Daha önce İngiliz piyonu olan Suud kralları şimdi de Amerika’nın güdümünde Türk ve Türkiye aleyhtarı her işin içinde yer almaktadırlar. Bugüne kadar işbaşına gelen krallar, ABD/İsrail yörüngesinde dış politikalarını oluşturdular. Onlara yaranmak için ihtiyaçlarının çok üstünde milyarlarca dolarlık silahlar satın aldılar ama yeryüzündeki hiç bir müslümanın sorununa sahip çıkmadılar, onlara destek olmadılar...

Bugünkü Suudi Arabistan Krallığı, Necid bölgesinde Osmanlı Devletine karşı isyan eden VAHABİLER tarafından kurulmuştur. Vahabiler ise, zihniyet olarak, 7.nci yüzyılda Halife Hazreti Ali’ye isyan eden HARİCİLER’e benzemektedirler. Şehirli Araplar tarafından dışlanmış olan ve mevcut kaynaklardan pay alamıyan Hariciler, “İdealimiz Allah, önderimiz peygamber, anayasamız kuran” söylemiyle çok katı dindar görüntüsü vermiş kendileri gibi düşünmeyenleri kafir ilan etmiş, onların mallarını canlarını helal kabul etmiş, GAYRİMÜSLİMLERLE DEĞİL, MÜSLÜMANLARLA SAVAŞMIŞLAR ve sözde cihat adı altında yağmacılık yapmışlardır.

Aynı fikri altyapıya sahip olan Vahabiler de benzer şekilde hareket ederek ve çok sıkı müslüman görüntüsü vermek suretiyle güç elde etmeyi amaçlamışlardı.  Müslümanlığın ibadetlerini yerine getirmeyen ülkeler “darül harp”tir diyerek, bu ülkelere karşı cihad çağrısı yapmışlardır. 1700-1800’lü yıllarda Osmanlı’ya karşı çıkardıkları isyanlarla devleti çok uğraştırmış, bugün IŞİD’ci teröristlerin yaptığı gibi, sünni-şii kim olursa olsun kendilerinden olmayan  Müslüman halkı katletmişler, Fransızların Mısır’ı işgalinde Napolyon’un Hristiyan Ordusuna yardımcı olmuşlardı.

Türklerin egemenliği ve İslamın sancağını yükseltmesini hazmedemiyen bu adamlar,  Osmanlı zamanında da Hrisyanların güdümünde  Müslümanların halifesine ihanet etmekten geri durmamış,  Osmanlı’nın Batı karşısındaki gücünü ve etkisini zaffiyete uğratmışlardır. Birinci Dünya Savaşı başladıktan sonra sözde Müslüman din kardeşlerimiz olan  Mekke Şerifi Hüseyin ve Vahabilerin lideri Abdülaziz Osmanlı’ya karşı Hristiyan İngiltereyle gizlice anlaşmışlar ve Medine müdafaasında peygamber efendimizin kabrini ve kutsal emanetleri muhafaza için savaşan  müslüman Türk askerlerini vurmuşlardı.

18.nci yüzyılda Suudi Arabistan’da ortaya çıkan “Vehabilik”le birlikte “Türk Düşmanlığı” giderek daha da artmış, Vehabi mezhebininde olan Suudlar, Padişah 2.Mahmet döneminde  Osmanlı’ya karşı isyan etmişler ve nihayetinde 1820 yılında isyan bastırılarak, Suud kralı ve yakınları yakalanmış ve yargılanarak 1820 yılında idam edilmiştir.

Genlerinde Türk düşmanlığı olan bu adamlar halkın tüm kaynaklarını ve ülkenin tek zenginlik kaynağı olan petrolün parasını Batılılara yedirirler ama Filistin, Kudüs veya diğer Müslümanların sorunlarına karşı duyarsız kalırlar. Emperyalizm bunları kullanarak Müslüman dünyasını yağmalamaktadır. Bugüne kadar ne Kıbrıs Türklerinin, ne Batı Trakya Türklerinin, ne Bulgaristan Türklerinin, ne Doğu Türkistan Türklerinin, ne toprakları Ermenilerce işgal edilen Azerbaycan’ın, ne Ace müslümanlarının yaşadığı baskı, sürgün, katliamlara karşı bir ses çıkarmamışlardır.

İş bununla da sınırlı değildir. ABD; bu krallığı kullanarak, onların parasıyla ve adamlarıyla terör orduları imal etmektedir. Afganistan’da bu Suudların adamlarını ve parasını kullanmıştır. Orta Asya’daki Türk cumhuriyetlerinden tutun da Fasa kadar uzanan coğrafyada, Amerika, Suudların mezhebinden olan Vehhabi militanlardan yararlanmıştır. Müslüman Kardeşler, Vehhabilikten çıkmış, bunlardan da el-Kaide, Taliban, en-Nusra, Boko Haram gibi örgütler üretilmiştir. Bu CIA hizmetkarı örgütlerin baş finansörü de Suudi krallarıdır.(1)

Müslüman olan İran ve Yemen’i tehdit olarak değerlendiren Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri, ABD’nin maşalığını yapmaktan utanmamaktadırlar. “Lafla peynir gemisi yürümez” derler ya, ben de “lafla din kardeşliği yürümez” diyor ve Suud kralını kınıyor ve Türkiye tarafından ona verilen madalyanın geri alınmasını öneriyorum.

K  A Y N A K..........:

(1)    Rıza Zelyut.... Aydınlık gazetesi (07.07.2017)