Konuşmak mi Anlaşılmak mı

Kritik Konuşma Sanatı

Doğumdan sonra nereye geldiğimizi kavrayıp- geri dönüş tercihi yok maalesef- etrafımızla iletişim kurmaya başlıyoruz.

Bazımız an-nee, bazımız bab-ba, bazımız ded-de ya da garip heceler atarak başlıyor derdini anlatma egzersizlerine…

Ebeveynler, yakın çevre, yaşanan coğrafya mecbur durumlarda değişen coğrafya çok etken dilimizin güzergahına…

Ankara’dan gelip İstanbul istikametine gidecek olan  yolcuların… der gibi

Okullarda ki eğitmenler, arkadaşlar yolu ileriye taşıyor.

Konuşmak heceleri bir araya getirmek midir?

Sadece özne nesne yüklem bizi anlatır mı? Ahhh hele o yok olasıca duygu yoğunluğumuz…

Ya da… beden dilimizin bize verdiği nimetle mi konuşmak derdimizi anlatır? 

Neden uzun sureli ilişkilerde bile taraflar anlaşılmadığının sıkıntısını yaşar? Hal anadilimizde bile böyle ise, yabancı dille ifade iyice nanay demek.

Eşler birbirlerine pislik atıp sen konuşmayı bilmiyorsunun. 

( Evliliğimin ilk yıllarında eşim konuşmayı bilmiyorsun dedi dedi ve spikerlik, dil, sunuculuk kursuna gidip diplomamı eline vermiştim. Yine konuşabildiğime inanmayınca sağolsun sayesinde yazar oldum.. Ama o hala konuşamadığını bilmiyor. Ha ha )

Ebeveynler çocuklarını anlayamadıklarının yangısı içinde, arkadaşlar ile, beni yanlış anlamış ın peşinde… 

Sanırım bir siyasiler çok güzel konuşup dertlerini net anlatmadalar.

Bir de dilsizler tabii …

Kurduğumuz diyaloglar bazen bizi düşünsel- duygusal etkilerle içinden çıkamadığımız dehlizlere sokuyor. Otokontrol baştan çıkmış, karşı tarafa artı yazmak da çabası, renk vermeden nasıl yaklaşırımı bulmak herkesin bir yerde ya da bir şekilde karşılaştığı durumlar. Ama evde ama işte …

Eğer bir Tarzan ya da bir Ceyn değilsek bu böyle.

Hele de daha biz hızlı yürürken arkamızdan koşarak gelen şu yavrular var ya, hani ellerinden bir an bile düşürmedikleri bir cihaz  saliseler içinde yazı yazıp anlaşabilen, ünlü harfleri yoksayan teknoloji kaçacak diye ödleri patlayan bizimkiler. Whatsappta bir cümle yazın cevap vermezler ikinci cümlede maviye geçmez tık. Panikleyip daha  da açıklama yapın engel koyarlar. Bu hareket onlar için hiç önemli değildir. Çünkü sadece dünya onlar için döner. Başınıza gelirse alınmayın sizin bildiğiniz engel değildir o…

Bu kadar… Evet bu kadar basit.

Genç yaşlı, kadın erkek herkes konuşamıyor kardeşim. Birbirimizi anlama özürlü olduk. İstek var mı? Yok.

Kim kime yeterse. Pata küte olabilir, mobbing olur, taciz olur, manipülasyon… vs Anlaşmak istemek zaman ister, sanırım hiçbirimizin zamanı yok, şimdi  hayat da çok kısa insan bol, bu anlamadı şu da anlamasın, anlasa ne yazar böyle tek iyiyim! 

Ohh yakında içimize ters takla atan robotlar da geliyor . Enerji harcamaya ne gerek var.

Farkındalığımız mı? Hiç sanmıyorum.

Tüm bunlar gerçek maalesef. Özellikle yetişkinler gelişen teknoloji ve insan biçimini anlayamıyor çareyi yine kurslara gitmekte buluyor. Çünkü gelen nesile nasıl ayak uyduracağının arayışında. Gençler mi ? Onlar insanlar arası anlaşmanın önemini henüz kavrayamamış. 

Bakın bu konuyla ilgili yeni yeni merkezler açılmaya başladı. Sayın uzmanlar diyormuş ki;

Gerçek hayat modelleriyle her konuda sağlıklı iletişim      yetenekleri kazanabilir ve konuşmaya yön verme yetisini arttırabilirmişiz. 

     Sağlıklı iletişim

Kritik Konuşma

Duygu Yönetimi

Rutin ve rutin dışı konuşma, kritik konular ve kritik konuşmalar 

Bireyin kendi hassas ve gelişime açık alanlarını bulması (heyecan, kaygı, öfke) 

Konuşmada duygu yönetimi, stres altında yapılan hataları giderme 

Konuşurken bireyin kendi zihinsel barikatlarını aşması 

Saf, duru, akılcı ifade kullanımı ve doğru soru sorma becerisi 

Kritik anlarda kullanılması ve kullanılmaması gereken kelimeler 

Muhataba odaklanma ve muhatabı okuma 

Kelime ve ifade takibi 

Konuşmayı yöneten enerjiye hakim olma 

Yapıcı geri bildirim ve asıl sorunu duyabilme, teşhis edebilme…

Hepsini becerebilmek başarılı hedeflere götürebilir mi ne dersiniz? Götürür bal gibi hele de biraz içine sevgi katın ne biçim pişer!

En azından psikoloji merkezlerinden önce denenebilir.