HSYK’DAN “YÜKSEK” İFADESİ ÇIKARILIYOR 

159. Madde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu oluşturuyordu. Yeni düzenlemede ilk dikkat çeken konu kurulun ismindeki “Yüksek” ifadesinin kaldırılmasıdır. Bunun gerekçesi de, “Kurulun, ‘yüksek’ ifadesini taşıması için alt kurullarının olması” gerekliliğidir.

Esasen, kuruluşu sırasında yapılan bir yanlış, yeni düzenleme ile bertaraf edilmiş olacak. 

Diğer bir değişiklik; kurulun 12 olan üye sayısı 13’e çıkarken, üç olan daire sayısı ikiye düşürülüyor.

Mesela, Adalet Bakanı Kurulun Başkanı, Adalet Bakanlığı Müsteşarı da tabii üyesidir, burada bir değişiklik yok. Önceki metinde Cumhurbaşkanının seçeceği  “Kurulun, dört üyesi…” şeklinde başlayıp ‘nitelikleri kanuna bırakılan’ üyelerin sayısı üçe indiriliyor ve nitelikleri şöyle belirtiliyor; “…birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş adli yargı hâkim ve savcıları arasından, bir üyesi birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş idari yargı hâkim ve savcıları arasından” Cumhurbaşkanınca; üç üyesi Yargıtay üyeleri, bir üyesi Danıştay üyeleri, üç üyesi nitelikleri kanunda belirtilen yükseköğretim kurumlarının hukuk dallarında görev yapan öğretim üyeleri ile avukatlar arasından TBMM tarafından seçilir. Öğretim üyeleri ile avukatlar arasından seçilen üyelerden, en az birinin öğretim üyesi ve en az birinin de avukat olması zorunludur.

Madde, başvuru süreci ve seçim usulünü de geri kalan bölümde izah ediyor. 

Üyelik seçimi için başvurular Meclis Başkanlığına yapılıyor ve süreç belirlenen usulde devam ediyor.

Kurulun yönetimi ve temsili Kurul Başkanına ait iken, Başkan dairelerin çalışmalarına katılamayacak.

Kurul; Adalet Bakanlığının, bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlayacak. Görüldüğü gibi Adalet Bakanlığı ancak teklif getirebilecek.

Maddenin diğer bölümleri, eskisi metinle bir farklılık içermiyor.

KAYNAĞI OLMAYAN YATIRIM BÜTÇEYE GİREMEZ

161. Madde Bütçe ve kesin hesap konusunu hükme bağlıyor.

Önceki metin son derece kısa ve izahsız iken, yeni metin çok önemli detaylara yer veriyor. 

Yasadaki önemli detaylardan biri şöyle: “Carî yıl bütçesindeki ödenek artışını öngören değişiklik teklifleri ile cari ve izleyen yılların bütçelerine malî yük getiren tekliflerde, öngörülen giderleri karşılayabilecek mali kaynak gösterilmesi zorunludur.”

Bu hüküm, devletin mali disiplininin sağlanması açından son derce önemlidir. 

Bugüne kadar süregelen popülist politikaları bitiren bir madde anayasaya konulmaktadır.

Buna “Gerçekçi bütçe diyebiliriz.” Siz isterseniz  “denk bütçe yapma zorunluluğu” da diyebilirsiniz.

Geçmiş yıllarda temeli atılıp on yıllarca bütçesizlikten çürümeye terkedilen temelleri hatırlamak gerek. İşte bu yasa devlet içinde bu ve benzeri popülist politikalara dur diyor.

Buna itiraz etmek, savurganlığı, gerçekliğe uymayan popülist politikaları savunmaktır.

… 

HİÇ BİR CUMHURBAŞKANI DEVLETİ

AKLINA ESTİĞİ GİBİ YÖNETEMEZ

Yürütme yetkisi ve görevini düzenleyen  8. maddeden “Bakanlar Kurulu” ifadesi kaldırılarak “Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir” şeklinde halkın onayına sunuluyor.

Bu maddenin getirdiği değişikliği doğru anlamak için “… Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır” ifadesinin varlığına dikkat etmek gerekiyor. Yani hiçbir Cumhurbaşkanı devleti aklına estiği gibi yönetemez, yeni anayasa böyle diyor.

TEMEL HAK VE HÜRRİYETLER

ANAYASA GÜVENCESİNDEDİR

15.  madde “Savaş, seferberlik veya olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlal edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir.” şeklinde düzenleniyor. Yasanın önceki metninde bulunan “sıkıyönetim” ifadesi yeni metinden çıkarılıyor.

Buna “bir daha sıkıyönetim olamayacak” demek en doğru ifadedir. Maddenin diğer hükümleri korunuyor. Zaten var olan bir madde üzerinden fırtına çıkarılmaya çalışıldığını görmek gerekiyor.

SIKIYÖNETİM BUNDAN SONRA OLMAYACAK
17. Madde  “meşru müdafaa hali, yakalama ve tutuklama kararlarının yerine getirilmesi, bir tutuklu veya hükümlünün kaçmasının önlenmesi, bir ayaklanma veya isyanın bastırılması veya olağanüstü hallerde yetkili merciin verdiği emirlerin uygulanması sırasında silah kullanılmasına kanunun cevaz verdiği zorunlu durumlarda meydana gelen öldürme fiilleri, birinci fıkra hükmü dışındadır” şeklinde düzenleniyor. 

Eski metinden tek fark “sıkıyönetim ifadesinin kaldırılması”

19. maddede “Yakalanan veya tutuklanan kişi, tutulma yerine en yakın mahkemeye gönderilmesi için gerekli süre hariç en geç 48 saat ve  toplu olarak işlenen suçlarda en çok dört gün içinde hâkim önüne çıkarılır. Kimse, bu süreler geçtikten sonra hakim kararı olmaksızın hürriyetinden yoksun bırakılamaz. Bu süreler olağanüstü hal ve savaş hallerinde uzatılabilir” ifadesi yer alıyor.

Önceki metinden tek fark “sıkıyönetim” ifadesinin kaldırılması.

VERGİ ÖDEVİNDE DEĞİŞİKLİK YETKİSİ

CUMHURBAŞKANINA “VERİLEBİR” DİYOR 

Vergi Ödevi’nin düzenleyen 73. madde  “Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Cumhurbaşkanına verilebilir.” şeklinde düzenleniyor.

Önceki metin “Bakanlar Kuruluna verilebilir” ifadesiyle tamamlanıyordu. Bunu “verildi” diye okumak, anlatmak, gerçeği karalamaktır.

SADECE TBMM SEÇİMLERİNİ

ERETEMELEK YANLIŞTIR

78. Madde “Savaş sebebiyle yeni seçimlerin yapılmasına imkan görülmezse, Türkiye Büyük Millet Meclisi, seçimlerin bir yıl geriye bırakılmasına karar verebilir” ifadesini taşıyor. Diğer hükümler aynıyla korunuyor. 

Bu maddede yapılan tek değişiklik “TBMM seçimlerinin geriye bırakılması” ifadesinden, “TBMM kısmının” çıkarılmasıdır.

Böyle bir ortamda TBMM seçimini erteleyip, diğer seçimleri yapmak zaten akla uygun değildir. Bu değişikliği getiren esas sebep, Cumhurbaşkanı seçimlerinin “halk tarafından” yapılıyor olmasıdır. Malum; daha önce Cumhurbaşkanı TBMM tarafından seçiliyordu. O sistem tarih olduğuna göre, bu düzenleme de elzemdir.

Diğer maddelere yarın devam edelim.