15 Temmuz gecesi yaşanan darbe girişiminin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Başkomutanlık sıfatını kullanarak halkı sokaklara davet etmesinin ardından günlerdir Türkiye ayakta sabahlıyor. Durum gösteriyor ki Türk milleti demokrasiyi benimsemiş ve “Benim seçtiğimi ben indiririm” düşüncesindedir.

İstanbul’da, Ankara’da durum neyse Konya’da, İzmir’de, Diyarbakır’da, Van’da da odur. Biz Konya’da yaşıyoruz ve Konya meydanlarındaki durumu yakından biliyoruz. 

Doğu’da, Güneydoğu’da bulunan dostlarımızla yaptığımız görüşmelerden de anlıyoruz ki durum oralarda da aynı. Güneydoğu’da bulunan dostlarımız “Halkın darbe girişimine çok üzülmüştü, girişimin bastırılması halkta büyük bir memnuniyet oluşturdu. Girişimin bastırılmasına PKK’nın üzüldüğünü biliyoruz” demişti.

İstanbul’da tankın önüne yatan Metin adlı vatandaşın televizyondaki konuşmasını dinlerken bu ülkenin bütün renkleriyle bir bütün olduğunu anlamak mümkündü.

“Ben Malatya’nın bir köyündenim” diyordu. Zaten şivesi de bunu belli ediyordu.

Metin kardeşimiz “Ben bir kürdüm” dememiş, evinden çıkıp tankın önüne gitmişti. Geri dönmeyi de düşünmeden cebindeki son parayı, kendisini olay yerine götüren motorcuya vermişti.

Tankın önüne yatışı da “Ölüm amaçlıydı. Kafası ve vücudunun yaşam organları paletlerin tam önündeydi.

Söylediği şu cümle de önemliydi.

“Ben dövüş sporu yapıyorum. Tankın içindekileri döverek dışarı atabilirdim. Ama ben oraya dövüşmeye değil, ölmeye gitmiştim.”

O bunları söylerken dilimden gayri ihtiyari “İstanbul yeni bir Ulubatlı Hasan görüyor” cümleleri döküldü.

Evet, 2016’nın Ulubatlı Hasan’ı olmuştu Malatyalı Metin.

Anadolu’da gündüz insanlar işlerinde. Akşamları ise, evlerine kısa bir süre uğrayıp, çoğunluğu çoluk çocuk demeden meydanlara koşuyor.

“Nereye” dediğiniz zaman da “Nöbete” karşılığını veriyor.

Herkes Cumhurbaşkanının, “Artık evlerinize dönün” çağrısına kadar nöbette kararlı.

Peki meydanların rengi var mı?

Meydanlar muhtelif siyasi görüşten insanlarla dolu. Kimse kimsenin hangi partili olduğuna bakmıyor.

MHP’li, CHP’li, Saadetli, Büyük Birlik Partili, hangi partili olursa olsun herkes, bu darbe girişiminin “Türkiye’yi işgal projesi” olduğuna inanıyor. 

Ve herkes, “Vatan savunması” olarak meydanları dolduruyor.

“Peki bu yapı üç aylık Olağanüstü Hal döneminde temizlenebilir mi?”

Vatandaşa sorduğumuzda genel cevap şöyle oluyor:

“Üç aylık OHAL yetmezlerse uzatsınlar. Yeter ki ülkeye kast eden kötü niyetli yapı temizlensin.”

“Peki meydan nöbetleri uzarsa, ne yapacaksınız?”

“Cumhurbaşkanı, o gece bizi Başkomutan olarak meydanlara çağırdı. Bu bir emirdir. Başkomutan nöbete devam derse biz de nöbete devam ederiz””

Buradan da anlaşılıyor ki, Anadolu’da halk, “”Sokağa çıkın” çağrısını adeta bir seferberlik olarak algılamış ve meydanları bırakmamakta kararlı.

Geçen hafta sonu Konya’da ciddi bir hareketlilik oldu. Tespit edilen Paralel Yapı’nın önemli isimlerinin gözaltına alındığı operasyon, uzun zamandır bekleniyordu.

Genel kanaat bu operasyonun bir başlangıç olduğu yönündeydi. 

paralelin zorla himmet aldığı işadamlarının şikayetçi olması yönünde de beklentiler var.

Kurumlarda temizlik anlamında ciddi çalışmalar sürdürülüyor.

Bu arada Rasyonel Haber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sadrettin Soranlar gazetesinde paralel yapıya yönelik yayınlar yaparken, sosyal medyada da paralel yapıya yönelik yoğun paylaşımlarda bulunuyordu. Geçen hafta gazetenin önüne konulduğu düşünülen mermi tehdit olarak algılandı. Gerekli mercilere gerekli şikayetleri yapan Soranlar’ın kapısına konulan kurşun, paralel yapıya karşı tavır takınanlara bir gözdağı şeklinde yorumlanıyor.

Soranlar’a ve gazete çalışanlarına geçmiş olsun diyoruz.

… 

Darbe girişimi sırasında eylemsiz duran PKK’nın ilerleyen süreçte eylemlere başlaması da dikkat çekiciydi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli FETÖ ve PKK’yı amaç ve emelleri kapsamında bir tuttuğu açıklamasında , "FETÖ ve PKK'nın eşzamanlı, birbiriyle koordineli bir şekilde düzenledikleri alçak saldırılar milli vicdanları ayağa kaldırmış ve tedavisi zaman alacak acılara boğmuştur (…) Asker kisvesine bürünmüş FETÖ'cü hainlerin ülkemize kast etme girişimleri henüz çok yeniyken, bir diğer Türkiye düşmanı örgüt olan PKK'nın vakit kaybetmeksizin silaha sarılması çok iyi değerlendirmelidir” diyordu.

Görünen o ki, iktidar da muhalefette, FETÖ ve PKK’nın işbirliği yaptığını düşünmektedir.

Belirtelim halkın büyük kesiminde de aynı kanaat var.

Birçok insan, “PKK’yı da FETÖ’yü de dış güçler Türkiye’ye karşı kullandılar, şimdi de birleştirip o gücü büyültmeye çalışıyorlar” düşüncesine sahip.

DÜZELTME: Geçen hafta uykusuz gecelerin ardından, “Başkomutan” başlıklı yazımıza başlarken, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz’u birbirine ilintili şekilde yazmayı tasarlamıştık. İlintiyi erteledik. Yorgunluğun da etkisiyle, yazının iki yerinde 15 Aralık ifadesi kullanmışız. Doğrusunun 15 Temmuz olduğunu belirtir, okurlarımızdan özür dileriz.