Hizmetçi uşağa…

Uşak aşçıya…

Aşçı bahçıvana…

Sonra hepsi bahçıvana…

Gerçekten eğitimde, dış politikada, sosyal alanda yaşadığımız durumun ironik açıklaması budur.

Bir sistem tutturamayıp günlük rüzgâra göre hareket etmenin acı yansıması.

MENFAAT:

“İnsanlar gerçek yüzlerini, sizden istediklerini alamadıklarında gösterirler.

Bazılarına bakınca insanlıktan çıkıyorlar insan, menfaatleri kesildiğinde, bittiğinde çirkefleşip, aşağılaşa biliyorlar.

İnsanlığı ölmemişler, hatalarına pişman olurlar. Çünkü pişmanlık en insanî hislerdendir. İnsanlığı ölmüş kişi, suçuna pişmanlık hissetmez.

Netice-i Kelam:

Köpeğin sadakati, insanlığıdır.

İnsanın ihaneti, köpekliğidir.

*******

EĞİTİM

HORMONLU BAŞARI!!! TEOG 2'de 17 bin Türkiye birincisi var.

76 bin de ikinci!!! Gayet seçici bir sınav olmuş! Eğitimimiz müthiş, her şey güllük gülistanlık. Herkeşşşşş mutlu, her yerde bir başarı öyküsü ama içi boşaltılmış bir bir sistem. Sorunların üzeri böyle popülist sınavların sonucu ile örtülemez.

Buradan yola çıkarak

"Kaliteli eğitim almış Bin kişilik ülke, Eğitimsiz Milyon kişilik ülkeyi, kısa sürede haritadan siler. O yüzden Kalite, O yüzden Eğitim."

*******

REEL POLİTİKA MI? YOKSA SOSYAL MEDYA POLİTİKASI MI?

BİR TESPİT

Bazı arkadaşlar geçen yıl kurulacak İslam Ordusundan bahsetmişler ve dünyada yeni bir denge olacak ve bu dengede biz asli rol alacağız demişlerdi.

O dönemde kitap yazma çalışmalarım yoğun olarak devam ettiği ve basını çok takip etmediğim için ben de şaşkınlıkla onları dinlemiş ve şöyle söylemiştim.

Arkadaşlar: "Ya sizin tarih ve dış politika bilginiz yok. Ya da ben dış politika ve tarih adına bir şey bilmiyorum.

Daha dün Sisi'yi destekleyenlere nasıl güvenip de ordu kuracaksınız. Sonunda da umarım ben yanılırım demiştim. Ve içimden de sürekli şeytanın avukatlığını yapıyorsun, bu kadar adam da yanılmaz ki be kardeşim diye düşünmüştüm.

MAALESEF Kİ YANILMAMIŞIM...

Olayları duygu ve algı ile okursanız. Sadece size beyaz ekranın ve belirli kanalların hapsinde kalır. Belirli gazeteleri takip ederseniz, yanılmaya, kandırılmaya, yanlışa hep mahkûm olursunuz.

Reel gerçeklikten ve dengelerden uzak okumalar yapmak dış politika anlamında bizleri ve ülkemizi maalesef ki zafiyete uğratır.

Hele ki ABD'nin uşağı olmuş Suud ve avenesine güvenmek bizlerin şimdiden yarı yolda kalması demektir.

Suud ailesi hiç bir zaman dengeli bir dış politika takip etmemiştir.

Her zaman güçlünün ve menfaatinin peşinde olmuştur.

Hele bu dönemde ülkesinin bir kaç parçaya bölüneceği endişesi ile oturacağı kucak aramaktadır ki, onu geçmişteki tecrübeleri neticesinde yine ABD olmuştur.

Katar'a da güvenilip iş yapılmaz…

Evet Katar'da üssümüz olsun....

Orada askerimizde olmalı...

Neden olmasın...

Lakin hamaset yüklü açıklamalar, hem ülkemizi hem de vatandaşımızı zorda bırakır.

Demokratik ve seçimlerle iş başına gelmeyen babadan oğula geçen sistemlerde, dostluk ve düşmanlık peşi sıra gelişir. Ne zaman dost, ne zaman düşman olmuşsunuz anlayamazsınız.

Sistemleri, politik bakış açıları petrolden gelen paraya dayalı olduğu için bugün sizin yanınızda gibi duranlar. Bir bakmışsınız karşınıza geçmişlerdir. Petrol zenginliği yaşayan bu ülkelerle mesafemizi her zaman dikkatli ayarlamak zorundayız.

BİZİM ONLARA YAKLAŞTIĞIMIZ GİBİ ONLAR BİZE MAALESEF YAKLAŞMAMAKTADIR.

Uzun vadeli dış politik yaklaşımlar bu bahsi geçen ülkeler için zordur.

Dış politikada ki temel unsur şudur.

Devletlerarası ilişkilerde daimi dostluk yoktur.

Çıkar vardır.