Kasım 2014 dönemi işsizlik oranımız %10,7 olarak açıklandı.
Büyüme oranının düşmesiyle birlikte üretimimiz azaldı, sanayimiz güç kaybetti.
Ve 600 binden fazla kişi sadece bu yıl işsiz kaldı.
Kayıt altında bulunan işsizlerin sayısı 3 milyon 120 bin oldu.
Türkiye İşsizlik Kurumu verilerine göre; 51 bin satış danışmanı, 48 bin güvenlik görevlisi, 41 bin dikiş makinecisi, 39 bin sekreter, 38 bin garson, 36 bin çağrı merkezi elemanına ihtiyaç var.
Bu açıklama ile iş gücü devir hızının yüksek olduğu iş kollarını da görüyoruz.
Genelde az vasıf gerektiren işlerde, işveren bir yılı doldurmadan personelin işine son veriyor. 
Böylece kıdem vb. maliyetlerden tasarruf ediyor.
Yerine, yenisini işe alıyor.
Dikkat ederseniz üst düzey yönetici, mühendis, mimar, doktor vs. gibi kalifiye iş gücü sıralamada yok.
Ayrıca İŞ-KUR’a bildirim yapılmaz ise, yani kayıt altına girmemiş ise “işsiz” statüsünde de sayılmıyor.
İŞ-KUR’a göre işsiz statüsünde görünen 3 milyon 120 bin kişinin 750 bine yakını üniversite mezunu.
Gençlerde işsizlik oranı çok daha yüksek.
15-24 yaş arası işsizlik oranı %19,9 olarak açıklandı.
Genç, dinamik iş gücümüz evde heba oluyor maalesef.
Onlara iş imkânı sunamadığımızdan, gençler internette asmalı-kesmeli oyunlara dadanmış, kendi deyimleri ile “vakit öldürüyorlar”.
Aslında bu gaflet ve uyku “geleceğimizi öldürüyor”.   
Görünen o ki, işsiz ama eğitimli gençlerimizin sayısı her geçen gün biraz daha  artacak.
Üniversitelerimizden her yıl yaklaşık 350 bin öğrenci mezun oluyor.
Hele bir de kadınsanız işiniz daha zor.
Kayıt altına alınmış yaklaşık 750 bin işsiz üniversite mezununun 450 bini kadın.
Yine ifade edelim; işsizlik sorununun temeli üretim yetersizliği.
Fakat, son yıllarda mantar gibi her yerde biten özel üniversiteler ve özellikle talebi olmayan meslek bölümleri işleri daha da zorlaştırıyor.
Talebi olmayan üniversitelerin gözden geçirilmesinde fayda var.
TÜİK verilerine göre; yaklaşık 80 milyon nüfusun tam 57 milyon işgücü var.
Resmi kayıt altına girme imkânı bulabilmiş 29 milyon kişinin 26 milyonu çalışıyor, 3 milyon 120 bini çalışamıyor.
Peki çalışabilecek durumdaki kalan 28 milyon kişi nerede???
Onları maalesef 21 nci yüzyılda takip bile edemiyoruz!!! 
İşimize gelmiyor...
Halbuki Nüfus Müdürlüklerinde her vatandaş TC kimlik numarası ile kayıt altında, takibi “tek tuşa basmak” kadar kolay!
Takip edilmeyen vatandaşlarımızla muhtemel 31 milyon işsiz var.
İşgücümüz ve yetkinliğimiz yüksek, fakat çalışabilecek üretim alanlarımız az.
İşsizlik ile birlikte parasal sorunlar insanlarda özgüven eksikliğini tetikliyor, sosyal hayatı olumsuz etkiliyor.
Sosyal hayatta mutsuz insanlar çoğalınca tepkiler doğuyor.
Tepki oluşunca hükümetin yaptırım anlayışı değişiyor.
Son iç güvenlik yasası ile; hüküm ve karar mertebesinin hakimlerden alınıp valilere verilmesi; bu tepkilerin çoğalacağını öngörmek anlamına gelmektedir..
Amaç; daha hızlı müdahale edebilmek adına önlem almaktır.
Halkın üzerindeki bu baskı korkuya, korku ise adalete güveni etkileyebilir. 
Bu güven eksikliği ve korku halkı acımasızlaştırmış.
Bakın Pazar günü ne yaşandı!!!
Afyon’da bir kişi, 17 yaşındaki bir gence aracıyla çarptı. 
Sonra yaralı genci hastaneye götürmek için aracına aldı, az ileride gözlerden ırak kalınca araçtan indirip ölüme terk etti, kaçtı.
Sizce bu şahıs, bu insanlık dışı yaklaşımı; adalet hakkında kararsız olduğundan ve sonunu göremediğinden mi yoksa doğuştan insan olmayışından mı Sergiledi?..
İşsizlik meselemize geri gelince; yeterince “insan kıymetimiz” var. 
Bilanço ve madde anlatımıyla “işgücü kaynağımız” var.
Ama bu kaynaklardan faydalanmamız bir şekilde engelleniyor.
Özellikle Avrupa Birliği kriterleri adı altında birçok üretim alanından çekilmek durumunda kaldık.
Avrupa Birliği’ne aldırmadan, 10 yıl önceki Çin gibi üretime hızla girişmeliyiz.
Hatırlarsınız!!! Çin mallarını kimse beğenmez, burun kıvırırdı. 
Fakat bugün işi öğrendiler ve üretimde Almanya gibi söz sahibi oldular. 
Artık kimse burun kıvırmıyor.
10 yıl önce Çin’de işçilik yaklaşık 40 dolar, Türkiye’de 400 dolardı.
Çin’den yaklaşık 10 kat fazla maaş ödeyebiliyorduk.
Bugün Çin’de en ucuz işçilik 600 dolardan başlıyor.
Türkiye’de ise 350 dolar civarında.
Çin 15 kat büyürken, biz yerimizde saydık, hatta geriledik.
Özetle;
Karnımızı doyuracak olan, AB ve ABD ile görüşmeler değil! Üretimdir...