Bugün; 27 KASIM 2015 Cuma gününün büyük çoğunluğunda Ay İkizler burcunda ilerliyor olacak. Sabah erken saatte 05:36’de Ay Yengeç burcuna geçene kadar boşlukta Ay boşlukta ilerleyecek.

Ay boşlukta iken; ki bu boşluk (geceye kadar devam edecek) herhangi önemli bir olay başlatmamanız ve daha önceden başlamış olan işlerinizi akışta kalarak takip etmeniz en doğru hareket olur…

Geceye doğru 21:27’de Ay Yengeç burcuna geçecek. Dolayısı ile Ay Yengeç burcundayken;

Milli konular, korunma içgüdüsü, koruma kollama besleme büyütme gibi “analık” konuları, evimiz, yaşadığımız yer, güvenlik konuları, ülke, ülke güvenliği, gelenekler gibi konular gündeme gelir. Ayrıca içgüdüler, hassaslığımız da tavan yapar. Her şeyden etkilenir, gereksiz bunalımlar ve depresyonlar yaşanır..

Bu günlerde geçmiş, anılarımız gündeme geldiğinden nostaljiye de eğilim gösterdiğimiz günlerdir…



ÖNEMLİ GEZEGEN HAREKETLERİ:

Bir süre bu enerjiler geçerli olacak…

Satürn ve Neptün karesi ile.

  • Zehirlenme yoluyla sorunlar, kısıtlanma ve engeller.

  • Ne yapacağını bilememe ve yönsüzlük hissi.

  • Sınırsız kötülükler

  • -Deprem, seller

  • Denizlerde sorunlar

  • Denizaltı gibi mühendislik ürünlerinde sorunlar.

  • Denizlerde zehirden ölümler

  • Yeraltı sızıntısı

  • Sanatsal tarihi yapıların zarar görmesi

  • Yardım kuruluşlarının engellenmesi

  • Petrol gibi akışkan maddelerde (özellikle kaynağı denizler olup sudan çıkanlarda) sorun…

  • Gaz gibi maddelerden de zehirlenme olasılığı

  • Gaz alınan yerlerden sorunlar. Muhtemelen bir doğalgaz krizi.

  • Hayal gücünün sınırlarının kalkmasıyla, yeni keşifler

  • Normalde Astrologları engelleyici durumlar; ancak gökyüzünün de bunun tersine sınırları kaldıran bir hayal gücü yetisi.



Venüs’ün Uranüs ile kontra paralel açısı altında;

  • İlişkilerde özgürleşme isteği kaynaklı krizler

  • Diplomaside ani beklenmedik umulmadık kaos

  • Ani gelişen şok etkisi yaratan ilişki

  • Finansal alanda beklenmedik akla gelmeyen durumlar

  • Bireysel hareketlerle ilişkilerde sorunlar.

  • Marjinal ve bireysel çıkışlarla diplomaside kriz.



Saat 07:42 itibari ile Güneş’in Pluto ile contraparalel açısının zarar veren enerjisinin altında yaşama sevincimizi kaybedebiliriz.

Kimlik değişimi olur. Mutsuzluk, umutsuzluk ve beklentisizlik hissi keyfinizi kaçırabilir.

Bir güç altında ezildiğiniz hissini yaşayabilirsiniz..

Kişiliğe eğer kriz yönetilebilinirse karizma bile sağlayabilir. Ancak zor bir açıdır…



AYIN AÇILARINA BAKARSAK:

Sabah erken saat 05:23 itibari ile Ay’ın Jüpiter ile kuracağı 90 derecelik açısından sonra abartılı duygulardan kaçınmakta fayda var. Pireyi deve yapabileceğimiz etkiler altındayız.

Bu açıyı takiben saat 05:35’de bu sefr Ay Venüs ile 120 derecelik uyumlu açısını kuracak ve günün genelinde etkili olacağından; ikili ilişkilerde uyum, diplomaside denge, Finansal piyasada positif yönde hareketlilik, ve kadınlarla uyumlu ilişki enerjileri mevcuttur.

Bu nedenle gün olumlu enerjilerin etkisi altında olacaktır..

Akşam üzeri saat 18:57 itibari ile Ay, Ay düğümleri ile t- kare açı kalıbını oluşturuyorlar…

Kadersel olarak gelişen olaylar duygularımızı sıkıştıracak ve bazı sorunlar olayların çözüm bulacağı şekilde canımızı sıkacaktır..



***

Bugün kü yazımda; düşürülen Rus uçağı ile ilgili yorum yapacaktım; ancak diplomatik alanı ilgilendirdiğinden yorum yapmama kararı aldım.

***



Dolunay öncesi “özgür irade” ile ilgili konumuza devam ediyorum…

Yoğunlaşmış Enerji
Kuantum kuramına göre varlık bir enerji alanından türer ve kendisi de yoğunlaşmış enerjidir. Varlık enerji ise enerjinin dönüşüp değiştiği gibi değişir ve dönüşür. Enerji kapalı bir hacim içinde korunur. Yani, sabit kalır. Ama canlı veya cansız tüm var olanlar çevreleri ile etkileşim içinde olduklarından asla kapalı değildirler. Kuantum kuramı için kesin sınırları olan, belli bir yer kaplayan ve durağan bir varlık tanımı yoktur. Enerji sürekli dönüştüğü için varlıklar da sürekli değişim ve dönüşüm içindedirler.

Özne, en genel anlamda farkında olan, yorumlayan, yani bilinçli fail olandır. Bu durumda olan kişilere uyanık olanlar veya şuurlu olanlar da denir. İnsanın özü enerji ise özne = şuurlu enerji olarak tanımlanabilir. Çünkü bizim özümüz enerjidir. Biz ne sadece tiniz ne de sadece bedeniz. Biz, her ikisinin bileşkesi olan bir şuurlu (bilinçli) enerji paketiyiz. Şuurlu olmak ise kendi üzerine düşünmek ve kendini sorgulamak demektir.

Bütün bu ihtiyatlı yaklaşımlara karşın, kuantum belirsizliklerinin mucizeler gibi Tanrısal müdahaleleri doğa yasalarının çerçevesinde açıklamaktaki katkısı çok değerlidir. Mucizelerin, bilimsel yaklaşıma göre imkânsız olduğunu söyleyerek teolojiyi eleştirenlerin, modern bilimin sunduğu imkânlardan habersiz olduklarını ve bu yaklaşımlarının hatalı olduğunu ifade etmek çok anlamlıdır.

Tanrısal müdahaleyi ve mucizeleri inkâr, bilimsel olguların bizi ulaştırdığı bir sonuç değildir. Ancak, ateizme ve natüralizme metafizik bir ön kabul olarak inanan kişiler, bu felsefi inançları ile bilimsel yaklaşımlarını birleştirirlerse, Tanrısal müdahaleyi reddeden bir yaklaşıma sahip olabilirler. Fakat bu, bilimin sonucu değil, bu şahısların felsefi-metafizik yaklaşımlarının sonucudur. Oysa felsefi-metafizik yaklaşımı farklı kişiler, Tanrısal müdahaleyi modern bilim anlayışı ile uyumlu bir şekilde birleştiren modeller geliştirerek fizik ile teolojik yaklaşımlarını bir araya getirerek, modern bilim çerçevesinde doğanın teolojisinin mümkün olduğunu göstermişlerdir. Philip Clayton’un da dikkat çektiği gibi, eğer doğa yasaları ihlal edilmeden Tanrısal müdahalenin nasıl oluşmuş olabileceğini göstermek istiyorsak, bunu yapmak için Newton’dan beri en çok şansa sahip olduğumuz dönem, içinde olduğumuz dönemdir. Fiziğin en önemli iki teorisinden biri olan Kuantum Kuramının en yaygın fiziksel yorumuna dayanarak yapılan teolojik ve metafizik yorumları, bilim, felsefe ve din üçgenindeki konuları ele alanların, Tanrısal etkinlik, mucizeler ve özgür irade sorunlarını değerlendirirken mutlaka göz önünde bulundurmaları gerekmektedir. Böylece yeni bir düşünce yapısının oluşmasına ve çağın gereklerine katkıda bulunmuş olurlar.

Özgür İradenin Kuantum Açıklaması
Tüm nesnelerin hem dalga hem parçacık özelliğine sahip oldukları görüşü Kuantum kuramı tarafından ileri sürülmüş ve deneysel olarak da kanıtlanmıştır. Nesnel parçacıklar olan elektronlarla yapılan deneyler onların da dalgasal bir yapı sergilediklerini açıkça göstermiştir. Şu halde her varlığın iki farklı fakat tamamlayıcı yönü bulunmaktadır. Bu iki yönden biri dalgasal yapının gereği olan süreklilik ve uzam içinde sınırsızlık, diğeri ise kesiklilik ve parçacık yapısının gereği olan sınırlılık ile sonluluk. Her iki özellik de aynı derecede temel ve önemlidir. İki özelliği ayırmak yerine birleştirmenin önemli ve gerekli olduğu kanısı reel bir kanıdır. Bu iki özellik sadece cansız nesnelere ait olmayıp, tüm var olan canlı ve cansızların temel yapısında bulunmaktadırlar. Bu bakımdan bu iki özellik insan yapısında da bulunurlar. Süreklilik ve sınırsızlık bizim tin boyutumuzu, sonluluk ve sınırlılık ise bizim beden boyutumuzu oluşturur.

Tin boyutunda, bizim kendi yetimiz olan düşünce boyutu olduğu kadar çevrenin bize vermiş olduğu varsayımlar ve ön-kabuller de bulunur. Düşüncemizde özgür olduğumuzu sansak da çevrenin ve yaşadığımız toplumun kültürel baskıları özgür düşünmemizi engeller veya en azından bazı kısıtlamalar getirir.

Beden boyutunda ise genetik ve kalıtımsal özellikler olduğu kadar, doğuştan itibaren taşıdığımız bazı psikolojik bozukluklar da bulunabilir. Bu bakımdan bedenimiz de bizim özgür irademizi kısıtlar.

Tüm bu baskılar ve yönlendirmeler çerçevesinde insanın özgür iradesi ancak belli bir oranda kendini tam olarak ifade edebilir. Bu durumda yapılacak şey özgür irademizi anlamlı bir yaşam tarzı oluşturmak için yönlendirmektir. Anlamlı yaşam, mümkün olduğunca orta yolu izleyerek ve hem kendisine hem de çevresine yararlı ve hayırlı bir kişi olmayı başarabilmekten geçer.

Kaynak: Kuantum Bilgeliği ve Tasavvuf-Doç. Dr. Haluk Berkmen



Sağlıkla