Bugün 4 AĞUSTOS 2015 SALI güne Ay Balık burcunda olarak girdik.
Ancak saat 02:25 itibari ile Ay Koç burcuna geçiyor.
Ay Koç burcundayken yeni bir başlangıç enerjisi devreye girer. Temiz enerjili bir Ay; kişiye yenilenme fırsatı sunar. Duygu ve hislerimizle yeni olana, saf başlangıçlara ve neşeye odaklanırız… 
Kişi; saf çocuk gibi “iyi niyetli” bir enerji ile sonunu düşünmeden girişim yapar. Fakat bazen bu sonu düşünülmeden yapılan bir girişim olduğundan; sonradan pişman olunabilecek durumlara da neden olabilir.? Bu da muhtemelen Eylül’ün ilk haftasından itibaren kendini gösterebilecek bir enerjidir.
Baş ağrınız artabilir. Migren atağı görülebilir veya baş bölgenizden kaza geçirme riski de vardır. 
Dikkat ediniz…
AYIN AÇILARINA BAKARSAK:
Sabah şafak sökerken, saat 05:19 itibari ile  oluşan “Ay Paralel Chiron açısı” ile; şifalanma enerjisi gökyüzünden sunulur. Duygusal hassas olup, boşuna yaralanmışlık hissi içinde oluruz.
Bugün; normal hareketi retro  olan Aydüğümlerinin ileri hareketine geçtiğini göreceğiz saat  05:51 itibari ile, ancak bu aslında Aydüğümünün “retro hareketi” olacak. 
Yani bir süredir retro olarak hareket eden tüm diğer gezegenlere bu retro hareket ile dahil olmuş olacaklar ve bu sefer KADER ve KARMA da eşlik ediyor olacak…
Böylelikle de; “geçmiş ile gelecek arasında köprü” kurulur. 
Ancak geleceği geçmişte, geçmişte geleceği görmek  gibi bir kavram içinde olacağız. 
Fakat bu enerji ALDATICIDIR…!
Sabah şafak sökerken; Ay saat 05:52 itibari ile Güney Ay Düğümü ile kavuşum yapacak.
İki saatlik bu dönemde gelecekle ilgili planlarınızda hislerinize güvenerek adım atabilirsiniz.  Geçmişte sorun gibi görülen detaylar, bu zaman diliminde avantaj gibi ortaya çıkabilir. 
Akşam üzeri saat 22:23 itibari ile de  Ay Güneş ile 120 derecelik açı kuracak.
Bu mantığınız ile içgüdüsel şuursuz tarafınızın ahenk içinde olacağı zaman dilimidir.
Eril ve dişil enerjinin dengesi evrende uyumlu bir şekilde akar.
Anne baba arasında uyumlu ilişki olduğu gibi otoritelerinizden destek göreceğiniz bir zaman dilimidir. Bu neden le büyüklerinize danışılcak bir konu var ise bu saatlere denk getirmeniz yerinde olur…
Günü bu enerjiler ile bitiriyoruz…
***
Son günlerde, özellikle haftalardır gökyüzünün uyarısı üzerine görülen, “kin, nefret öfke enerjinizi beslemeyin” gibi yazıları yazıyorum. 
Gökyüzü çünkü “Regulus” sabit yıldızının enerjisi özellikle geçmişe yönelik konularda karşımıza  “öç alma” fırsatları çıkarıyor.
Regulus kişiye, şans, itibar, şöhret vaad eder. Ancak bunu sınavı geçince yerine getirir. Bu sınav ise karşınıza çıkacak olan, belki de yıllarca beklediğiniz bir öç alma fırsatı olacaktır.
Fakat bu insanı sınavı aşmak hiç te kolay değildir.
Ancak koşul budur. Sınavı geçememek; itibar kaybetmek, gözden düşmek, alaşağı edilmek ve sefalet içinde ölmektir.
Gökyüzünün 31 Temmuz’dan 11 Eylül’e kadar özellikle ilişkiler, diplomasi ve es ki aşklar olarak karşınıza çıkaracağı bu sınavlara yenik düşmeyin. 
Bu sadece kişiler için geçerli değildir. Bu ülkeler için de geçerlidir. Bu sadece Türkiye için de geçerli değildir. Tüm dünya insanları bu sınava maruzdur.
Bu konu da farkında olup; karşılaşacağınız böyle bir enerji olduğuna bir kere daha dikkatinizi çekmek istedim.
Ve maalesef  çevremde bazı insanların; kin ve nefret duygu tuzaklarına düştüklerini de gözlemliyorum, tüm bu bilgilendirmelere rağmen.
Bu da kişinin kendi kaderinde kendi özgür iradesidir sonuçta buna da müdahele olmaz. 
Ancak bu astrolojinin dilini çözüp, bilgileri ulaştırmak, üzere bunları görüp te söylememek olmaz.
Lütfen Regulus’un böyle bir enerjiyi şuan retro hareketini yapan Venüs üzerine yüklediğini ve Venüs “ilişkiler, diplomasi” sınavları olarak karşımıza  geldiğini unutmayalım.
Diğer taraftan manevi pencereden de bakınca  evrenin, “sevgi” enerjisi üzerine kurulu olduğunu, “insan olmanın bir değeri” olduğu ve kaliteli bir ruha sahip olmanın, “kendine ve başkalarının hakkına duyulan sevgi ve saygı” ile olduğunu da göz önünde bulundurmalıyız.
İnsan olarak her türlü negatif enerjiden arınıp, saf bir insan olarak aynı doğduğumuz anda ki bir bebek enerjisine sahip olacağımız  “FABRİKA AYARLARIMIZA” dönmek üzere kendimizi gözden geçirmek önemlidir…
Bir çok kere Mevlana sözlerine döner, felsefesini sevgi üzerine kuran yazılarında ne demek istediğini anlamaya çalışırım.
İnsan olarak, tekamül sürecinde yollar sevgiden geçiyor. 
Kinden geçen bir yol yok…
Bu nedenle sevgi dili ile konuşan  ŞEMS’e de kulak vermeye devam ediyorum bugün…
21. kural: Hepimiz farklı sıfatlarla sıfatlandırıldık. Şayet Allah herkesin tıpatıp aynı olmasını isteseydi,hiç şüphesiz öyle yapardı. Farklılıklara saygı göstermemek, kendi doğrularını başkalarına dayatmaya kalkmak, Hakk’ın mukaddes nizamına saygısızlık etmektir.
22. kural: Hakiki Allah aşığı bir meyhaneye girdi mi orası ona namazgah olur. Ama bekri aynı namazgaha girdimi orası ona meyhane olur. Şu hayatta ne yaparsak yapalım, niyetimizdir farkı yaratan, suret ile yaftalar değil.
23. kural : Yaşadığımız hayat elimize tutuşturulmuş rengarenk ve emanet bir oyuncaktan ibaret. Kimisi oyuncağı o kadar ciddiye alır ki ağlar, perişan olur onun için. Kimisi eline alır almaz şöyle bir kurcalar oyuncağı , kırar ve atar. Ya aşırı kıymet verir , ya kıymet bilmeyiz.
Aşırılıklardan uzak dur. Sufi ne ifrattadırne tefritte. Sufi daima orta yerde…
24. kural : Madem ki insan eşref-i mahlukattır, yani varlıkların en şereflisi, attığı her adımda Allah’ın yeryüzünde ki halifesi olduğunu hatırlayarak , buna yakışır soylulukta hareket etmelidir. İnsan yoksul düşse, iftiraya uğrasa, hapse girse, hatta esir olsa bile, gene de başı dik, gözü pek, gönlü emin bir halife gibi davranmaktan vazgeçmemelidir.
25. kural : Cenneti ve cehennemi illa ki gelecekte arama. İkisi de şu an da burada mevcut. Ne zaman birini çıkarsız, hesapsız ve pazarlıksız sevmeyi başarsak, cennetteyiz aslında. Ne vakit birileriyle kavgaya tutuşsak; nefrete, hasede ve kine bulaşsak, tepetaklak cehenneme düşüveririz.
26. kural :  Kainat yekvücud, tek varlıktır. Herşey ve herkes görünmez iplerle birbirine bağlıdır. Sakın kimsenin ahını alma; bir başkasının hele hele senden zayıf olanın canını yakma. Unutma ki dünyanın öte ucunda tek bir insanın kederi, tüm insanlığı mutsuz edebilir. Ve bir kişinin saadeti herkesin yüzünü güldürebilir.
27. kural : Şu dünya bir dağ gibidir, ona nasıl seslenirsen o da sana öyle aksettirir. Ağzından hayırlı bir laf çıkarsa, hayırlı laf yankılanır, şer çıkarsa sana gerisin geri şer yankılanır.
Öyleyse kim ki senin hakkında kötü konuşur, sen o insan hakkında kırk gün kırk gece güzel sözler et. Kırk günün sonunda göreceksin herşey değişmiş olacak. Senin gönlün değişirse dünya değişir.
28. kural : Geçmiş zihinlerimizi kaplayan bir sis bulutundan ibaret. Gelecek ise başlı başına bir hayal perdesi. Ne geleceğimizi bilebilir, ne geçmişimizi değiştirebiliriz. Sufi daima şu anın hakikatini yaşar.
29. kural : Kader hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir. Bu sebepten,”ne yapalım, kaderimiz böyle”deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir. Kader yolun tamamını değil, sadece yol ayrımlarını verir. Güzergah bellidir ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir. Öyleyse ne hayatının hakimisin, ne de hayat karşısında çaresizsin.
Sağlıkla