Bugün “MARS ile SATÜRN” ve  “PLÜTO ile JÜPİTER” arasında Altın Oran açıları mevcut.
Bu da oluşabilecek herhangi bir olayın aşırı şekilde büyümesine müsait olup, oldukça akıcı ve yoğun enerjilerin olduğunu anlatıyor.

 Bugün; 7 TEMMUZ 2015 Salı gününün büyük çoğunluğunda Ay Balık burcunda ilerleyecek.

Saat 17:37 itibari ile Ay Koç burcunda boşluğa giriyor.
Ay boşlukta iken   önemli olan herhangi birişinizi başlatmayıp, daha önceden başlatılmış işleri akışa bırakmanız en doğru olanı olacaktır, çünkü ay boşlukta iken enerji yoğun olur, olayları kontrol altına alamazsınız.

Akaşam saat 19:38’de  Ay Koç burcuna geçiyor.
Ay Koç burcunda seyrederken enerjik ve atak olur, her olayı hemen başlatmak isteriz. Dolayısı ile sabahtan yapılması gereken fakat bir türlü başlatmadığımız işlere Ay’ın Koç burcuna geçmesiyle start vermek yerinde olur.
Diplomasiden uzak, aklına geleni yapmak isteyen bir yapı kazandırır, Ay’ın enerjisi  Ay Koç’ta iken insana.O yüzden sık sık toplumsal görgü kurallarıyla başı derde girer. Ay Koç burcundayken ruhumuza tekrar neşe gelir.
Duygu ve hislerimiz yeni olana, saf başlangıçlara ve neşeye odaklanır.. Temiz enerjili bir Ay kişiye yenilenme fırsatı sunar..
Ay Koç’ta iken taptaze bir enerji ile her şeye yeniden başlamış oluruz…

Bugün MARS ile SATÜRN ve  PLÜTO ile JÜPİTER arasında altın Oranlı açılar mevcut. Bu da oluşabilecek herhangi bir olayın aşırı şekilde büyümesine müsait olup, oldukça akıcı ve yoğun enerjilerin olduğunu anlatıyor.

Şafak sökerken günün ilk saatlerinde saat 05:17 itibari ile Ay Kavuşum Chiron açısı ile  2 saat boyunca evrenden yaralanmış duygularımızı tedavi eden enerjiler akar. Duygusal olarak yine de hassas oluruz.

 Öğleden sonra saat 15:56’de  Ay’ın Merkür ile oluşturduğu kare açı ile sert fikirler sözler ve de düşünceler nedeniyle duyguların hasar alması  huzurluk mümkündür. Bu nedenle bu saatlere kimse ile tartışmamaya özen göstermeliyiz.
Bu saatlerde, konsantrasyon ve disiplin gerektiren işler yerine geçici çalışmalar tercih edilmelidir.

Akşam üzeri ise; saat 17:35 Ay Üçgen Satürn açısı ile , disiplin gerektiren çalışmalarda rahat konsantre olmanızı sağlar. Dolayısı ile Öğleden sonra zorlanacağımız önemli ve konsantrasyon gerektiren işleri akşam üzerine bırakmakta fayda vardır. Ayrıca Akşamüzeri bizden yaşça büyük otorite kişlerden destek göreceğimiz saatlerdeyiz.
Önemli konuları görüşmek için akşam saatlerini seçebilirsiniz.
Ayrıca ev ile ilgilenmek ve kalıcı bazı değişiklikler yapmak için de uygun bir açıdır. Değerlendirebilirsiniz.
Anılar, geçmiş hatıralar ve nostalji açısı da olduğundan evde eskiye ait albümleri düzenlemek içinde uygundur.

Gece saatlerinde ise saat 22:49’de  Güneş Paralel Merkür açısı ile popüler olmasını istediğiniz fikirleriniz varsa eğer, bu açıyı bu fikirleri başkalarına sunmaya başlamak için değerlendirebilirsiniz. 

Bugün Güneş Sirius ile kavuşumda,
Kimliğimiz, babamız, hayatımızda ki otorite kişiler, Mantığımızı temsil eden Güneş’in oldukça  olumlu enerjiler taşıyan Sirius ile kavuşum yapacak olması; kişiye ün, şöhret, servet ile ilgili şanşlar sağlayabilir.
Kişiye dünya görüşü bir vizyon kazandırabilir.
Ayrıca bugün havanın çok sıcak olacağına ve de köpek ısırığına maruz kalınabileceğine dikkat çeker.
Bu yılsızın etkisi ile içsel bir yolculuk ve vizyon sahibi olabilir, kendi görüşünüzü geliştirebilirsiniz.

Örnek olarak Mevla’nın doğum haritasında  Güneş’i Sirius Sabit yıldızı ile açı yapmaktadır…

*  *  *

Bugün aslında Kızılderilililerle ne kadar ortak noktamız olduğuna değinmeyeceğim, sadece hayat dersi olan bir mektubu buradan szinle paylaşmak istiyorum. Bazen sadece düşünmek gerekir. Fazla bir şey söylemeden…

İnsan Toprağa Aittir
Bu mektup 1854 yılında, bir Kızılderili reisi olan Şef Seattle tarafından Amerika Birleşik Devletleri Başkanı'na yazılmıştır.
Bir Kızılderiliyim ve anlamıyorum… Gökyüzünü, toprağın sıcaklığını nasıl satın alabilirsiniz ya da satarsınız? Bunu anlamak bizler için çok güç! Bu toprakların her parçası halkım için kutsaldır. Çam ağaçlarının parıldayan iğneleri, vızıldayan böcekler, beyaz kumsallı sahiller, karanlık ormanlar ve sabahları çayırları örten buğu, halkımın anılarının ve geçirdiği yüzlerce yıllık deneylerin bir parçasıdır.
Ormanlardaki ağaçların damarlarında dolaşan su, atalarımızın anılarını taşır; biz buna inanırız! Beyazlar için durum böyle değildir. Bir beyaz ölüp yıldızlar alemine göç ettiği zaman, doğduğu topraklarını unutur. Bizim ölülerimiz ise bu toprakları unutmaz. Çünkü Kızılderili gerçek anasının toprak olduğuna inanır.
Washington'daki Büyük Beyaz Reis, bizden toprak almak istediğini yazıyor! Bu bizim için büyük bir fedakarlık olur. Büyük Beyaz Reis, bize rahat yaşayacağımız bir yerin ayrılacağını, bize babalık edeceğini, biz Kızılderililerin ise onun çocukları olacağımızı söylüyor. Bu önerinizi düşüneceğiz! Ama gene de bunun kolay olmayacağını itiraf ederim. Çünkü bu topraklar, bizim için kutsaldır. Nehirler ve ırmakların suyu, bizim için sadece akıp giden su değildir; atalarımızın kanıdır aynı zamanda. Bu toprakları size satarsak, bu suların ve toprakların kutsal olduğunu çocuklarınıza da öğretmeniz gerekecek. Biz, nehirleri ve ırmakları kardeşimiz gibi severiz! Siz de aynı sevgiyi gösterebilecek misiniz kardeşlerimize? Biliyorum, beyazlar bizim gibi düşünmezler! Beyazlar için bir parça toprağın diğerlerinden farkı yoktur. Beyaz adam topraktan istediğini almaya bakar ve sonra yoluna devam eder. Çünkü toprak beyaz adamın dostu değil, düşmanıdır! Beyaz adam topraktan istediğini alınca, başka serüvenlere atılır. Beyaz adam, annesi olan toprağa ve kardeşi olan gökyüzüne alıp satılacak, işlenecek, yağmalanacak bir şey gözüyle bakar. Onun bu ihtirasıdır ki, toprakları çölleştirecek ve her şeyi yiyip bitirecektir! Beyaz adamın kurduğu kentleri de anlayamayız biz Kızılderililer. Bu kentlerde "huzur" ve "barış" yoktur! Beyaz adamın kurduğu kentlerde, bir çiçeğin taç yapraklarının açarken çıkardığı tatlı sesler, bir kelebeğin kanat çırpışları duyulmaz. Belki bir vahşi olduğumdan anlayamıyorum ama benim ve halkım için önemli olan şeyler oldukça başka! İnsan bir su birikintisinin etrafında toplanmış kurbağaların, ağaçlardaki kuşların ve doğanın seslerini duymadıkça, yaşamın ne değeri olur? Bir Kızılderiliyim ve anlamıyorum!
Biz Kızılderililer, bir su birikintisinin yüzünü yalayan rüzgarın sesini ve kokusunu severiz. Çam ormanlarının kokusunu taşıyan ve yağmurlarla yıkanıp temizlenmiş meltemleri severiz. Hava önemlidir bizler için. Ağaçlar, hayvanlar ve insanlar aynı havayı koklar. Beyaz adam için bunun da önemi yoktur! Ancak size bu toprakları satacak olursak, havanın temizliğine önem vermeyi de öğrenmeniz gerekir. Çocuklarınıza, havanın kutsal bir şey olduğunu öğretmeniz gerekir. Hem nasıl kutsal olmasın ki hava? Atalarımız doğdukları gün ilk nefeslerini bunun sayesinde almışlardır. Ölmeden önce son nefeslerini de gene bu havadan almazlar mı?
Toprak satmamız için yaptığınız öneriyi inceleyeceğim! Eğer önerinizi kabul edecek olursak, bizim de bir koşulumuz var; beyaz adam bu topraklar üzerinde yaşayan bütün canlılara saygı göstersin. Ben bir vahşiyim ve başka türlü düşünemiyorum! Yaylalarda cesetleri kokan binlerce bufalo gördüm. Beyaz adam trenle geçerken vurup öldürüyor bu hayvanları! Dumanlar püskürten bu demir atın bir bufalodan daha değerli olduğuna aklım ermiyor! Biz sadece yaşayabilmek için avladık bufaloları! Bütün hayvanları öldürecek olursanız nasıl yaşayabilirsiniz? Canlıların yok edildiği bir dünyada insan ruhu yalnızlık duygusundan ölür gibi geliyor bize. Unutmayın, bugün canlıların başına gelenler yarın insanın başına gelir! Çünkü bunlar arasında bir bağ vardır.
Şu gerçeği iyi biliyoruz: Toprak insana değil, insan toprağa aittir! Ve bu dünyadaki her şey, bir ailenin fertlerini birbirine bağlayan kan gibi ortaktır ve birbirine bağlıdır. Bu nedenle de dünyanın başına gelen her felaket insanoğlunun da başına gelmiş sayılır! Bildiğimiz bir gerçek daha var: Sizin Tanrı'nız bizimkinden başka bir Tanrı değil! Aynı Tanrı'nın yaratıklarıyız. Beyaz adam bir gün belki bu gerçeği de anlayacak ve kardeş olduğumuzu fark edecektir. Siz Tanrı'nızın başka olduğunu düşünmekte serbestsiniz! Ama Tanrı, hepimizi yaratan Tanrı için Kızılderili ve beyazın farkı yoktur. Ve Kızılderililer gibi Tanrı da toprağa değer verir. Bu toprağa saygısızlık, Tanrı'nın kendisine saygısızlıktır. Beyaz adamı bu topraklara getiren ve ona Kızılderili'yi boyunduruk altına alma gücünü veren Tanrı'nın kaderini anlayamıyoruz! Tıpkı bufaloların öldürülüşü, ormanların yakılışı, toprağın kirletilişini anlayamadığımız gibi...
Bir gün bakacaksınız gökteki kartallar, dağları örten ormanlar yok olmuş. Yabani atlar ehlileştirilmiş ve her yer insanoğlunun kokusuyla dolmuş! İşte o gün insanoğlu için yaşamın sonu ve varlığını devam ettirebilme mücadelesinin başlangıcı başlamış olacak.

Sağlıkla.