Bugün 3 MART 2015 SALI mars günündeyiz. Güne Ay Aslan’da iken giriş yaptık ve Ay saat 10:47 itibari ile Merkür ile yapacağı karşıt açıdan sonra gün içinde başka açısı kalmayacağından boşluğa girecek.
Ay 4 Mart saat 13:38 de  Başak burcuna geçişi ile boşluktan çıkmış olacak.
Bu süreç içinde Ay boşlukta iken; Ay’ın enerjisinin oldukça yoğun ve kontrol edilemeyecek şekilde aktif olduğu dönemlerdir. Dolayısı ile bu zaman diliminde; kontrol sağlayamayacağımızdan dolayı şartları zorlamadığımız ve olayları akışına bırakıp önemli işlerimizi beklettiğimiz dönemlerdir. Yani  akışta kalıp, sakin bir şekilde günü geçirmeye çalışıyoruz. Bu dönemin işaret ettiği en verimli hareket, kişisel gelişim adına yapılan kendi içsel derinliğinize ulaşmak erişmek adına yapılan ruhsal çalışmalarınızdır.
Yine de Ay Aslan burcundayken günü; neşeli, cesur, enerjik, aktif, umutlu, sevinçli geçirirsiniz.
Kendinizi rahatlıkla ortaya koyar ve  işleri ve çevrenizi organize edersiniz.
Çevrenizde olan insanlara yaşama sevinci verip, moral saçarsınız Ay Aslan burcundayken…
Salı günü boyunca Aslan burcunda hareket edecek olan Ay heyecanlı, enerjik, sevinç dolu bir ruh haline bürünmemize neden olabilir. Etrafımızdaki stresli durumlara rağmen kendimizi gelecekten umutlu, içten içe sevinçli hissedebiliriz.
Gün içinde Ay sırasıyla olumlu ve uyumlu enerjilerini önece VENÜS sonra URANÜS sonra da JÜPİTER ile yapacak.
Bu olumlu enerjilerin akışı altında sabahın erken saatlerinde  duygusal olarak mutlu, ani beklenmedik motivasyon ile İlahi alandan destek alarak başlıyoruz.
Neşe çoşku ve motivasyon sahip olabileceğiniz en olumlu enerjiler ile sizi güne hazırlıyor.
Sabah saatlerinde yapacağınız dua veya meditasyon çalışmalarınız sizi pozitif enerji ile depolayacaktır.
Gün hazır böyle mutlu ve pozitif enerji ile başlamışken yapılacak önemli işleri sabahtan bitirmenizi tavsiye ederim…
Çünkü öğleden önce Ay boşluğa giriyor; yukarıda anlattığım gibi.

İnsanlık artık bir takım farkındalık aşamasındadır. Ani birden mucizevi bir fikir ile karşılaşması artık hiç te şaşılacak bir durum değildir.
Bu durumu destekleyen açı saat 14:25 ile kesinleşecek olan Jüpiter Uranüs üçgen açısı dır..
Bu dönemde alacağınız kararlar yaşamınızı değiştirir.
Özgürlük hissiniz
Ani marjinal hareketler ve kararlarınız
İçinizden yükselen devrimci asi duygularınız büyüyüp toplumu etkileyecek nitelikte.
Bu nedenle alacağınız kararlarınıza ve ne yönde yönlendirdiğinize dikkat edin…

Çünkü geleceğinizi dönüştürebilecek enerji içinizde ve bu saatlerde pürüzsüz bir şekilde akan bu enerjiyi kendi geleceğinizi şekillendirme de kullanabilirsiniz..
Güç içinizde..
Enerji devamlı olarak form değiştirmektedir.
Fiziksel boyutta maddeler katı, sıvı ya da gaz şeklindedirler ve baktığımızda bir değişim göstermediği düşünülmektedir. Ancak maddenin içine doğru yolculuk ettiğimizde, yani micro kozmoza doğru baktığımızda, hareketsiz gibi duran maddelerin de hareket ettiğini görürüz.
Her şey hareket halindedir, sürekli titreşir..
Görünürde bir değişim yokmuş gibi durmaktadır ancak her madde değişmektedir.
Bir ağaç parçası zamanla ufalanır, küçülür ve parçalanır. Ancak bu o kadar yavaş olur ki, bunu çoğu zaman fark edemeyiz.
Bütün maddeler sürekli değişmektedir. 
Eğer bir odun parçasını yakarsak bu durumda değişim çok daha hızlı olacaktır.
Burada odunun enerjisini pasif enerji, ateşe atıldığı zaman ortaya çıkan enerjiyi aktif enerji olarak tanımlayabiliriz. Aktif enerji hızlıdır, kolaylıkla farkına varılır ve güçlüdür.

Biz herhangi bir düşünceye bilinçli olarak odaklandığımız zaman artık ortada aktif bir enerji vardır.

Bu durumda enerji bizden dalgalar halinde evrene yayılır. Bir yere odaklanırsak o enerjimizi ilgili yere veya kişiye ulaştırmamış mümkündür.
Düşüncemize odaklama şeklimiz, süremiz ve gücümüz enerjinin şiddetini belirler.
İsteğimizi güçlü olarak sürdürdükçe ve dikkatimizi istediğimiz şeye vermeye devam ettikçe, enerjiyi pasif durumdan aktif duruma geçirmiş oluruz.
Meditasyon ile yapacağımız çalışmalarımızda belli bir disiplin ile enerjimize hükmeder hale geliriz.Bu noktada en önemli konu, odaklanmak ve buna devam etmeyi başarmaktır, aksi halde pasif bir enerjiyi aktif hale geçirmek mümkün olmayacaktır.

Dönüşüm yasası sadece enerjiyi pasif halden aktif hale geçirmekle ilgili değildir. Özellikle titreşim yasası ile birlikte çalışma özelliği vardır.
Olumsuz bir titreşimin, olumlu hale gelmesi de bu yasa ile mümkündür.
Olumsuz her türlü duygunuzu ve korkunuzu dönüştürmeniz de yine bu yasa ile mümkün olmaktadır.

Bunun için enerji çalışmaları, niyetler, meditasyon gibi teknikleri kullanabilirsiniz. Belli bir disiplin içinde hergün yapacağınız nefes çalışmanızın da size sonsuz deneyimler kazandırdığı gibi, hücrelerinizden başlayan bir şifalanma yaşamanız da mümkün olacaktır.

Düşüncelerinizin gücünü bilin ve sahip olduğunuz enerjiyi yönetin.
Buna hakim olduğunuzda hayatınızın nasıl değiştirebildiğinizi ve ihtiyacınız olan olumlu enerjilerin size nasıl aktığının farkında olun.

Bunlar hayatınızda normal bazı olaylarmış gibi gerçekleşiyor görünebilir.
Ancak farkında olup; şükredebilme yetisine sahip olduğunuzda; bu kat ve kat artarak devam eder.
Aksi durumda; tam tersi işlemesi de yine sizin elinizde olacaktır. Fark etmemek, hor kullanmak.  Bu enerjinin tersine dönüşüne bir örnek olabilir…

Burada nette okuduğum küçük bir hikayeyi sizinle paylaşmak istiyorum.
Küçük çocuk, şeftali çekirdeğini dişiyle kırmak için zorlanıyordu.
Babası ona dedi ki:
“Oğlum!.. Şeftali çekirdeğini dişinle kıramazsın!”
Çocuk, şeftali dişiyle yeniden zorladı.
Şeftali çekirdeğinin traktör lastiklerini anımsatan pütürlü sert kabuğu dişlerinin yüzeyini eriterek çıtırdattı.
Elini acıyan dişine götürdü çocuk. Dişi sallanıyordu.
“Oğlum!” dedi babası yeniden.
“Şeftalinin çekirdeği serttir, yazık edersin dişlerine.”
Çocuk inat ediyordu. İlle kıracaktı bu sert çekirdeği.
Yere koydu ve ayakkabısının topuğuyla üzerine bastırdı. Kırılmıyordu çekirdek.
“Sen inatçıysan, ben senden daha inatçıyım.” dedi çocuk.
Bu kez bir taş aldı eline; taşla kırmayı denedi.
Her vuruşta bir yana fırlıyordu çekirdek.
“Şeftali çekirdeği çok serttir oğlum.” dedi babası. “O küçük taşla kıramazsın!”
Çocuk öfkeyle çekirdeği tekmeledi.
Çekirdek, tulumbanın yanındaki toprağa düştü.
Çocuk öfkeyle bastı üzerine, iyice toprağa gömdü. Aradan günler geçti.
Çocuk şeftali çekirdeğini unutmuştu.
Gecekondu mahallesinin çocuklarıyla oynuyordu. Babası çağırdı onu.
“Bu ne oğlum?” dedi.
Çocuk babasının parmağıyla gösterdiği yana baktı.
Küçük, iki yeşil yapraklı bir ot gördü.
“Ot.” dedi.
“Ot değil.” dedi baba.
“Dişlerinle ve taşla kıramadığın şeftali çekirdeğinden çıkan şeftali ağacının fidanı.”
Çocuk, inatçı sert çekirdeği anımsadı.
Dişiyle kıramadığı, taşla kıramadığı, tekmeyle kıramadığı çekirdek fidana dönüşmüştü işte. Bu fidan büyüyecek ve ağaç olacaktı; çiçek açacaktı.
Şeftali verecekti. Şaşırdı. Babası ona dedi ki:
“Oğlum…
Ne zaman, hangi koşullarda olursan ol, dara düştüğünde şeftali çekirdeğini anımsa.
Dişinle kıramadın o çekirdeği, taşla kıramadın.
Ama uygun toprağa düşen çekirdek, günü gelince o sert kabuğu parçalar, toprağı deler ve yeşerir.
Nedir o çekirdeğe bu gücü veren, güzel oğlum?
Çekirdek, kabuğunu parçalayan gücünü kendi içindeki çelişmelerden alır oğlum.
Her şey kendi içinde zıtlarını taşır.
Her şey kendi içinde, kendini değiştirecek, başkaldıracak özü taşır.”

Çocuk dikkatle babasını dinliyordu.
Baba gülerek dedi ki:
“Şeftali çekirdeğine inan. Kendi gücüne güven!”

Sağlıkla.