Bugün; 2 KASIM 2015 PAZARTESİ Ay Yengeç burcunda olarak güne başladık. Saat 10:07 itibari ile  Ay  boşluğa düşüyor.
Dolayısı ile Ay boşlukta iken herhangi önem olabilecek bir olay başlatmadan Ay Aslan burcuna geçene kadar akışta kalmak doğru bir davranış şekli olacaktır…
Akşam üzeri saat 18:48’de  Ay Aslan burcuna geçecek.
Ay Aslan burcundayken, kimliğimizi açıklıkla ortaya koyarız. Organizasyon becerilerimiz ile dikkatleri üzerimize çekeriz.
Ay Aslandayken hem eğlenir hem de başkalarını eğlendirir, organize eder, yaptıklarımızla da takdir toplamak isteriz.
Ay’ın Aslan burcundan geçişinde her şeyi ortaya koyar gizli kapaklı olana da karşı çıkarız. Genelde bu ruh halinden dolayı da bu günler skandallarla da anılır…

GÜNÜN ÖNEMLİ GEZEGEN HAREKETI:

Bugün; 10:06 ‘da zeka ve iletişim gezegeni Merkür, derin duygular hisler ve uçlarda yaşayan tutkularımızın burcu Akrep burcuna geçiyor.
Merkür Akrep burcunda olduğu bu dönemde, her şeyi derinlemesine ele alırız. Bir dedektif gibi zihinsel araştırmalar yapar. Görünenin arkasını araştırırız…
Bu açıyı bilim adamları araştırma yapmak için değerlendirebilirler.
Merkür Akrep’te mistik ve okült konulara ilgi yükselir.
Neye ilgi duyarsak bunu tutku ile ele alır ve kendimizi ya hep, ya hiç duygusuyla ortaya koyarız.
Merkür Akrep burcundayken, sözlerimize dikkat etmek te gerekebilir. Bu dönemde sert bir tetiklenme ile oldukça zehirli sözler de sarf edebiliriz. Dikkat...!!!
Özellikle seçim ertesi aktif olan bu enerji ile “ağızdan çıkanı, kulak duymalı” diyoruz..
AY’IN AÇILARINA BAKARSAK:
Sabah şafak saatinde Ay’ın Venüs ile 60 derecelik açısı altında, ilişkiden hoşlanılan hoşgörünün arttığı saatlerdir. Kadınlarla uyum vardır..
Sabah erken saar 06:34’de  Ay’ın Mars ile 60 derecelik açısının altında acele davranmaktan sakınmamız gereken saatlerdir.  Özellikle trafikte kaza riski içerir.
Akşamüzeri saat 20:05’de  Ay’ın Merkür ile 90 derecelik açısının altında; duygularla düşüncelerimizin huzursuzluk verdiği saatlerdir..
Bu açının altında  konsatre olmak ta zorlanırız…
Bugün sizinle “kalbin güzelliği” üzerine netten bir hikayeyi paylaşmak istiyorum…
Genç bir adam kendi kalbinin yörenin en güzel kalbi olduğunu ilan etmişti. Onu görenler de bunu onaylamıştı. Birden kalabalığı tam ortadan yaran yaşlı bir adam genç adama doğru yürüdü ve:
"Senin kalbin benim ki kadar güzel değil "dedi.
İşte tam o anda kalabalık ve genç adam yaşlı adamın kalbine doğru baktılar. Çok hızlı çarpıyordu, fakat içinde çok fazla yara ve zaten çok az kalan boşluklarda çentikler vardı, onların da üzeri keskin çentiklerle dolu idi. Yaşlı adamın yaşlı kalbinin çok acı çektiği belli oluyordu
İnsanlar şaşırmıştı, yaşlı adam nasıl bu kalbin en güzel kalp olduğunu söyleyebilirdi.
Genç adam gülerek "şaka ediyor olmalısın" dedi yaşlı adama, "benim kalbim pürüzsüz mükemmellikte iken seninki gözyaşları ve acılardan oluşmuş yara izleri ile dolu"
"Doğru" diye yanıt verdi yaşlı adam
"Senin kalbin mükemmel gözüküyor fakat ben asla yaşlı kalbimi senle değişmem. O gördüğün her yara benim sevgimi verdiğim bir kişiyi gösteriyor. Onlara kalbimin bir parçasını seve seve verdim, onlar da kendilerinden bir parçayı bana verdiler. Bu yüzden bu parçalar benim verdiğim parçalara bazen tam uymadılar ve üstünde ya da köşelerinde pürüzler oldu. Fakat ben onların her parçasını tek tek seviyorum, çünkü onların her biri paylaşılan sevgileri, dostlukları bana hatırlatıyor. Bazen de sevgimin ve dostluklarımın karşılığını alamadım. O kalbimin içindeki yara dolu boşluklar da bu yüzden, ucu kıvrık bıçak gibi ve oldukça da acı verir. Fakat hala boşturlar ve başka kalplerin de bana sevgi ve dostluklarını verebileceklerini, böylece de bu boşlukları doldurabileceklerini gösterir ve benim hala o umutla yaşamamı sağlar.
Şimdi söyle genç adam, sence hangi kalp daha güzel ?"
Genç adamın gözleri sevgi gözyaşlarıyla dolmuştu. Yaşlı adama doğru yürüdü ve kalbinden genç ve güzel bir parçayı dostça ona doğru verdi. Yaşlı adamın kalbinde hala birçok boşluk vardı. Yaşlı adam genç adamın cömertçe verdiği kalbi dostlarının olduğu bölüme yerleştirdi, üzerine çentikler attı ve yerine bir güzel oturturdu. Genç adam kendi kalbine doğru baktı, artık eskisi kadar mükemmel ve pürüzsüz değildi. Tâki yaşlı adam ona kendi kalbinden eski fakat güzel bir parça verene kadar.
Sonunda genç adam ve oradaki kalabalık gerçek kalbin güzelliğini anlamıştı.
Kalbi güzelleştiren onunla paylaşılan sevgi ve dostluktu. İçinde sevgi barındırmayan ve taşımayan hiç bir kalp gerçekten güzel olamazdı. 

Sağlıkla