Bugün;14 ARALIK 2015 Pazartesi Ay günündeyiz. Ay bugün Oğlak burcundayken girdik. Saat 01:08  Ay Oğlak burcunda boşluğa giriyor.
Ay saat 14:59 itibari ile Kova burcuna geçecek.
Ay Kova’dayken; bireysel davranışlarımızla ön plana çıkarız… Tek başına gerçekleştirdiğimiz hareketlerimizle kitlelere hitap ederiz. Hatta kitleleri harekete geçirebiliriz.
Özellikle kitlelere ulaşmasını istediğiniz reklam veya anonslarınızı bugün yapabiliriz.. 
Bir çok ünlü tanınmış şirketler ve astrolojiyi bilenler reklamlarının çıkış günleri olarak Ay’ın Kova burcundan geçtiği günleri seçerler.
Gruplar ve ekip çalışmaları için de Ay Kova günlerini değerlendirebiliriz…
Ay Kova’dayken marjinal, sıra dışı, farklı davranır ve “özgür” olmak isteriz…
Bütünün hayrı için tek başına hareket ettiğimiz günlerdir.

ÖNEMLİ GEZEGEN HAREKETLERİ:
Öğleden sonra saat 14:12 itibari ile  Mars Uranüs arasında kontra paralel açısı altında  ani umulmadık beklenmedik  korkularınız   gündeme gelebilir.
Demir ve teknolojinin birleştiği aletlerde sorun… (Uçak, uydu  v.s.)
Beklenmedik sıra dışı patlamalar
Ani harekete geçmede sorun
Beklenmedik korkular
Sonunu düşünemediğimiz marjinallikler
Ekstrem sporcularda kazalar
Bireysel harekete geçmede sorun
Rekabette beklenmedik  sorunlar
Özgürlükte harekete geçme ancak sonucunda zarar gibi durumlarla karşılaşabiliriz..
Bu açının etkisi altında: kesici aletleri kullanırken dikkat edilmeli.
Akşam üzeri saat 17:02 itibari ile  Güneş’in Jüpiter ile 90 derecelik açısı ile Kibir, büyüklenme gibi durumlar yaşanabilir…Kendimizi dev aynasında görebiliriz. Kişilik veya kimlikkrizleri oluşabilir… 
Akşam üzeri saat 21:39’de  Merkür’ün  Neptün ile 60 derecelik açısı altında hayal gücümüzü kullanarak yazı veya hikayeler yazmak için gayet uygundur. Hayal gücümüzün zihninimize hizmet ettiği zamanlardır.  

AY’IN AÇILARINA BAKARSAK:
Gece yarısı saat itibari ile 01:07 Ay’ın Jüpiter ile kurduğu 120 derecelik açılarının etkisi altında, 
Abartılı ve çoşkulu duygular yaşarız. Ruhani konulardan da duygusal olarak besleniriz.
Hormonlarımızda artışlar görülebileceğinden diabetlerin dikkatli olmaları yerindedir. Ayrıca vücutta ödem görülebilir….
***   
Hepimiz ilahi iradenin okçularıyız. Bu sebeple hangi aletleri nasıl kullanacağımızı bilmeliyiz. 
Benden size önemli birkaç tavsiye...

Yay 
Yay hayattır: Bütün enerji ondan gelir. Ok bir gün mutlaka terk edecektir. Hedef ise uzaklardadır. Ama hayat her zaman sizin yanınızda kalır, bu yüzden ona nasıl iyi bakacağınızı bilmeniz gerekir. Durgun kalacağı dönemlere ihtiyacı vardır -her daim kuşanılmış ve gerilmiş halde tutulursa gücünü kaybeder. Bu yüzden gücünüzü tazeleyebilmek için dinlenmeyi kabul etmelisiniz. Böylece yeniden yayı germek için asıldığınızda gücünüz eksiksiz olur. 
Yayın bilinci yoktur: O okçunun elinin ve arzularının bir uzantısıdır. Öldürmeye ya da düşünmeye hizmet eder. Bu yüzden her zaman amacınızı net olarak belirleyin. 
Yay esnektir ama yine de onun da sınırları vardır. Kapasitesinin ötesinde herhangi bir girişim onu kıracak ya da onu tutan elleri tüketecektir. Bu durumda yayın yanı sıra kendi bedeninizden de size verebileceğinden fazlasını talep etmeyin. Ve unutmayın, bir gün yaşlılık zamanı gelecek -bu bir lanet değil bir nimettir. 
Yayı zarifçe gerin, her iki tarafın da kendine düşen payı gerektiği biçimde yapmasını sağlayın, enerjinizi boşa harcamayın. Bu sayede yorgun düşmeden pek çok ok atabilirsiniz. 
Ok 
Ok sizin niyetinizdir. Yayın gücünü hedefin tam ortasına bağlayan araçtır. 
Niyetimiz her zaman son derece net, açık ve iyi dengelenmiş olmalıdır. 
Ok bir kez yaydan ayrıldı mı artık asla geri gelmez, bu yüzden sürece müdahale etmek -oka yön verecek hareketler doğru ve düzgün olmadığında- sırf ok gerilmiş ve hedef bekliyor diye eski kafalı bir şekilde hareket etmekten daha iyidir. 
Sizi durduran tek şey hedefi tutturamamak korkusu ise bu durumda niyetinizi açıkça göstermekten çekinmeyin. Doğru hareketleri yerine getirin ve elinizi açıp yayın telini bırakın, gerekli adımları atarak girdiğiniz mücadele ile yüzleşin. Hedefi vurmayı başaramasanız bile bir dahaki sefere daha iyi nişan almaya muktedir olacaksınız. 
Eğer hiç risk almazsanız bir dahaki sefere neleri değiştirmeniz gerektiğini asla bilemezsiniz. 
Hedef 
Hedef ulaşılmak istenen amaçtır. 
Sizin tarafınızdan belirlenir. İzlenen yolun güzelliği de işte burada yatar: Asla bahaneler uydurmaya ya da rakibinizin daha güçlü olduğunu söylemeye hakkınız yoktur. Çünkü hedefi seçen sizsiniz ve tüm sorumluluk size ait. 
Eğer hedefinizi bir düşman olarak görürseniz belki iyi bir atış yapabilirsiniz ama kendinizi geliştirmeyi asla başaramazsınız. Tüm hayatınız boyunca okunuzu, kağıttan ya da tahtadan yapılmış, anlamı olmayan şeylerin ortasına atmaya çalışırsınız. Ve diğer insanlarla bir araya geldiğinizde hayatta hiç ilginç ya da heyecanlı bir şey yapmadığınızdan yakınırsınız. 
İşte tam da bu yüzden bir amaç belirlemeniz gerekir, ona ulaşmak için elinizden gelenin en iyisini yapmalı, ona saygıyla ve önemseyerek bakmalısınız: Onun sizin için anlamını ve onun için ne kadar çaba, eğitim ve sezgi harcadığınızı iyi bilmelisiniz. 
Hedefinize nişan alırken sadece ona odaklanmayın, onun çevresinde olup biten her şeyi de görün; çünkü ok fırlatıldığında, rüzg=C3=A2r, ağırlık, uzaklık gibi kolay kolay hesap edemeyeceğiniz etkenlerle karşılaşacaktır. 
Bir amaç sadece insan ona ulaşmayı hayal edebildiği sürece vardır. Onun varlığını gerçek kılan insanın tutkusudur, aksi taktirde amaç ölü bir şey, uzak bir hayal, tatlı bir düş olur. 
Ve tıpkı niyetin bir amaca ihtiyaç duyduğu gibi, amaç da bir insanın niyetine ihtiyaç duyar. Çünkü varlığına anlam veren şey budur; bu sayede o artık sadece bir düş değil, bir okçunun dünyasının merkezidir. 
Paulo Coelho 

Sağlıkla