9 HAZİRAN 2015 SALI Balık burcundayken güne başladık. Bugün de fedakarlık ve yardımsever tarafımızın ağır bastığı yapımız akşam saatlerine kadar devam ediyor olacak.
Saat 18:41 itibari ile Ay Balık burcunda Son dördün Fazını alacak. Artık olaylar bitmiş ve sonuçlanma fazına girmiş olacak. Ve haftaya Yeniay oluşana kadar konular kapanacaktır.
Akşamüzeri ise saat 21:09 de Ay’ın Mars ile kesinleştireceği açıdan sonra; Koç burcuna geçene kadar boşlukta ilerlemeye başlayacak.
Ay boşlukta iken yeni bir iş başlatmayıp, eskiden başlamış olan işleri akışına bırakmakta fayda var.
Çünkü olaylara müdahele edemezsiniz. Sonuçlar kontrolünüz dışında gelişir.

ÖNEMLİ GEZEGEN HAREKETLERİ:
Güne başlar başlamaz gece saat 00:55’de Güneş’in Jüpiter ile kuracağı altmışlık açısı ile kötülüklere izin verilmeyen bir enerji devreye girer. Yine de egonun büyümesi ve abartılı kişilik sergilenmesi bu enerjinin gölge yanı olarak etkili olacağını da unutmamak ve farkında olmak gerekir.
Bu açı ile her türlü toplumsal iş ile takım çalışmaları iyi sonuçlar verir.
İş ve finans konularında şans ve fırsatlar yakalayabiliriz. Terfi etme taleplerimizi dile getirebilir ve destek te görebiliriz.
Bu enerji haftanın ilk yarısı etkin olacak değerlendirin.

Öğle öncesi saat 10:29 itibari ile Mars’ın Uranüs ile kuracağı altmışlık açısı ile farklı, özgür, bireysel ve sıra dışı girişimlerimizi harekete geçirebileceğimiz bir açı etkinleşiyor.
Marjinal ve ilginç, alternatif konularda keşfe çıkmak bu açının çok uygun bir kullanımıdır. Fark yaratılan projelerinizle başarı yakalayabileceğiniz bir gündür.
Bu açı altında aldatma kişisel olarak özgürlük duygumuzu besleyeceğinden bazı aldatma olayları gerçekleşebilir.
Bu açı tatmin edilmezse sinirsel gerilim ve huzursuzluk had safhadadır.



Nihayet bir süredir geri hareketini gerçekleştiren Merkür, ileri hareketine dönmek üzere durağan pozisyonuna girmeye başlayacak bugün.
Saat 01:32 ‘de. Merkür'ün durakta olduğu 6 günlük süre boyunca temsil ettiği konularda yeni bir işe başlanmaması tavsiye edilir. Yeni bir eğitim, yeni bir yolculuk gibi her türlü yeni bir iş için olumsuz etkiler olabileceğinden bir hafta daha beklemeniz yerinde olacaktır.

Öğle saatlerinde ise bir diğer toplumsal gezegen Neptün saat: 12:07 itibari ile durağanlaşmaya başlıyor.
Neptün'ün durakta olduğu 6 günlük süre boyunca temsil ettiği konularda yeni bir işe başlanmaması tavsiye edilir.
Sularla ilgili bir konu örneğin yeni bir akvaryum kurmak, dalış eğitimine başlamak, veya sınırları ortadan kaldırması planlanan yeni bir bilimsel proje veya yaratıcılık gerektiren aktiviteler, aktivistlik gibi her türlü sularla ilgili bugünlerde başlatılacak herhangi bir iş şanssız şekilde gelişeceğnden varsa böyle bir planınız bir hafta beklemeniz tavsiye edilir.
Akşamüzeri ise Ay’ın Güneş ve Mars ile uyumsuz açılarının etkisini göstereceği akşam saatlerinde ise sonu düşünülmeden yapacağınız girişimler veya gereksiz cesaret gösterimleri kazalara açık bir açı olacağından dikkat etmeniz gereken saatler olacaktır. Bilgilerinize.




Gece yarısı saat 03:56’de Ay Neptün ile kavuşuyor. Gece yarısı etkinleşen bu açı ile ilahi alandan bilinç altımıza sızan enerjiler sınırların kalktığı alandan muhtemelen rüya kanalıyla bilinçaltımıza yerleşecek.
Göreceğiniz rüyalarınızın farkında olmaya çalışın. Muhtemelen mesaj içerecek olabilir.
Neptün sınırları kaldıran bir gezegen olduğundan, görmediklerinizi görebilirsiniz bu açının etkisi altında. Ölmüş yakınlarınızı rüyanız vasıtası ile görebilirsiniz bugün.Bu enerj, ile sabah daha uysal sakin bir güne başladığınızı düşünebilirsiniz sabah saatlerinde.

--

Öğle saatlerinde saat 12:36 itibari ile ise Ay’ın Pluto ile kuracağı altmışlık açı altında; derin duygular ve güçlü hisleriniz olur. Güçlü dönüştürücü duygulara sahip olacağından okült konularda çalışmalar yapmak için çok iyi bir zamandır.
Manipülasyona yöneltebilecek duygular olacağından bu güçlü enerjinin en doğru kullanımı olacaktır, yaratıcılıkla açığa çıkmasını sağlamak.

Akşam saatlerinde saat 18:41 itibari ile Ay Düğümleri ileri harekete başlıyor. Ay Düğümlerinin doğası asıl olarak retrodur.
Bu ileri hareket ile Ay düğümleri geçmiş ve gelecekle ilgili köprü görevi görürler.
ileri harekete başladıkları tarihte geçmiş olayların gelecek , gelecek olayların ise geçmiş gibi önümüze sürülmesine neden olurlar. Aldatıcıdır. Kadersel olarak bir test zamanıdır diyebiliriz.

Akşamüzeri ise saat 21:08’de Ay Mars kare açısı ile; korku, ufak kazalar agresyon, hırs ve kışkırtılma duygusu, kıskançlık ve şiddete eğilim artar. Düşünülmeden yapılan hareketler nedeni ile kavga, yolda ise kazaya neden olabilir. Farkında olup, bu saatleri mümkünse bu enerjiyi başka şekilde harcamaya bakınız.
Enerji gerektiren işlerde harcamanız yerinde olur. Akşam spor yapmak veya evde temizlik yapmak bile bu açının neden olacağı güçlü enerjiyi farklı yönde dönüşütrmek için olumlu olacaktır. Veya yalnız kalmaya çalışın.
Gece ise saat 23:43 kesinleşen Ay Kavuşum Chiron açısı ile tedaviler için çok olumlu bir zaman dilimi olacaktır. Duygusal ve hassas bir dönemdir.

000
Astroloji ile ilgili bulunabilen en eski yazılı bilgilere ulaşıldığında, eskiden rahip veya bilge olarak tarif edilen antik Mısır’ta “Thot” adıyla anılan ve Tevrat’ta “Enok” adıyla anılıp, ulaşılabilen en eski kadim bilgilere göre Mu kıtası batarken “ astrolojiyi” (o zamanlar geometri, matematik, astronomi, felsefe, tıp ve simya bilgilerinin tümü) o zamanın insanlarına aktaran bilge “Hermes” için Kuran’da da adından “İdris Peygamber” olarak söz edilmiştir.
Yeryüzünün gördüğü tufanda kadim bilgileri insanlığa aktararmış ve farklı kültürlerde farklı isimlerle anılan bilge kişi bizim bildiğimiz adıyla “ İdris Peygamber” ile ilgili aşağıda derlenmiş bu yazıyı sizlerle paylaşmak istiyorum. Astrolojinin aslında günümüz gazete köşelerinde yazılan “mini burç” cümlelerinden çok daha farklı, çok daha kapsamlı bir ilim olduğunu anlatabilmek için.
Günümüzde kendi dalında birer bilim dalına dönüşmüş olan geometri, fizik, kimya veya astrolominin o zamanlar tek şemsiye altında toplanmış olduğundan, zamanının ilmi olarak hak ettiği saygıyı görmüş ve nesillere aktarmak için o bilgiler kayıt altına alınmıştır. Ulaşılan bilgilerden bazıları deşifre edilse bile, hala ulaşılamayan veya kayba uğramış çok bilgi de mevcuttur.
Kısaca bilgi amaçlı; netten araştırdığım aşağı da ki yazıyı sizinle paylaşmak istiyorum. Çünkü astrolojiyi hak ettiği yere bırakın oturtmayı, hunharca saldırılara maruz kalması astrolojinin sadece burç olarak görülmesinden kaynaklanmaktadır. Oysa astroloji günümüzde bilim dallarına ayrılmış bir çok farklı disiplinin bir arada uygulanması ilmidir. Ben günlük yazılarımda gezegensel enerjilerden bahsediyorum. Birçoğumuz bunların bizim üzerimizde “nasıl olurda bu etkileri göstererdiklerini” anlamayabilirler. Bu enerjiler bedenimizde var olan enerji kanallarından çakralarımızdan bize etki ederler. Günümüzde yeniden keşfedilmeye başlanan bu kadim bilgi astrolojinin çok uzun yıllardan beri sahip olduğu bilgilerdendir. Bu konuya daha sonra değineceğim.
İslâm Kültüründe Toth/Enoh/Hermes ve İdris/İlyas/Hızır İlişkisi   
İslam kültüründe İdris peygamberin mukâbili olarak “Hermes”in düşünülmesinde ya Yunan versiyonunun veya İbrânî versiyonunun (isrâiliyyât) bazı izleri açıkça görülür. Felsefî literatürde ilki, din ilimleri sahasında ise daha çok ikincisi baskındır. Zâten cevherî (perennial) bir motif olması hasebiyle onun Kitab-ı Mukaddes’te geçen kıssası ile Kur’an’da geçen kıssası arasında bazı benzeşmelerin bulunması bu şekilde düşünmeye zemîn hazırlayan en başlıca âmildir. Yânî; “Enoh”(Uhnuh); a-) dindar bir insandır, b-) yeryüzünde 365 sene yaşamıştır, c-) ölmemiş göğe çekilmiştir (Tekvin, V/23 v.d). Kur’an ’da İdris’den iki yerde doğrudan bahis bulunmaktadır. İlki;”Kitapta İdris’i de an; çünkü o çok sadık bir Peygamberdi. Biz onu yüce bir mekâna yükselttik” (Meryem, 56-57); İkincisi ise “İsmail’i, İdris’i, Zül-kiflide hatırla. Bunların her biri sabredenlerdendi” (Enbiya, 85) şeklindedir.18 Fakat ilginç olan”Ve İlyas da şüphe yok ki gönderilmiş peygamberlerdendi”(Saffat, 123) ayetinin tefsirinde İbn Abbas ve İbn Mes’ud’un buradaki “İlyas”ı İdris olarak tefsir etmeleridir ki bu rivâyet daha sonra İlyas/İdris berâberliğinin Hızır motifine dönüşmesinde de temel teşkil edecektir. Hatta İbn Mes’ud’un kendi mushafında bu ayeti “İdris” olarak imlâ etmiş olduğu dahi rivayet edilir.19 Ayrıca Saffat suresi 130. ayette geçen "İlyâsîn"den maksadın hem “İlyâslar” hem de “İlyâslık” sıfatı mânâsı olduğu söylenir ki bu İlyâslık fonksiyonundan “Hızır” motifi doğar.20 Bu durumda İdris, İlyâs ve Hızır bir ve aynı hakikatin değişik zaman ve fonksiyonlarda aldıkları farklı isimler olmaktadır. Ayrıca İdris hakkındaki bazı rivayetler arasında yer alan onun miraçta Hz. Muhammed ile dördüncü kat semada görüşmesi hadisesini yukarıda nakledilen dördüncü feleğin Güneş feleği olduğu yorumuyla beraber aldığımızda mitolojik rivayetlerde geçen güneş feleğinin sorumlusu Hermes/Toth ile arasındaki ilişki daha da belirginleşir. İki çağdaş ve püriten müfessirden Seyyid Kutub’un Fîzilâli’l-Kur’an21 isimli tefsirinde İdris ile Mısır’lı Toth arasında, Ebu’l-Alâ el-Mevdudî’nin Tefhîmu’l-Kur’an’ında22 ise İdris ile Enoh arasında irtibat kurulması yine hep bu motifin değişik geleneklerde yer alan farklı rivayetleri arasında tevhîd edilme çabalarından başka bir şey değildir. Afîfî ise gerek el-Kıftî’nin, gerek İbn Ebî Useybia’nın ve gerekse Yâkubî’nin Hermes-Enoh-İdris özdeşleştirmesini Kindî’nin çağdaşı ünlü Yahudi astroloğu Ebu Ma’şer’den aldıklarını ileri sürer.23 Hâsılı Müslümanların bu konudaki yorumlarının geniş bir yelpazeye oturduğu Nişancızâde’nin şu örneğinde de çok açık bir şekilde görülür: “Hz.İdris’in (a.s) mucizeleri reml ilmi olup, hey’et, nücûm, hesab, tıb, nebatların sırları ve nice acîb ilimler, garib sanatlar, yazı yazmak, dikiş dikmek, terazi kullanmak gibi şeyler hep ondan zâhir olmuştur. Sahifelerinde semavî sırlar, ruhanilere hükmetmek, acîb ilimler, varlıkların özellikleri ve her çeşit bilinmeyen şeyler vardı. Harflerin özellikleri ilminde bir kitap yazdı. Aristo ve nice bilginler buna şerhler yazdılar. Daha bir çok kitaplar yazmış olup, çok sayıda talebesi vardı. Mısır’da Münif şehrinde doğmuş ve yaşamıştır. Dünyanın her tarafını gezmiş, yine Mısır’a gelmiştir. Bazı kitaplarda yazar ki, ilmin menbaı, hikmet ve nazarî ilimlerin üstadı idi. Seneleri ve hesabı insanlara öğretti. Zamanı halkına gelecek bütün peygamberlerden ve Tufan’dan haber verdi ve son Peygamber Muhammed Mustafa Hazretlerinin (S.A.V) güzel sıfatlarını beyân etmiş idi... İdris’de Allah-u Teala’nın ihsanı ile Peygamberlik, hikmet ve hilafet toplanmıştı. Bunlara “Nimetler üçgeni” denir. Halkını üç kısım etti; biri melikler ve amirler, biri kahinler ve alimler, biri de avam ve reâya idi” .24
Şîa’nın en geniş rivâyet ansiklopedisi olan Meclisî’nin Bihâru’l-Envâr’ında25 “İdris’in Sahifesi” isimli bir bölüm vardır. Tahran Üniversitesi Kütüphanesi (Danişgâh) Nr.955’de kayıtlı yüz küsur sayfalık bir es-Suhufu’l-İdrîsiyye nüshası daha bulunmaktadır. Ayrıca Ebu Bekir Muhammed b. Hasan el-Nahvî’nin Yunancadan Arapçaya çevirmiş olduğu “Sifr-i İdris”ten bazı parçalar Sprenger tarafından1856 yılında Journal of Asian Society of Bengal dergisinde yayınlanmıştır. Sprenger bu apokrifik metnin Enoh’un Kitabı’nın Arapça tercümesi olabileceğini söyler. Keşfu’z-Zünun’dan26 öğrendiğimize göre İbn Seb’în bu Sifr-i İdris’e bir şerh yazmıştır. Bu “Sifr-i İdris” veya “Sahife-i İdris” daha çok İdris’in hikmetli sözlerini içerdiğinden ancak Hermetik Külliyat içerisinden Poimander ile mukayese edilebilir.
Daha önce de temas ettiğimiz gibi bazı müslüman düşünürler ise “Hermesü’l-müselles” tabirinden herbiri değişik özelliklere sahip üç tane Hermes olduğu sonucunu çıkarırlar.
Onlara göre “Birinci Hermes” veya “Hermesü’l-Herâmise”nin Gauomarth’ın sülâlesinden geldiği ve Uhnuh ve İdris ile aynı olduğu kabul edilir ve insanlara gökler hakkında ve tıp konusunda bilgiler veren ilk insandır. Harflerin ve yazının mûcidi olduğuna ve insanlara giyinmeyi öğrettiğine inanılır. Ayrıca Allah’a ibadet için evler bina eden ve Nuh tufanından haber veren de odur.
“İkinci Hermes” ya da “Bâbilli Hermes” ise Tufandan sonra Bâbil’de yaşamıştır. Tıp, felsefe ve sayıların havassı ilmi (ilmu havâssi’l- erkâm) üstâdıdır. Tufandan sonra ilim ve hikmeti yeniden ihya eden kişidir. Nemrud’un tahribinden sonra Bâbil’i yeniden inşa eden de odur. Ayrıca Pithagor’un üstâdıdır. “Üç Kere Hikmetli Hermes”in (Hermes Trismegistos) bu olduğu söylenir. Bu ikinci Hermes ile ilgili isrâiliyat türünden şöyle bir efsânevî öyküye de yer verilir. Rivâyete göre Nuh’un iki üvey kardeşi daha vardır. Tufan’dan önce bu iki kardeş tüm bilimlerin temelini oluşturan Yedi Bağımsız İlmi bulmuşlardır. Tufan’ın yaklaştığı anlaşılınca bu bilgilerin kaybolmaması için kardeşlerden biri bunları bir taş sütun üzerine diğeri de içi boş ve su üzerinde yüzebilen bir tunç kütlesi üzerine işlemiştir. Yüyıllar sonra Hermes bu iki sütundan birini bularak Yedi Bağımsız İlim’i öğrenmiş ve böylece bu bilimlerin babası sayılmıştır. Ayrıca Kitâbu zehirâti’l-İskender’de Hermes’in tufandan önce bütün bilgileri deniz kenarında bir tünel içerisine gizlediği, çok sonra Balinus’un bunu bulduğu ve Aristo’ya, onun da bunu İskender’e naklettiği, İskender'in de vefat etmeden önce I.Antiouchus’a bunları Ammuriya’da bir manastırın duvarının altına gizlemesini ve emrettiği şehir daha sonra el-Mu’tazid tarafından ele geçirilince söz konusu bu kitabın da bulunduğu rivayetler arasında yer alır. Aynı öykü Balinus tarafından Sırru’l-Halîka’nın baş kısmında aktarılmaktadır.
“Üçüncü Hermes” ya da “Mısır’lı Hermes” ise Fustat yakınlarındaki Münif kentinde (ki İskenderiye’den önceki ilim merkeziydi) doğmuştur. Agathedemon’un öğrencisiydi. Bir çok şehir bina etti (Urfa v.s). Her iklimin halkına kendi özel durumlarına uygun gelenekler verdi. Hayvanlar, tıp, felsefe, simya, zehirli bitkiler hakkında kitaplar yazdı. Hilalin ilk görünüşü ve güneşin yeni bir burça girişi gibi birtakım astrolojik kavuşum zamanlarına ait bazı ritüeller düzenledi. Kendisinden bilim, felsefe ve adalet üzerine bazı kıymetli sözler nakledilir. Asclepius’un hocasıydı.27
Görüldüğü gibi birinci Hermes hakkındaki rivayetler İdris (a.s) hakkında anlatılanlara benzemektedir. Bu durumda ikinci Hermes Bâbilli, üçüncüsü de Mısırlı bir başka şahıslar olmaktadır. Bu sonuncu Hermes’in İskenderiye okulu mensublarından biri olan ve Aristo ve Platon’u şerheden Hermesü’l-İskenderî olduğu da yine bazı rivayetler arasında yer alır.
Âlimlerin çoğu Hermes’in doğum yeri olarak aşağı Mısır’ı (Münif) gösterirler. Bazıları da Bâbil’de doğduğunu ve Adem ve Şit’in şeriatından yüz çevirenlerden ayrılması istenildiğinde Mısır’a geçtiğinden bahsederler. Onun doğum yeri olarak olayın hikaye edildiği kültüre göre, Yemen, Mısır, Babil, Fars v.b. gibi değişik yerler ileri sürülür. Herevî “Kufe’de İdris (a.s)’e atfedilen bir makam olduğunu ve doğum yerinin Harran olduğunu söyler” .28 Ayrıca Lübnan’daki Cebel-i Lübnan’da ona atfedilen bir makâm bulunmaktadır ve bu dağlar bazı mezheplere göre (özellikle Dürziler) bâtınî bir önem taşımaktadır. Onun tufandan önce veya sonra yaşadığı konusunda da farklı görüşler vardır. Kıftî, Ya’kubî ve İbn Ebî Useybia tufandan önce aşağı Mısır’da yaşamış olduğunu ileri sürerler.29 Şüphesiz antik düşünceler ile müslümanların temâsa geçtiği yegâne kanal orta-şark Hristiyan merkezleri değildi. Harranlılar arasında, Bâbil dinlerine ait unsurları Grek geleneğinin ezoterik yönleriyle birleştiren sâbiîlik adlı bir dinî gruplar vardı ki müslümanlar bu kanaldan da Babilin matematik ve astronomik bilgilerini almışlardı. Çünkü bu Harran’lılar Yeni-Pisagorculuk ve Hermesçiliğin mirasçılarıydılar. Sâbiîlerin Hermetik düşüncelelere sahip olmaları ve ehli kitap olarak görülmeleri daha sonra bu fikirlerin müslümanların eline geçmesinde büyük önem arzetmektedir. Harranlı Sâbiîlerin en ünlü bilginlerinden olan Sâbit b. Kurra, Hermes’in Kitâbu’l-Nevâmis’ini Süryaniceden Arapçaya çevirmiştir. Kindi’nin talebesi İbn Tayyib el-Serahsî, Hermes’i sâbiî dininin kurucusu olarak görür. Şemseddin el-Dimaşkî Nuhbetü’t-Dehr isimli kitabında “Sâbiî” sözcüğünün Sabi’den türetildiğini ve bunun da Hermes’in oğlu demek olduğunu söyler. İbnü’l Esîr ise onu İdris’in oğlu Metuşlah’ın oğlu olduğunu nakleder. Bugün dahi Irak’ta çok küçük bir cemaât olarak varlıkların sürdüren sâbiiler 7 Azer (Ocak) tarihini Hermes Bayramı olarak kutlarlar. Mecritî’nin Gâyetü’l-Hakîm isimli eserinin sâbiiler üzerine olan yedinci bölümünde “Tabiat-ı Tamme” konusu bizzat Hermes’e atfedilir ve ona yapılan hayli ilginç şöyle bir münâcât aktarılır: “Biz seni bütün isimlerinle, Arapça ey Utarid, Farsça ey Tir, Latince ey Harus, Yunanca ey Hermes, Hindce ey Budd, diye çağırırız”.30
Kaynak: http://www.hermetics.org/hermetik.html
Sağlıkla