Bugün; 18 AĞUSTOS 2015 SALI günü Mars günüdeyiz.
Ay Terazi burcunda hareket ediyor.
Ay Terazi burcunda iken; ilişkiler, hak hukuk ve “karşımızda ki kişinin haklarına duyduğumuz saygı” ile sınanırız.
Takip eden iki günde  “ilişkiler” masaya yatırılır. Bu iki günde dengeler de  sarsılır. DİPLOMASİ SINAVDADIR.. 
20:43 Terazi burcunda  AY Hilal fazında olacak. 
Bu da;Yeniay ile niyet ettiğiniz yeni projelerinizi, uygulamaya geçirmek için doğru zamanı anlatır. 
Öğleden önce Ay’ın  Mars ile kurduğu altmışlık açı ile (saat 11:43’de kesinleşen) Agresif eğilimlerin dozunun arttığını göreceğiz. Bu açı sonu düşünülmeden atılabilen riskli hareketlere meyil verebilir. Bu nedenle özellikle trafikte olduğunuzda bu enerjinin kışkırtıcı tarafının farkında olun. Gereksiz cesaret girişimlerinin sonuçları, hiç ummadığınız gibi sonuçlanabilir.      
Gece yarısı saat  02:14 itibari ile  Ay’ın  Chiron kurduğu sert açılarında geçmişe yönelik nedensiz bir acı çekme ve haksızlığa uğradığını düşünme eğilimi görülür.          
Bu kadersel hareketler gece yarısı gökyüzünde bir hazırlık içinde olduğunu gözlüyoruz.
Çünkü; gece yarısı saat 02:05 itibari ile  Ay Düğümleri ileri harekete başlıyor. Bu süreçte geçmiş gelecek, gelecek geçmiş gibi hissedilebilir. Biraz karmaşaya neden olan bir enerji aktiftir bu dönemde ve  bu durum aldatıcıdır.
Bunu takiben hemen Ay; Kuzey ay düğümü ile kavuşum yapıyor. Bu kavuşum ile geleceğe dair hislerinize dayalı atacağınız adımlarda; içgüdüsel doğru hareket attığınız görülebilir. Geçmişte sorun olanların avantaja dönüştüğü gözlenebilir..
Gün bu enerjilerle geçecek…
***
OSHO’DAN  DEĞİŞİM
Hayat çok hızlı ilerler; durağan değil, dinamiktir. 
Kıpırtısız bir göl değildir, devamlı akan bir nehre benzer. 
Art arda geçen iki dakikada hiçbir şey aynı kalmaz. Bu yüzden bir şey şu an için doğru olabilir, ama bir sonraki dakikada bu değişebilir. 
O zaman ne yapılmalı? Yapılabilecek tek şey insanların farkında olmalarını sağlamaktır, böylece değişken bir yaşama karşı nasıl tavır alabileceklerine karar verebilirler.
Eski bir Zen hikayesi vardır: Birbirlerine rakip iki tapınak vardı. 
Her iki üstat -aslında üstat değil papaz olmalıymışlar- birbirlerine öylesine düşmanlık duyuyorlardı ki yandaşlarına asla diğer tapınağa bakmamalarını söylediler. 
Her bir papazın yanında kendisine hizmet edecek, getir götür işlerini yapacak bir çocuk vardı. İlk tapınağın papazı çocuk uşağına dedi ki, 
"Asla diğer çocukla konuşma. O insanlar tehlikeli." 
Ama çocuk ne de olsa çocuktur. 
Bir gün ikisi yolda karşılaştı ve birinci tapınaktan gelen çocuk diğerine sordu, 
"Nereye gidiyorsun?" ,
Diğeri, 
"Rüzgarın sürüklediği yere, " dedi. 
Böyle dediğine göre tapınakta büyük Zen söylemleri dinliyor olmalıydı. 
"Rüzgarın sürüklediği yere" büyük bir lakırdıydı, tam bir Tao cümlesi.
Ama ilk çocuk çok utandı, alındı ve ona nasıl cevap vereceğini bilemedi. Sıkıntı, öfke kadar suçluluk da duyuyordu, çünkü
 "Üstadım bana bu insanlarla konuşma demişti. Bu insanlar gerçekten tehlikeli. Şimdi, bu ne biçim bir cevap böyle? Bu beni küçük düşürdü," diye düşünüyordu. 
Üstadına gidip olan biteni anlattı. "Onunla konuştuğum için özür dilerim. 
Siz haklıydınız, o insanlar tuhaf. 
Bu ne biçim bir cevap? Ona 'Nereye gidiyorsun' diye sordum -basit ve kibar bir soru- ve pazara gittiğini biliyordum, tıpkı benim de pazara gitmekte olduğum gibi. 
Ama o bana, 'Rüzgarın dürüklediği yere,' dedi." 
Üstad, "Seni uyardım, ama dinlemedin. Bak şimdi, yarın git aynı yerde dur. O geldiğinde 'Nereye gidiyorsun?' diye sor ve o da 'Rüzgarın sürüklediği yere,' diyecek. 
O zaman sen de olaya daha filozofça yaklaş. 
De ki, 'O zaman bacakların yok, demek? 
Çünkü ruhun bedeni yoktur ve rüzgar ruhu hiçbir yere götüremez!' Buna ne dersin?" dedi. 
Tam bir hazırlık çabası içindeki çocuk bütün gece bunu tekrarlayıp durdu. Ertesi sabah erkenden oraya gitti, aynı noktada durdu ve tam zamanında ikinci çocuk çıkageldi. 
Birinci çocuk çok mutluydu, şimdi ona gerçek felsefenin nasıl yapıldığını gösterecekti. Böylece "Nereye gidiyorsun?" diye sordu. 
Ve bekledi...
Ama ikinci çocuk, Pazardan biraz zerzevat alacağım,," diye cevap verdi.
Şimdi, o çocuk öğrendiği felsefeyi ne yapsın? 
Hayat böyledir işte. 
Ona hazırlanamazsın, onun için hazır olamazsın. 
Güzelliği mucizesi de budur, seni hep hazırlıksız yakalar, hep sürpriz. 
Gözlerin varsa; her anın bir sürpriz olduğunu ve önceden hazırlanmış hiçbir cevabın işe yaramayacağını görürsün. 
Osho                                                            
Sağlıkla